AMED – İmha ve inkar politikalarının en yoğun uygulandığı AKP’nin topyekûn saldırılarının hedefi olan Kürtler, 2023 yılına PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununda demokratik çözüm talebiyle damga vurdu.
Tarih boyunca egemen güçlerin imha ve inkar politikalarına karşı direnen Kürtler, savaşlardan, kadın katliamlarından, doğa talanından ve yoksulluktan kurtulamadı. Osmanlı Devleti’nin enkazı üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere yönelik devreye koyduğu soykırım yöntemleri, AKP iktidarında sınırsız bir şekilde uygulanmaya başlandı. İktidara “çözüm” vaadiyle gelen AKP’li Tayyip Erdoğan, 2005 yılında geldiği Amed’te “Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur” diyerek Kürt sorununda çözüm mesajı verdi. Erdoğan, asıl amacını bir yıl sonra “Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacaktır” sözleriyle dile getirecek, bu açıklamasının ardından tarihe Amed Serhildanı olarak geçen Mûş kırsalında HPG’lilerin yaşamını yitirmesinin ardından gerçekleşen eylemlerde 6’sı çocuk 14 kişinin yaşamını yitirecekti. Devlet aklının Kürtlere dönük politikasının bir kez daha ayyuka çıkmasının ardından Kürt siyaseti de ateş çemberine alındı.
Nitekim AKP’nin 21 yıllık iktidarı, Kürtlerin, dostlarının, demokrasi güçlerinin ateş çemberine alınması, belediyelere kayyımların atanması, milletvekillerinin tutuklanması, siyasi partilerin kapatılması, cenazelerin yerlerde sürüklenmesi ve kutularda ailelerine gönderilmesi, Kürtlerin “Önderim” olarak tanımladığı PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecrit halinin sürdürülmesiyle; Kürt imha ve inkar politikasının sınırsız bir şekilde uygulandığı bir dönem oldu. AKP’nin bu politikalarının en yoğun olduğu bir yıl olarak tarihe geçtiği 2023 yılı, aynı zamanda tarih boyunca bu baskı ve saldırılara karşı mücadele eden Kürtlerin de direniş yılına sahne oldu.
DEMOKRATİK CUMHURİYET KONFERANSI
Savaşın gölgesinde, İmralı tecrit sisteminin derinleştirilmesiyle Kürt sorununda çözümsüzlüğün derinleştiği bir ortamda 2023 yılını karşılayan Kürtler, demokratik çözüm için arayışlarından da vazgeçmedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde 4-5 Şubat’ta gerçekleştirilen Demokratik Cumhuriyet Konferansı’nda, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesi için PKK Lideri Abdullah Öcalan’a işaret edildi. Abdullah Öcalan’ın bu noktada rolünü oynamasının İmralı tecrit sisteminin kırılması, fiziki özgürlüğünün sağlanmasıyla mümkün olduğu, bunun için halkların birleşik mücadelesinin önemine vurgu yapıldı.
2023 DEPREMLE SARSILDI
Yeni bir dönemin başlangıcı olan bu konferanstan bir gün sonra 6 Şubat’ta Mereş merkezli 11 kenti etkileyen depremler meydana geldi. Depremin yıkıcı etkisiyle sarsılan Kürtler, devletin kaderine terk ettiği halkların yaralarını sarmak için dayanışma ağını ördü. Deprem bölgesi olan Hatay, Meletî, Mereş, Dîlok, Riha, Adana, Mersin ve Amed’de adeta seferberlik ilan eden Kürtler, depremzedelere ilk elden gıda, çadır ve erzak yardımı sağladı. Deprem bölgesinde sınıfta kalan AKP, kurulan dayanışma merkezlerine kayyımlar atadı, çadır ve yardım TIR’larına el koydu.
