M. AHMET KARABAY | HABER ANALİZ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçimlerde bir cumhurbaşkanı adayının kazanması için “yüzde 50 artı 1 oy” şartının kaldırılması ve en çok oyu alan adayın seçilmesinden yana olduğunu açıklaması, siyasetin yeni gündem maddesi oldu. Erdoğan’ın bu değişikliği, MHP’den kurtulmak amacıyla istediği yorumları ne kadar gerçekçi ona bakalım.
Önce “yüzde 50 artı 1 oy” şartından rahatsızlığını nerede ve ne zaman söylendiğine bakalım. Erdoğan bu açıklamayı 17 Kasım’da Almanya ziyaretinden dönerken uçakta gazetecilere yaptı. Yani kavgalı geçen ve eli boş dönülen bir ziyaret sonrası…
Bu açıklamaların perde arkasında gündemi değiştirme girişimi var. Tartışılan böyle bir konu yokken ortaya atılan bir soru bu. Muhtemelen Fahrettin Altun ekibinden biri, uygun gördüğü gazeteciden, ‘gelecek yerel seçimde vatandaşın önünde ‘yüzde 50 artı 1 oy’ kuralının kaldırılması için ayrıbir sandık gelip gelmeyeceğini’ sormasını istedi.
Soru üzerine Erdoğan, “50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim.” karşılığını verip ekledi: “Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla ‘En fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır.”
Erdoğan’ın “Partileri yanlış yola sevk ediyor.” ifadesi ve devamında söylediklerinden ittifak yaptığı partilerden rahatsız diye okumak, yanlış olmaz ama bu yorum kolaycı bir yaklaşım olur.
Bir parti, hiçbir parti ile ittifak yapmak istemez. Bizde koalisyon kültürü kökleşmediği için, ittifak yapmak durumunda kalan büyük parti, işbirliği yapacağı partiyi sırtında yük olarak görür. Küçük parti de “Benim sayemde iktidar olabiliyorsun.” yaklaşımına kapılır.
Yalın olarak Erdoğan’ın sözleri, “MHP’yi taşımaktan yorulmuş.” şeklinde yorumlanabilir. Ancak yüzde 50 artı 1 oy şartı, yürürlüğe girdiği ilk günden bu yana tartışma konusu. Tartışma bugünün değil, neredeyse Anayasa değişikliği yapıldığı günden bu yana gündemde.
AK PARTİLİ FARUK ÇELİK 4 YIL ÖNCE GÜNDEME GETİRDİ
AK Parti hükümetlerinde farklı bakanlık görevlerinde bulunan Faruk Çelik, yüzde 50 artı 1 oy şartına ilk günden beri karşı çıktığını söyledi. Gündemi yakından takip edenler bilir, Çelik, 2 Ekim 2019’da kendi sosyal medya hesabından konuyla ilgili olarak 7 paylaşım yapmıştı.
Önerilerini ortaya koyarken kimseyle konuşmadığını ve tamamen kişisel görüşleri olduğunu belirten Çelik, seçimlerin ilk turda sonuçlanması gerektiğini vurgulayarak şunları söylemişti:
“Tüm bunların ışığında son iki seçimi, yaşanan tartışmalarıyla birlikte dikkatle irdeledim. Vardığım sonuç şudur; Türkiye sosyolojisi ve ekonomisi %50 artı 1 oy yükünü çekemez. Bu benim görüşüm. Tespitimin, önünde veya arkasında bir şey aranmasını doğru bulmuyorum.”
3-Tüm bunların ışığında son iki seçimi, yaşanan tartışmalarıyla birlikte dikkatle irdeledim. Vardığım sonuç şudur; Türkiye sosyolojisi ve ekonomisi %50 artı 1 oy yükünü çekemez.bu benim görüşüm.
Tespitimin, önünde veya arkasında bir şey aranmasını doğru bulmuyorum.
— Faruk Çelik (@farukcelikcomtr) October 2, 2019
Önerisinin muhalefet tarafından ağır eleştirilere tabi tutulduğunu gören Faruk Çelik, 18 Kasım 2021’de Sözcü Gazetesinden Aytunç Erkin’e verdiği röportajda, “AK Parti’nin oyu düştüğü için bunlar tartışılıyor diyorlar. Sizin oyunuz yükseldiyse benim söylediğim sistem senin işine daha çok yarıyor.” diye görüşlerinin arkasında olduğunu anlatmıştı.
Çelik, “yüzde 50 artı 1 oy” şartının başkanlık sistemi algısına ters olduğunu belirtti. Başkanlık sisteminden amacın partileri merkezde birleştirmek olduğunu hatırlatan Çelik, “50+1’den dolayı nasıl bir pay alabilirim düşüncesiyle parlamentodaki partilerden beş parti çıktı.” diye konuştu.
