İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin yarın beklenen Türkiye ziyaretinde ekonomi ve taşımacılık gibi alanlarda 10 anlaşmanın imzalanması planlanıyor. Ancak devam eden Gazze savaşı nedeniyle İsrail’e ambargo uygulanması konusunda iki ülke arasındaki görüş ayrılığı sürüyor.
Reisi’nin, Ankara’ya 4 Ocak’ta gerçekleştireceği resmi ziyaret İran’da yaşanan terör saldırısı nedeniyle ertelenmişti. Tahran’ın açıklamasıyla ise Reisi’nin yarın Ankara’ya gelmesi kesinleşti.
Reisi’nin 28 Kasım 2023 için planlanan ziyaret yine Tahran’ın talebiyle ertelenmiş ve gezinin Türkiye’nin İsrail ile ticari ilişkilerini sürdürmesine tepki nedeniyle ertelendiği iddia edilmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Reisi’nin yarınki görüşmesinde 10 anlaşmanın imzalanması öngörülüyor. Türkiye-İran sınırındaki sorunlara çözüm niteliğinde bir anlaşma imzalanması aşamasına ise henüz gelinmediği öğrenildi.
İki ülke sınırında Gürbulak, Esendere ve Dilucu sınır kapıları ardından Van’da yeni sınır kapısı açılması kararı alınarak, çalışmalara başlanması beklentisi var. Bunun yarın liderler düzeyinde ele alınacağı aktarıldı. Bu konuda Ocak ayı başında İran Yol ve Şehir Planlama Bakanı Mehrdad Bezrpaş ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bir görüşme yapmıştı.
Türkiye, yaklaşık iki yıldır Orta Asya’dan gelerek İran üzerinden transit geçen Türk taşımacılardan alınan akaryakıt fiyat farkının kaldırılması beklentisinde. Nisan 2023’ten İran’ın tutumuna karşı “mütekabiliyet ilkesini” uygulayan Türkiye, müzakerelerde bu sefer sonuç almayı hedefliyordu.
Türkiye ayrıca, ticari ilişkiler açısından İran’ın 68 ürünü yeniden Tercihli Ticaret Anlaşması kapsamına almasını talep ediyor.
Ankara, Tahran ile terör örgütü PKK ile mücadelede işbirliği olanaklarını da görüşmek istiyor.
İran masaya yine “İsrail’e ambargo” talebiyle mi gelecek?
Türkiye’nin İsrail’e ambargo uygulaması talebi, Saadet Partisi milletvekili Hasan Bitmez’in hayatını kaybetmesine yol açan TBMM’deki bütçe tartışmalarında da gündemdeydi.
En son İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 1 Kasım’da Hakan Fidan ile görüşmesinde de İsrail’e ambargo uygulanması açık talebiydi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan akademisyen ve İran uzmanı Serkan Keçeci, Türkiye’nin tutumuna yönelik İbrahim Reisi’nin Gazze’de sivil ölümlerindeki artışını vurgulayarak, İsrail’e karşı Erdoğan’dan daha açık tavır alınmasını talep edebileceğini kaydetti.
Keçeci, İran’ın Abdullahiyan’ın ziyaretinde Ankara’ya Gazze’deki durum sona ermediği süreçte İsrail’e ticari ambargo uygulanması talebini ilettiğine ancak Fidan’ın kesin ifadeler kullanmaktan kaçındığına işaret etti.
Bakanlar düzeyindeki görüşme öncesinde Erdoğan ile Reisi’nin ise geçtiğimiz Kasım ayında Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te görüştüğünü anımsatan Keçeci, şunları söyledi:
“Kasım ayındaki o görüşmeden bugüne ticari ambargo meselesinin dayandırıldığı Gazze’deki sivil kayıpların o zamandan beri dramatik bir şekilde giderek arttığı bilinmektedir. Reisi, nicel verileri ve giderek artan şiddetin olumsuz olarak etkilediği alanı işaret ederek bir önceki dışişleri bakanları seviyesinde talep edilen ticari ambargo talebini daha net bir şekilde tekrarlayacaktır. Bunun yanında Türkiye ile İsrail arasında deniz yolu üzerinden yapılan ticaretin 7 Ekim tarihinden önceki sürece kıyasla hacim kaybetmeden hala devam etmesi de Reisi’nin Gazze meselesindeki görüşmelerde elini güçlü kılacak unsurlardan biri olacaktır. Liderler düzeyinde çok daha net açıklamalar olabilecektir. Şu anda bölgede İsrail’e ticari ambargoyu sadece İran ve İran ile iyi ilişkilerini sürdüren birkaç ülke devam ettirirken, Türkiye’nin dillendirdiği söylemleri ile doğru orantılı eylemleri uygulamaya koyması ve takipçisi olması beklentisini aktaracaktır.”