YASAKLAR, OPERASYONLAR, İŞKENCELER
Depremzedelerin yaralarını saran Kürtler, 2015 yılında yeniden savaş konseptini devreye koyan AKP’nin baskı ve saldırılarının hedefi olmaktan kurtulamadı. Her güne ev baskınlarıyla uyanan Kürtler, yaşadıkları bölgelerde yasaklarla karşı karşıya kaldı. Colemêrg’ten Şirnex’e, Wan’dan Amed’e her kentte “güvenlik” adı altında bölgeleri yasaklayan AKP, askeri operasyonlarını sürdürdü. Birçok bölgede ablukayla birlikte sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, köylerde yapılan ev baskınlarında yurttaşlar asker ve polislerin işkencelerine uğradı. Bunun son örnekleri ise Ağustos ayında Bêdlîs’in Tetwan ilçesinin Söğütlü köyünde hava bombardımanı sonucu askerlerin ev baskınlarında gözaltına alınan yurttaşlar, günlerce işkenceye maruz kaldı. Eylül ayında ise Mûş’ta yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan Muhammed Erol, askerlerin kaba dayak işkencesine uğradı.
MEZARA SALDIRI, CENAZEYE HAKARET
Yasaklar ve ev baskınlarının yanı sıra Kürtlerin mezarlıkları da asker ve polislerin hedefi oldu. Şirnex’in Besta bölgesinde bulunan ve 1990’lı yıllarda “güvenlik” gerekçesiyle boşaltılan Xirbê Bestê (Dedeören) köyünde farklı tarihlerde yaşamını yitiren PKK’lilere ait mezarlık tahrip edildi. 21 Kasım 2004 tarihinde Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesindeki evinin önünde baba Ahmet Kaymaz ile beraber yaylım ateşine tutularak katledilen Uğur Kaymaz’ın mezarı, anma öncesi 2 kez saldırıya uğradı. Sergolan’da 1995-1996 yılları arasında çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren 9 PKK’liye ait olduğu belirtilen cenazelerin toplu gömüldüğü mezarın bulunduğu alana yeni mezarlar yapıldı.
Colemêrg’e bağlı Kato Marînos bölgesinde 2018 yılında çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren YJA-STAR’lı Menfiyat Elçiçek’in (Axîn Seydo) cenazesi, 5 yıl aradan sonra ailesine karton bir kutu içinde teslim edildi. Sêrt’te 2020 yılında yapılan hava saldırısında yaşamını yitiren HPG’li Yılmaz Uzun’un (Tolhildan Tekman) kemikleri, 3 yıl sonra ailesine bir kutu içinde teslim edildi.
NEWROZ 2023 YILINA DAMGA VURDU
Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında talepleriyle alanlara çıkan kadınlar, bu yıl depremler nedeniyle deprem bölgesinde dayanışma ağı ördü, kadınların yaralarını sardı. Savaş politikalarıyla baskı cenderesine alınan Kürtler, 2023 Newrozu’nda doldurduğu meydanlarda hem direniş mesajı verdi, hem Kürt sorununda demokratik çözüm için adres gösterdi. “Her der Newroz, her dem azadî” şiarıyla depremlerde yaşamını yitirenlere adanan 2023 Newrozu’nda 39 merkezde ateş yakıldı. İlk ateşin Colemêrg’in Şemzînan ilçesinde, final ateşinin ise Amed’te yakıldığı Newroz meydanlarına akın eden milyonlar, posterlerini taşıdığı PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü talep etti. Kuzey ve Doğu Suriye’den Avrupa’ya gerçekleştirilen kutlamalarda da Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi damga vurdu.
ÖZGÜRLÜK TALEBİYLE AMARA’YA YÜRÜYÜŞ
Newroz meydanlarında yankılanan Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi, DTK, TJA, DBP, HDP ve MED TUHAD FED öncülüğünde PKK Liderinin doğum günü dolayısıyla Riha’nın Xelfeti (Halfeti) ilçesi Amara Mahallesi’ne yapılan “Özgürlük için Amara’ya” yürüyüşüyle bir kez daha dile getirildi. Binlerin katılımıyla “4 Nisan Kürt halkının doğuşudur” şiarıyla gerçekleştirilen yürütüşte, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün önemine vurgu yapılarak, tecridin sonlandırılması çağrısı yapıldı.