CEMİL ÇİÇEK DE AYNI ŞEYİ SÖYLEYİNCE BAHÇELİ ÖFKELENDİ
Aynı günlerde yüzde 50 artı 1 oy şartının ağır olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek de gündeme getirdi. Yine Sözcü Gazetesinden Aytunç Erkin’e konuşan Çiçek, “Yüzde 50+1’in hem bugün, hem de gelecekte sıkıntıya sebebiyet vereceğini, Türkiye’yi kaosa sürükleyeceğini söyledim, yine söylüyorum” dedi.
Çiçek’in bu sözleri, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi öfkelendirdi. Yüzde 50 artı 1 oyun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin temeli olduğunu söyleyen Bahçeli, Çiçek’i birilerine şirin görünmeye çalışmakla suçladı.
Bütün bu ayrıntıları, tartışmanın yeni olmadığını, başından bu yana devam ettiğini not etmek için paylaştım.
TARTIŞMA NASIL YENİDEN ALEVLENDİ?
Peki tartışma yeniden nasıl ortaya çıktı?
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 11 Ekim 2023’te partisinin grup toplantısında yeni ittifaklara açık olduğunu söyledi. Erdoğan, “Ülkesinin ve milletinin bekası, istiklali ve istikbali uğrunda verdiğimiz mücadeleye katılmak isteyen herkese Cumhur İttifakı’nın kapısının, tabii ortaklarımızın da rızası şartıyla açık olduğunu belirtmek isterim.” dedi.
Toplantı çıkışında gazeteciler, Cumhur İttifakı ile ilgili yaptığı çağrının İYİ Parti’yi de kapsayıp kapsamadığını sormaları üzerine Erdoğan, “Katılmak isteyen herkese kapımız açık. İYİ Parti de olabilir. Zaten diğerleri Cumhur İttifakı’nda belli. Ne kadar katılım güçlü olursa, ülkemizin menfaatine o denli hayırlı olur.” diye cevapladı.
İYİ Parti lideri Meral Akşener, aynı gün sosyal medya üzerinden şu cevabı verdi:
“İttifak siyasetinin derinleştirdiği kutuplaşma, ülkemize zarar veriyor Sayın Erdoğan. Gelin, siz de aynı bizim gibi 81 ilde kendi adaylarınızla seçime girin. Türk siyaseti normalleşsin, kazanan milletimiz olsun.”
İttifak siyasetinin derinleştirdiği kutuplaşma, ülkemize zarar veriyor Sayın @RTErdogan.
Gelin, siz de aynı bizim gibi 81 ilde kendi adaylarınızla seçime girin. Türk siyaseti normalleşsin, kazanan milletimiz olsun.
— Meral Akşener (@meral_aksener) October 11, 2023
Erdoğan’ın Almanya dönüşü yüzde 50 artı 1 oy yerine en çok oyu alan aday seçilsin yolunda görüş beyan etmesi, MHP’ye sırtından atmak için formül aramak kadar, Meral Akşener’in de çağrısına cevap niteliğinde.
Bu sözler, Akşener’e karşı çıkma değil, belki destek olma diye bile değerlendirilebilir. Erdoğan’ın “50+1 partileri yanlış yollara (ittifaklara) sevk ediyor” sözleri, Akşener’in “İttifak siyasetinin derinleştirdiği kutuplaşma, ülkemize zarar veriyor.” ifadeleriyle bire bir örtüşüyor.
Anlaşılan siyasette taşlar karılmaya ve yeniden dağıtılmaya çalışılıyor.
MHP’NİN HEDEP GİBİ OPERASYONLARDAN RAHATSIZLIĞI
Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturmasından bu yana uyuşturucu çetelerine karşı yürüttüğü operasyonlarda elde edilen sonuçlar MHP’yi giderek daha fazla rahatsız ediyor. Yakalanan hemen her kriminal tipin MHP ile bir şekilde temaslı olduğu ortaya çıkıyor.
MHP, bu rahatsızlıklarını farklı şekillerde ortaya koyuyor. Ancak bu şimdiye kadar güvenlik görevlilerinin operasyonlarını pek etkilememiş görünüyor. Süleyman Soylu’nun bakanlık döneminde suç örgütü liderlerinin hemen hepsi ile boy boy fotoğraflarının çıkmasının tesadüf olmadığı anlaşılıyor.
Şimdi ise sanki iktidara başka bir parti gelmiş gibi bu örgütlenmelerin üzerine gidiliyor. Bütün gücünü kirli ilişkilerden aldığı söylenen MHP’nin can damarlarının kesildiği anlaşılıyor.
HEDEP’in, PKK’ya yapılan operasyonlardan duyduğu rahatsızlığın bir benzeri, şimdilerde MHP kanadında görülüyor.
Ancak daha MHP ile AK Parti arasında köprüler atılma noktasına gelmedi. MHP tarafı da AK Parti tarafı da birbirlerinin gırtlağına sarılacakları günün geleceğini bilerek o güne hazırlık yapıyor.
Esasında Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki kavganın bir tarafında bu çekişme yatıyor.
Bu konular daha çok su götüreceğe benziyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***