Ünlü futbolcuları dolandırdığı gerekçesiyle tutuklanan banka müdürü Seçil Erzan’ın ikinci ifadesi ortaya çıktı. Çalıştığı bankanın başından beri durumdan haberdar olduğunu ileri süren Erzan, “9 Nisan’da beni korumalar eşliğinde Zincirlikuyu’daki Denizbank Genel Müdürlüğü’ne götürdüler. Koluma serumlar takılarak bana ‘bu işi banka dışında yaptın’ diye söylettirdiler” dedi.
Kamuoyunda ‘Fatih Terim Fonu’ olarak bilinen fonda yüksek kazanç vaadiyle aralarında Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera gibi ünlü isimlerin de olduğu çok sayıda kişiyi dolandırdığı iddiasıyla tutuklanan Denizbank’ın şube müdürü Seçil Erzan hakkındaki soruşturma tamamlanmış, geçtiğimiz hafta ilk duruşması görülmüştü. Seçil Erzan’ın soruşturma evresinde başsavcılığa ikinci bir ifade verdiği öğrenildi. Öte yandan Erzan’ın bazı müştekilere yatırdıkları para karşılığında verdiği el yazılı ıslak imzalı evrakların fotoğrafları ortaya çıktı.
“KOLUMA SERUMLAR TAKILARAK BANA ‘BU İŞİ BANKA DIŞINDA YAPTIN’ DİYE SÖYLETTİRDİLER”
İfadesinde “Baskıya ya da bir tehdide maruz kaldın mı?” sorusuna ise Erzan, şu cevabı verdi: “Öncelikle evimde çıkan not kağıtları benim tarafımdan tutulmuştur. Bu not kağıtlarını yazan meblağlar doğrudur ancak detaylarını sormanız halinde teker teker açıklarım. Fakat şu hususları da belirtmek isterim ki bu not kağıtlarından bizzat benim yazdıklarım doğrudur. 8 Nisan Cumartesi günü Denizbank Avrupa 1 Bölge Müdürü Şermin Hanım Çorlu’daki evime beni görmeye geldi.
Yanında koruma gibi birileri vardı. Daha doğrusu evimin önünde 4-5 tane adamın beklediğini gördüm. Geldikleri araçlar bankanın araçlarıydı. 8 Nisan günü Çorlu’daki evimde Sermin hanım benimle görüştükten sonra gitti. Bir sonraki gün 9 Nisan’da beni korumalar eşliğinde Zincirlikuyu’daki Denizbank Genel Müdürlüğü’ne götürdüler. Koluma serumlar takılarak bana ‘bu işi banka dışında yaptın’ diye söylettirdiler. Bu şahıslar 8 Nisan Cumartesi günü sabahtan akşama kadar benim yanımdaydılar. Bu şahıslar bana sürekli ‘olayda zimmet yok, evet senin bankacılık hayatın biter belki ama hayatına bir şekilde devam edersin, bu olay zimmet değil’ şeklinde sözler söyleyip bana baskı kurdular. Hatta bana o kadar iyi davranıyorlardı ki tam olarak durumun ne olduğunu dahi anlayamamıştım” dedi.
HAKAN ATEŞ: ‘SEN BİZİ KORU BİZ DE SENİ KORURUZ’
Erzan ifadesinin devamında, “9 Nisan Pazar günü akşam saatlerinde bu sefer Hakan Ateş bankaya geldi. Bulunduğumuz toplantı salonuna girerek ‘kızım biz zaten insanların parası vereceğiz ama ortada bir enkaz var, kimden ne aldıysan söyle zaten bu bir zimmet değil, zimmet olsa sen yıllarca içeride çürürdün, bu sebeple de kendin banka dışında ne aldıysan onları söyle, sen bizi koru biz de seni koruruz, hemen bir avukat tutalım, avukatını ben tutacağım, Sağlık Sigortanı iptal etmeyelim, annenin hastalığı ile de ilgileneceğim’ dedi.
Zaten orada bulunan herkes aynı sözleri söyleyip olayın zimmet olmadığını bana söylediler. Sonra aynı gün benim İstanbul Göktürk’teki ikametime beni yolladılar. O sırada Sermin Tekin de benimle birlikte geldi. Sermin Tekin bana evde detaylı arama yap, beni seni 3-4 saatte olsa beklerim. Bütün notlarını, kağıtlarını bana getir’ dedi. Ben de evde her yeri arayıp evde ajandamı ve notlarımı bulup Sermin Hanım’a verdim. Sonra tekrar akabinde aynı gün beni Çorlu’ya korumalar eşliğinde tekrar gönderdiler” diye konuştu.