SEÇİM ÖNCESİ KÜRTLERE OPERASYON
AKP’nin baskı ortamında gidilen seçim süreci, bir kez daha Kürtlere dönük operasyonlarla başladı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir soruşturma kapsamında 25 Nisan’da yapılan ev baskınlarında gazeteci, avukat, siyasetçi, emek ve meslek örgütü yöneticisinin de aralarında olduğu yüzlerce kişi gözaltına alındı, 100’ü aşkın kişi tutuklandı. 4 gün sonra Ankara merkezli ikinci operasyonda yine gazeteciler ve siyasetçiler gözaltına alınarak tutuklandı.
ÖZGÜR BASIN EMEKÇİLERİ HEDEFTE
“Seçim operasyonu” olarak nitelendirilen bu gözaltı ve tutuklamalardan, Özgür Basın emekçileri de nasibini aldı. Amed merkezli soruşturma kapsamında MA editörü Abdurrahman Gök ve muhabiri Mehmet Şah Oruç ile gazeteci Berivan Canözer, Ankara merkezli soruşturma kapsamında DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ve MA editörü Sedat Yılmaz tutuklandı. Canözer, hakkında iddianame hazırlanmasının ardından serbest bırakılırken, Mehmet Şah Oruç ilk duruşmada, Abdurrahman Gök ikinci duruşmada, Sedat Yılmaz da ilk duruşmada tahliye edildi. “Yılın en dirençli gazeteci” ödülünü alan gazeteci Müftüoğlu ise 25 Nisan’dan bu yana Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor.
2023, Özgür Basın’ın iki emekçisini kaybettiği bir yıl oldu. Yaşamını hakikate adayan gazeteci Seyit Evran Kuzey ve Doğu Suriye’de, gazeteci Necmettin Salaz ise Federe Kurdistan Bölgesi’nde yaşamını yitirdi. Salaz’ın cenazesi memleketi Wan’a getirilirken, Evran ise Kuzey ve Doğu Suriye’de son yolculuğuna uğurlandı.
14 MAYIS SEÇİMLERİ VE ‘ÖZE DÖNÜŞ’ KARARI
Kürtler, gözaltı ve tutuklamaların yanı sıra 14 Mayıs Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de AKP’nin parti kapatma tehdit altına gitti. Kapatma davasıyla karşı karşıya olan Halkların Demokratik Partisi (HDP), seçimlerde bileşeni olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) listesinden seçimlere girme kararı aldı. AKP’nin tasfiye planlarına karşı B planıyla seçimlere giden HDP, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kurulmasına da öncülük etti. Cumhur ve Millet ittifakının muhtemel rakip olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Millet İttifakı’nı destekleyen Emek ve Özgürlük İttifakı, istediği sonucu alamadı. Seçim taktiği eleştirilere neden olan Yeşil Sol Parti, yeniden yapılanma süreci başlatarak, “öze dönüş” kararı aldı. Edirne’den Kars’a halk toplantılarıyla yeni süreci ören Yeşil Sol Parti, halka özeleştiri verdi, yeniden yapılanma sürecine girdi. Tüzük değişikliği ve parti isminin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak değiştirildiği, Eş Genel Başkanlığı’na Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın seçildiği kongreyle bu süreci tamamlayan parti, halkın önerileriyle aldığı kararlarla yerel seçimler için kolları sıvadı. Aday adayı başvuru sürecini başlatan parti, yerel seçimlerde adayların halk tarafından belirlenmesine karar verdi. Kısa bir süre sonra Yargıtay’ın itirazı üzerine kısa adını DEM Parti olarak değiştiren parti, çalışmalarını bu isimle sürdürmeye ediyor.
DBP’DEN YENİDEN ÖRGÜTLENME KARARI
Kürt siyasetinin temsilcisi olan Demokratik Bölgeler Partisi de 2019’da temsilcilik düzeyinde bıraktığı partinin yeniden aktifleştirmesi kararı aldı. Kurdistan’daki tüm il ve ilçelerde parti binalarını yeniden açarak örgütlenme süreci başlatan DBP’nin, Eş Genel Başkanlığına Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır’ın seçildiği kongrenin ardından temel gündemi PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununda demokratik çözüm için çalışmalarını sürdürüyor.
