Şunun altını çizmekte yarar var: Brusselmans, siyasi doğruculuğuyla, hümanizmiyle veya her konuya duyarlı duruşuyla isim yapmış bir ünlü değil. Ezilenden veya güçsüzden yana oluşu ile tanınan biri de değil. Müslümanlara yakınlığıyla bilinen biri değil. Tam tersine, gözüne kestirdiği hiçbir grubun gözünün yaşına bakmayan ofansiflikte bir skandal ve mizah geçmişi olan bir tür (emekli) troll…
Brusselmans’ın İsrail-Filistin meselesinde böyle bir çıkış yapmış olması, belki özellikle bu yüzden anlamlı. Batı dünyasının bu tarz renkli ve avangart karakterlerinin bazılarının Filistin halkının yanında durmasının, İsrail’i sinirlendirdiği, sır değil.
Tabii şunu da belirtelim: Herman Brusselmans, Belçika popüler kültüründe derin izler bırakan çılgın yıllarından sonra dinginleşmiş durumda. Kendi dünyasında takılmayı tercih eden, 32 yaşındaki sevgilisi Lena’yla bahçeli bir villada rahat bir hayat süren, bir anlamda Kuzey Avrupa’ya özgü bir konfor idealini vücutlaştıran bir insan o şu an. Gençliğinde yaşadığı hızlı hayatın ve parçası olduğu sayısız polemiğin ardından, böyle bir noktada. 60’lı yaşlarını sakin şekilde geçiriyor. Bununla birlikte, geçmişten gelen o “serseri-troll-playboy-ofansif mizahçı” karışımı imaj hala üstünde.
Brusselmans, tartışma yaratan o yazısında şöyle demiş: “İsrail, tüm insani tarafın kaybolduğu, kirli, pis, dizginsiz, akıl almaz bir soykırıma girişiyor. (…) İsrail, bir ırkın tamamını yok etmek için, Almanların kullandığı yöntemlerin aynısını kullanıyor. Bu ırk, yalnızca çiğnenmeyi hak eden farelerden, haşaratlardan ve böceklerden oluşan bir ırk olarak karakterize ediliyor. (…) Çocuklara işkence ediliyor, insanlar diri diri gömülüyor, kadınlara sık sık tecavüz ediliyor, tüm mülkler yerle bir ediliyor ve İsrail askerleri videolarda masum, dehşete düşmüş bir insanı nasıl dövdüklerini, mağazaları ve dükkanları nasıl yağmaladıklarını gururla gösterebiliyor. Yaptıkları kötülüklere nasıl da gülüyorlar. (…) Süper şirketler, büyük bankalar, gizli servisler, emlak varlıkları ve neredeyse tüm kültür, İsrail’in mülkiyetinde. (…) Bombalanmayan sıcak evimde, tehdit edilmeyen ailemle, her zamankinden daha güvenli görünen şehrimde oturup düşünüyorum tüm bunları. En çılgın rüyalarımda bile, bir gün birinin gelip -Tanrı bilir nasıl- tüm dünyayı olduğundan daha iyi bir yer haline getirmesini umuyorum.”
66 yaşında olmasına rağmen Belçika ve Hollanda’daki genç okur kitlesi tarafından çok sevilen Brusselmans’ın bu çıkışının, bu ülkelerin genç kuşaklarındaki bir eğilimi yansıttığı, herhalde söylenebilir. En azından kısmen. Brusselmans, sadece tv programlarının adeta kadrolu konuğu olmasıyla, (futbol dahil) her konuda konuşmasıyla, çeşitli konulardaki kutuplaştırıcı çıkışlarıyla, seks konuşurkenki aşırı rahatlığıyla bilinen bir “popüler kişilik” değil. O aynı zamanda üretken bir edebiyatçı. Türkçeye çevrilmiş kitabı olmasa da kitaplarının konusunu biraz inceleyince, “farklı” bir edebiyat yaptığını görebiliyoruz. Brusselmans “Her kesim hakkında yazabilir, her kesimle dalga geçebilirim. Kadınlarla da lezbiyenlerle de Türklerle de.” diye bir cümle de kurmuş bir röportajında.
Girdiği polemiklerden ve romanlarındaki feminizmle sert şekilde dalga geçen bölümlerden dolayı zaman zaman kadın düşmanlığı ile suçlanan Brusselmans, bir diğer yandan, aşk hayatıyla Belçika’nın gündeminde. Son dönemde, kendisinin yarı yaşındaki sevgilisiyle tv programlarında boy gösteriyor. Geçmişte iki evliliği olan Brusselmans’ın, bu evliliklerden çocuğu olmamış ama şu anki sevgilisi Lena’dan küçük bir oğlu var.
Uzun saçları yüzünden biraz da metalcivari havası olan Brusselmans’ın 85 kitabı var, 2 filmde oynamış, yarışmalarda jürilik yapmış, bir romanı da filme çekilmiş. Dağınık ve tuhaf imajından ötürü romancılığının hak ettiği kadar ciddiye alınmadığı da öne sürülüyor. Romanlarını Flamanca yazan, Belçika’nın Flaman bölgesinin en çok satan yazarları arasında olan Brusselmans, Belçika’nın yanı sıra, Hollanda edebiyat çevrelerinde de bilinen bir isim. Kitaplarının konuları, ilk bakışta, içki, sigara ve seks etrafında dönüyor gibi görünse de bunların arka planında yoğun bir edebiyat ve son derece güncel bir dünya saklı.
Onun romanlarının, Avusturyalı yazar Thomas Bernhard’ın romanlarını andıran bir özelliği var: Tanıdığı gerçek insanları hedef alan sert söylemler içermesi… Brusselmans bu nedenle örneğin moda tasarımcısı Ann Demeulemeester ile mahkemelik olmuş. Brusselmans’ın ilginç polemiklerinden biri de Hollandalı pop yıldızı Anouk’la gerçekleşmiş. Brusselmans, Anouk’un cinsel yaşamını ve ailesini konu alan pornografik ifadeler kullanarak, pop yıldızını sinirlendirmiş. Ancak, sonra, Anouk (aşağıda) Brusselmans’la barışmaya karar vermiş ve onun için şarkı bile söylemiş.
Onu Norveçli otobiyografik yazar Knausgaard’la karşılaştıranlar, hatta ondan daha iyi yazdığını savunanlar var. Ancak, o, Bernhard veya Knausgaard düzeyinde uluslararası tanınırlığa ulaşabilmiş değil. Bu yazarlar kadar çok dile çevrilmiş değil. Okur kitlesi esas olarak Belçikalı ve Hollandalılardan oluşuyor. Brusselmans, daha geniş bir coğrafya tarafından keşfedilmeyi hak eden bir yazar.
Brusselmans, genç ve güzel sevgilisi Lena’yla arasındaki yaş farkı nedeniyle sokakta tepki çekiyor olmaktan, hatta hakaretlerle karşılaşmaktan yakınıyor. Lena, bir röportajında, Herman Brusselmans’la seks yapmanın kendi yaşıtı biriyle seks yapmaktan on kat daha heyecan verici olduğunu söylemiş. Herman Bey’in Lena Hanım’la olan seks hayatı beni aşırı ilgilendirmese de kendisinin çılgın fikirlerle dolup taştığı belli olan kitapları beni ilgilendiriyor. Kitaplarının Türkçeye çevrildiğini umarım bir gün görürüz.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***