“ZORLA BENDEN SES KAYDI OLUŞTURMAMI İSTEDİ”
Birkaç gün sonra tekrar genel müdürlük binasında getirildiğini anlatan Erzan, “10 Nisan Pazartesi günü ben tekrar korumalar eşliğinde tekrar beni Zincirlikuyu’daki Genel Müdürlüğe getirdiler. Hem 9 Nisan Pazar günü hem de 10 Nisan Pazartesi günü Denizbank’ta benimle birlikte Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi, Tanju Kaya ile bir liste oluşturduk. Bu listede kimin ne kadar para verip ne kadarını geri aldığını yazdım. O esnada yanımda bulunan şahıslar zaten sürekli birileriyle iletişim halinde olup benimle konuşup durumu başkalarına aktarıyorlardı. Ayrıca özellikle şunu belirtmek isterim ki 8 Nisan Cumartesi günü Sermin Tekin Çorlu’daki evime yanıma geldiğinde zorla benden ses kaydı oluşturmamı istedi. Bana şahsi telefonunu konuşma sırasında açarak sesimi kaydetti. Benden o esnada ‘Seçil’cim ben senin uzun zamandır böyle sorunlar yaşadığını biliyordum. Keşke daha önce söyleseydin. Sen bize yardımcı ol ki biz de sana yardımcı olalım. Bankada para almadığını, senin yaptığın eylemlerin bankada olmadığını söylemen gerek. Bu adamlar nasıl olur da hala bankadan para istiyorlar. Eğer sen sadece banka dışında bu eylemleri yaptığını söylersen bu güveni kötüye kullanma şeklinde olur, bankada olduğunu söylersen zimmet olur, ömrün çürür’ dedi. Aynı gün bankada Ali Murat Dizdar da bana “Olay kesinlikle zimmet değil, sen bu olayları banka dışında yaptın, sana en iyi avukatı tutuyoruz, sana iki tavsiyem var, bir avukatın sözünden asla çıkmayacaksın, o ne derse onu yapacaksın, iki tutuklanmayacaksın fakat olur da tutuklanırsan itirazını biz yapacağız” dedi. Hatta Ali Murat bana bunları unutmamam için bir kağıda bana yazdırdı” ifadelerini kullandı.
“BANKA; ALACAK İLE VERECEĞİ EŞİTLEYİP BORCU MİNİMUMA İNDİRMEK İSTEDİ”
Ortaya çıkan tabloları bankanın oluşturduğunu iddia eden Seçil Erzan, “Bu olay güveni kötüye kullanma olursa cezası küçük ama zimmet olursa cezası büyür. Bu ses kaydını bana karşı ellerinde sakladıklarını düşünüyorum. Bu ses kaydı alındığı sırada benim evimde Nilgün Arabacı, Gül Sanal Bayırova, akrabamız olan Sermin Eligül de yanımızda bulunuyordu. Tabloları ben yapmadım. Şöyle ki ben kimden ne kadar para aldıysam bunu kağıtlara not almıştım. 9 Nisan Cumartesi günü yukarıda isimlerini saydığım şahıslar beni alıp bankaya götürdüklerinde benim not kağıtlarımı da aldıklarını yine yukarıda söylemiştim. Bu kağıtları alıp sonrasında bu tabloları Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi, Tanju Kaya isimli şahıslar oluşturmuştur. Sonrasında da bana verdiler. Bende bunları alıp evime götürmüştüm. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 10 Nisan Pazartesi günü Çorlu’daki ikametim arandığında bankanın oluşturduğu bu tablolar ikametimde eve geçirilmiştir. Yani bu tablolar aslında banka tarafından oluşturulmuş tablolardır. Bu tabloda aslında banka tam olarak şunu yapmak istiyordu; alacak ile vereceği eşitleyip borcu minimuma indirmek istediler” şeklinde konuştu.
EL YAZISIYLA KAĞITLARINA YAZDIĞI NOTLARLA MÜŞTEKİLERİ KANDIRDMIŞ
Müşteki Bülent Çeviker’in yüksek fon vaadiyle Seçil Erzan’a 2 milyon 185 bin dolar verdiği, Seçil Erzan’ın ise bunun karşılığında Çeviker’e el yazısıyla yazdığı ve imzaladığı banka kaşesi olmayan bir kağıt verdiği ortaya çıktı. Vade sonunda parasını alamayan müşteki Seçil Erzan’a bunu sorduğunda Erzan yine el yazısı ile yazmış olduğu bir kağıdı müştekiye verdi. Seçil Erzan, bazı müştekilere banka antetli ve kaşesi olmayan buruşuk küçük kağıtlar verdiği görüldü. Bazı kağıtların ise not kağıtlarına yazılarak verildiği görülüyor. Kağıtların bazılarında banka kaşesi görülürken diğerlerinde ise sadece Erzan’ın ıslak imzası var.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***