KÜRTLER 365 GÜNÜ ALANLARDA GEÇİRDİ
Kürtlerin 2023 yılına damga vuran temel talebi de PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü oldu. Nitekim Kürtler, yılın 2023 yılına bu taleple gerçekleştirdiği eylem ve etkinliklerle girdi, yılı bu taleple geçirdi. Bu kapsamda yılın ilk gününde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grubu, İmralı tecridine karşı Meclis’te Adalet Nöbeti eylemi başlattı. Bu eylemin yanı sıra aile ve avukat görüş başvurularının “disiplin” adı altında sistematik hale getirilen cezalarla reddedilmesiyle sürdürülen İmralı’dan haber alınamama haline karşı kaygıları derinleşen Kürtler, Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin yıldönümü olan 15 Şubat’tan 21 Mart Newrozu’na, 4 Nisan’dan Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Suriye’den çıkarılmasının yıldönümü olan 9 Ekim’e kadar İmralı tecridine karşı alanlarda oldu. 10 Ekim’de ise dünyanın 74 merkezinde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununda çözüm” şiarıyla kampanya başlatıldı. Kısa sürede büyüyen kampanya kapsamında, Kürtler başta olmak üzere halklar Abdullah Öcalan’a özgürlük talebini haykırdı.
İstanbul’da gazeteci, siyasetçi, akademisyen, aydın ve yazarlarında da aralarında olduğu 78 isim, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözümü için 28 Ekim’de bir araya gelerek, “Barışa Çağrı” deklarasyonu yayınladı. 29 Ekim’de ise Amed’te sivil toplum örgütleri, dernek ve siyasi partilerin de aralarında olduğu kuruluşlar, Sûr ilçesinde bulunan Demir Otel’de bir araya geldi ve “Şimdiden geleceğe doğru özgürlük çağrısı” başlıklı deklarasyon açıkladı. 172 kuruluşun imzacısı olduğu deklarasyonda, Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm talebi dile getirildi.
Kuzey ve Doğu Suriye’de de yıl boyu “Biji Serok Apo” sloganlarıyla alanda olan Kürtler, PKK Lideri üzerindeki tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle 12 Ocak-13 Mart tarihleri arasında imza kampanyası başlattı. Bu kapsamda Kuzey ve Doğu Suriye’de toplanan 2 milyon 646 bin 211 imza, 8 Ağustos’ta CPT ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne (OHCHR) teslim edildi.
Tutsak yakınları, 20 Aralık’ta yaptıkları açıklamayla İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve kendilerinden 33 aydır haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’a mektup ve kart gönderme kampanyası başlattı. Kampanya yıl sonuna kadar sürecek.
AÇLIK GREVLERİ VE ADALET NÖBETLERİ
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununda çözüm” kampanyasına katılan 104 cezaevinde bulunan binlerce tutsak, 27 Kasım’da süreli dönüşümlü açlık grevi eylemi başlattı. 15 Şubat’a kadar sürecek olan eylemde yer alan tutsakların aileleri, TUAY-DER öncülüğünde Amed, Wan, Adana, Mersin ve İstanbul’da Adalet Nöbeti eylemi başlattı.
GEMLİK YÜRÜYÜŞÜ: ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK
Kampanya kapsamında 17-18 Kasım tarihinde iki koldan binlerin katılımıyla Gemlik Yürüyüşü gerçekleştirildi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen Gemlik’e ulaşan kitle, İmralı tecridinin son bulmasını, demokratik çözüm için Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebini dile getirdi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile milletvekilleri, Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecride karşı 2 Kasım’da yaptıkları açıklamanın ardından görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Başvuru dilekçesinde, en kısa zaman dilimi içinde Abdullah Öcalan’la görüşme talebi yer aldı.