Başka hangi başlıklar var?
İran uzmanı Serkan Keçeci’ye göre, Gazze, Irak, Suriye ve Nahçıvan/Azerbaycan/Kafkasya konuları ön plana çıkmakla beraber Lübnan ve Yemen de liderlerin gündeminde olabilir.
Keçeci, “Gazze’de devam eden sürece iki ülke tarafından ortak ya da ayrı olarak ne şekilde müdahale edilebileceği ön plana çıkacaktır. Mukayeseli olarak bakmak gerekirse Gazze’de devam eden sürece İran’ın doğrudan ticarî ve siyasî olarak eylemli bir şekilde tepki göstermesi Türkiye’deki iktidarı da daha keskin bazı kararlar almaya zorlayabilir. Bu süreçte Türkiye’nin ajandasında bir yerel seçim olduğunu ve Gazze söylemlerinin de bu süreçte oldukça etkili olduğunu unutmamak gerekiyor. Yukarıda da bahsi geçtiği gibi İsrail ve Türkiye arasında işlemeye devam eden limanların ve bu limanlar üzerinden Azerbaycan petrolünün İsrail’e ulaştırılması dikkat çekiyor. İsrail’in ihtiyaç duyduğu çelik gibi bazı stratejik hammadde kalemlerinin de yine bu hat üzerinden tedarik edildiği biliniyor” diye konuştu.
Suriye meselesinde ise Türkiye ve İran’ın karşı cephelerde bulunduğunu anımsatan Keçeci, “Suriye topraklarındaki milis kuvvetlerinin üzerindeki etkisi ve prestiji göz önünde bulundurulduğunda İran kendi güvenlik koridorunu Suriye sahası üzerinden oluşturmaya çalıştığı ve Suriye’deki savaşın başladığı tarihten itibaren içinde bulunduğu konumu güçlendirmeye çalıştığı görülmektedir. Bununla beraber Yemen’deki Husiler üzerindeki etkisi ile hem İsrail hem de ABD ile iyi ilişkileri bulunan Suudi Arabistan üzerinde bir baskı oluşturmayı amaçlamaktadır” tespitini aktardı.
Zengezur Koridoru’nda Ermenistan yerine İran seçeneği mi?
Akademisyen Serkan Keçeci, Kafkasya bölgesinde ise Ermenistan tarafından 1992 yılından itibaren işgal edilmiş olan Karabağ bölgesini Azerbaycan’ın tekrar kontrol altına aldığını hatırlattı.
Keçeci, “Bu süreçte Türkiye ve İsrail’in Azerbaycan’a verdiği askerî teçhizat desteği bu dönemde oldukça dikkat çekti. Bilhassa İHA ve SİHA’ların savaşın seyrinde belirleyici olduğu söylenebilir. İsrail’in Azerbaycan’a askeri olarak verdiği desteklerin Türkiye’ye kıyasla basında çok görünür hale gelmediğini söyleyebiliriz. Bu süreçte İran medyasında iktidara yakın basın organları tarafından yapılan açıklamalarda Azerbaycan’ın güneyinde bulunan bazı İsrail kamplarının varlığına değinilmekteydi. Bununla beraber Azerbaycan ordusuna bazı teknik alanlarda İsrailli uzman ve subaylar tarafından eğitim verildiği de iddia edilmekteydi. Bu iddiaların bazılarının sağlamasını almak mümkün görünüyor. İran açısından bakıldığında Aras nehrinin kuzeyinde görünür hale gelen bir İsrail, İran’ın özellikle etnik konudaki hassasiyetleri açısından oldukça ciddi bir tehlike arz etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Bu noktada Zengezur Koridoru’nun durumunu anımsatan Keçeci, “Erdoğan’ın belirttiği üzere, ‘Eğer Ermenistan için uygun olmazsa İran ile de bu koridoru sağlayabiliriz’ açıklamasına binaen İran üzerinden mi geçeceği önümüzdeki dönemde belirli olacaktır. Burada kurulacak olan koridor birçok açıdan Türkiye açısından avantaj sağlayacaktır lakin bu süreçte İran’ın da çekinerek üzerinde durduğu üzere bu koridorun etkisiyle İran’ın kuzey bölgelerinde tetiklenebilecek etnik temelli bir çatışma sürecinin iç savaşa evrilmesi sonrasında İran’da batı yönünde bir göç dalgasının ortaya çıkmasının da önünü açabilir” dedi.