HASTA TUTSAKLAR VE CEZAEVLERİ
12 Eylül 1980 darbesinin ardından insanlık dışı işkencelerle tarihe geçen 5 Nolu Cezaevi uygulamalarına rahmet okutan AKP iktidarı, ağır insan hakları ihlalleriyle tecrit içinde tecrit uygulamalarını devreye koydu. Ağır insan haklarının yanı sıra cezaevlerinde bulunan ağır hasta tutsaklar, tahliye edilmeyerek ölüme terk edildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) raporlarına göre; 2023 yılında cezaevlerinde en az 41 kişi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerden 3’ü 6 Şubat depreminden sonra isyan gerekçesiyle, 2’si tahliyesinden bir kaç hafta sonra yaşamını yitiren hasta tutsak, 15’i şüpheli-intihar ettiği iddiasıyla, diğerleri ise hastalıkları ve kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi. Yüzlerce tutsağın da cezasını tamamlanasına rağmen Cezaevi İdare Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliye edilmediği bir yıl oldu.
KİMYASAL SİLAH SALDIRILARI
Savaş konseptini derinleştiren AKP iktidarının bu saldırıları, bunlarla sınırlı kalmadı. İktidarı boyunca savaşta ısrar eden AKP, Federe Kurdistan Bölgesi’ne kimyasal silah saldırılar, Kuzey ve Doğu Suriye’de alt ve üst yapıları hedef alan saldırılarla bu konsepti derinleştirdi. Zap, Metîna ve Avaşîn’de KDP’nin işbirliğine rağmen istediği sonucu alamayan AKP, bir yıl içinde 683’ü yasaklı olan kimyasal silahla olmak üzere binlerce saldırıda bulundu. HPG’nin açıkladığı savaş bilançosuna göre, bu saldırılarda 73 üyeleri yaşamını yitirdi. HPG’nin bir yıl içinde açıkladığı savaş bilançosuna göre, en az bin 739 eylem gerçekleştirildi, 796 asker yaşamını yitirdi. Türkiye’nin kimyasal silah kullanımını incelemek isteyen heyetler de KDP güçleri tarafından engellendi. Türkiye ile işbirliği içinde olan KDP, bu saldırılara alan açmak amacıyla en az 158 köyü boşalttı. Bölgede bulunan 600 köy daha KDP’nin tehditleriyle karşı karşıya.
SUİKASTLAR VE SİHA SALDIRILARI
Bölgeye dönük yıl boyunca devam eden kimyasal silah saldırıların yanı sıra suikast saldırıları da durmadı. Federe Kurdistan Bölgesi’nde Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Hewlêr Temsilcisi Deniz Cevdet Bülbün, 18 Eylül’de Hewlêr’de kongre binasında uğradığı saldırıda yaşamını yitirdi. Türkiye, bu saldırılarını Federe Kurdistan Bölgesi ile Irak’ın Musul kentine bağlı Mexmûr Mülteci Kampı ve Şengal’e yönelik bombardımanlarla da sürdürdü. 1 Ocak’ta Berwari Bala bölgesindeki Bazêyan Vadisi, yoğun bir şekilde bombalandı. 13 Ocak’ta koyunlarını otlatan iki çocuk, Türkiye’nin hava saldırılarının hedefi oldu ve 14 yaşındaki Bahjat Audi yaralandı. 7 Nisan’da Türkiye’ye ait SİHA’lar Sileymaniyê Uluslararası Havalimanı’nı bombaladı. 10 Mart’ta Silêmanî’nin Çemçemal ilçesinde bir araca yönelik SİHA saldırısında, bir kişi yaşamını yitirirdi, 2 kişi yaralandı. 3 Nisan’da da Şeladizê’ye bağlı Ardel köyü kırsalına dönük Türkiye saldırısında, Arif Ömer ve Ahmed Hüsen katledildi. İki kişinin cenazesine 11 gün sonra ulaşıldı. 15 Nisan’da Pençewan ilçesinde üç köye yönelik bombardımanında, 3 kişi yaşamını yitirdi. 22 Nisan’da Türkiye’ye ait savaş uçakları, Amediyê ilçesine bağlı Sakari köyünü bombaladı, 28 Nisan’da ise Amediyê ilçesinde mayın patlaması sonucunda bir yurttaş yaşamını yitirdi. 3 Temmuz’da Türkiye’ye ait savaş uçakları, Amêdiyê ilçesine bağlı Berçi köyü kırsalını bombaladı. 6 Ağustos’ta Türkiye’nin Silêmaniyê kırsalındaki Çemçemal ilçesine bağlı Çinarto köyü kırsalına dönük hava saldırısında yangın çıktı. Aynı gün Duhok’a bağlı Çemankê köyünde bir araca yönelik SİHA saldırısında, Alan İsmail isimli yurttaş katledildi.
Rojnews Arapça Servisi Editörü Süleyman Ahmed, 1 Ekim’de ailesini ziyaret etmek amacıyla gittiği Halep kentinden 25 Ekim’de Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönerken, Pêşxabûr (Sêmalka) Sınır Kapısı’nda KDP güçleri tarafından alıkonuldu. Ailesi ve kamuoyunun tepkilerine rağmen Ahmed’ten haber alınamıyor.
MEXMÛR VE ŞENGAL YİNE HEDEFTE
Türkiye’nin hedefinde olan Mexmûr Mülteci Kampı’na dönük 7 Ekim tarihli SİHA saldırısında, camide bulunan Zeynep İbrahim, Egid Tekin Osman ve Azad Şefik Mehmed yaralandı. 13 Ekim’de SİHA bombardımanında, Ayşe Muhammed Ahmed (50) isimli kadın yaralandı. Türkiye’nin saldırılarının yanı sıra bu kez Irak Ordusu harekete geçti, 20 Mayıs’ta Mexmûr Kampı’nı ablukaya aldı. Halkın ablukaya karşı direnişi sonucu Irak Ordusu 4 Haziran’da çekilmek zorunda kaldı.
DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihli saldırılarıyla 74’üncü Ferman’ı yaşayan Êzidîler, bu kez Türkiye’nin hedefi oldu. Yıllardır hedefte olan Şengal’e, 2023 yılında da birçok kez SİHA saldırısı oldu. Türkiye ve KDP ortaklığıyla Şengal’e bağlı Tilezêr kasabasında 2 Ocak’ta yapılan suikast saldırısında, 43 yıldır devrim mücadelesi veren Menal Mêrdin yaşamını yitirdi. Türkiye’nin 27 Şubat tarihinde düzenlediği SİHA saldırısında, YBŞ komutanları Pîr Çeko ve Agir Cefrî yaşamını yitirdi, bir savaşçı da yaralandı. 1 Mart’ta Türkiye ve KDP ortaklığıyla yapılan saldırıda Êzidxan Asayişi yönetiminde yer alan Şêrzad Şemo Kasım yaşamını yitirdi. 17 Eylül’de yapılan SİHA saldırısında ise YBŞ komutanları Xalid Reşo Qasim (Dindar Avesta), Raid Heci Ferho (Piran Pir) ve Kemal İlyas Biro Eli (Çiya Feqir) yaşamını yitirdi. Şengal’e 13 Kasım’da yapılan SİHA saldırısında ise, 3 kişi yaralandı.
Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük yasaklı silahlarla saldırılara rağmen istediği sonucu alamayan Türkiye ve KDP, Irak Ordusu’nun da desteğine rağmen Şengal ve Mexmûr’da direnişle karşılaştı. Saldırılar karşısında ayaklanan halklar, topraklarını terk etmeyeceklerini belirterek, direniş mesajı verdi.
ROJAVA SALDIRILARA KARŞI DİRENDİ
Federe Kurdistan Bölgesi, Şengal ve Mexmûr’a yönelik saldırılar, dünyaya tehdit salan DAİŞ’in yenilgiye uğradığı Kuzey ve Doğu Suriye’ye uzandı. Kürtler öncülüğünde halkların yeni bir yaşam modeli inşa ettiği Kuzey ve Doğu Suriye’yi sürekli hedef alan AKP’nin Mayıs ayında Qamişlo kentine yönelik hava saldırısında, Qamişlo Kantonu Eşbaşkanı Yusra Derwêş, yardımcısı Lîman Şiwêş ve aracın şoförü Firat Tûma katledildi. Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na dönük 1 Ekim’de gerçekleştirilen bombalı eylem sonrası Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait olan bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin topyekun meşru hedefidir” şeklindeki açıklamalarının ardından 4 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük kapsamlı saldırı dalgası başlatıldı. Saldırılarda fabrika, hastane, okul, baraj, su, elektrik ve petrol istasyonu ile rafinesi gibi birçok tesis, alt ve üst yapı dahil en az 110 bölge insansız hava araçları ve savaş uçaklarıyla bombalandı. Saldırılar sonucunda 2’si çocuk 47 kişi yaşamını yitirdi, en az 59 kişi yaralandı.
Hawar Haber Ajansı’nın (ANHA) hazırladığı 11 aylık bilançoda, Kuzey ve Doğu Suriye’ye Türkiye tarafından en az 260 hava saldırısı, paramiliter güçlerle birlikte en az 3 bin 761 saldırı gerçekleşti. Türkiye’nin yıl boyu yaptığı saldırılarda 73 QSD’li, 13’ü çocuk 44 yurttaş yaşamını yitirdi. 224 kurum ve kuruluş Türkiye’nin hava saldırılarının hedefi oldu. Efrin’de ise yıl boyunca insanlar fidye karşılığında kaçırıldı, zeytin ağaçları talan edildi ve İsrail-Hamas arasındaki savaşta Gazze’den binlerce Hamaslı aile Efrîn, Cerablûs ve Bab’a yerleştirildi.
Tüm bu saldırılara karşı PYD ve QSD öncülüğünde direnen Kuzey ve Doğu Suriye halkları, yeni yaşam modelinin inşasını yılın son ayında imzaladığı Toplumsal Sözleşme ile taçlandırdı.
ROJHILAT’TA KÜRTLERİN TASFİYESİ PLANI
Rojhilat’ta ise, İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri ile Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı, 19 Mart’ta Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es-Sudani başkanlığında Bağdat’ta gerçekleştirdiği toplantıda, Rojhilatlı partilerin Federe Kurdistan Bölgesi’ndeki faaliyetlerinin sonlandırılmasını da içeren bir “güvenlik” protokolü imzaladı. İran ve Irak arasında imzalanan anlaşmayla, Rojhilat bölgesinde bulunan partilerin silahsızlandırılması kararı alındı. Anlaşma çerçevesinde bölgede bulunan gruplara 19 Eylül 2023’e kadar silahlarını teslim etme, Hewlêr ve Silêmaniyê’deki kamplara aileleriyle birlikte geçmeleri için süre tanındı. İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, partilerin Eylül ayına kadar silahsızlandırılmamaları halinde Federe Kurdistan Bölgesi’nde kampları bulunan Rojhılatlı Kürt partilerini “daha yoğun şekilde” hedef alacakları tehdidinde bulundu. Anlaşmanın kamuoyuyla paylaşılmasının ardından teslim olmayacaklarını açıklayan Komele, saldırılara karşılık vereceklerini bildirdi. Kurdistan Özgürlük Partisi (PAK) ise, İran’ın baskıyı arttırdığını ancak saldırılar karşısında direneceklerini açıkladı. PJAK da anlaşmayı kabul etmediklerini bildirdi.
Rojhilat’ta Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından “Jin jiyan azadî” şiarıyla dünyaya damga vuran eylemler, 2023 yılında da devam etti. İran rejiminin tüm yasaklarına rağmen Tahran, İsfahan, Karaj, Gohardasht, Sarableh, Şiraz, Qazvin, Kirmanşah, Sine kentlerinde, İslam Cumhuriyeti’ne karşı halk “Ya özgürlük ya özgürlük” sloganlarıyla alanlarda oldu.
YÜZÜNCÜ YILINDA ‘TOPLUMSAL LOZAN’ ÇAĞRISI
Türkiye başta olmak üzere ulus devletlerin imha ve inkar politikalarına karşı direnen Kürtler, Kurdistan’ı parçalayan Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılında bir araya geldi. 22-24 Temmuz’da İsviçre’nin Lozan kentinde yürüyüş ve konferans düzenleyen Kürtler, Amed başta olmak 4 parça Kurdistan’da paneller ve yürüyüşlerle Kürt birliğinin önemine vurgu yaptı, “Toplumsal Lozan’a” işaret etti.
Yarın: Cezaevleri
MA / Müjdat Can
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***