Anayasa Mahkemesi’nin, kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu düzenleyen yasayla ilgili iptal başvurusunu görüşmesinden önce basın örgütlerinden çağrı geldi. Basın örgütleri yasanın tartışma yaratan maddesinin iptal edilmesini istedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesini 29’uncu maddesinin iptali için AYM’ye başvurdu. Başvuru 8 Kasım’da AYM Genel Kurulu’nda görüşülecek.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), toplantı öncesi AYM üyelerine bir mektup göndererek, yasanın iptal edilmesi çağrısı yaptı. Mektupta, şimdiye kadar en az 13 gazetecinin bu yasa kapsamında gözaltına alındığına vurgu yapılarak, son olarak T24 yazarı Tolga Şardan’ın, yargıda yolsuzluğa dair hazırlanan bir MİT raporunun haberini yaptığı gerekçesiyle bu madde kapsamında tutuklandığı hatırlatıldı.
Mektupta yasanın Anayasa’nın düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın hürriyetini düzenleyen ilkelerine aykırı olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleriyle çeliştiğine dikkat çekilirken, düzenlemenin “öngörülebilirlik ilkesine” de aykırı olduğu vurgulandı.
Yasanın iptal edilmesi çağrısı yapan MLSA mektupta, “İfade özgürlüğünü ortadan kaldıran, gazetecilerin mesleki faaliyetlerini suç haline getiren bu yasanın iptal edilmesi gazeteciler ve özgür medya açısından bir rahatlama yaratacak; aynı zamanda Türkiye’de demokrasinin geleceğine yönelik ümitleri bir nebze olsun arttıracaktır” ifadelerine yer verdi.
Veysel Ok: “Beklentimiz iptal edilmesi”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, daha önce dile getirdikleri, “yasanın basın özgürlüğünü kökünden yok edeceği, gazetecilerin mesleki çalışmalarını engelleyeceği ve iktidarın elinde bir silah gibi kullanılacağı” görüşlerinin gerçekleştiğini söyledi.
AYM’nin yasayı iptal etmesini beklediklerini dile getiren Ok, “Halka yanıltıcı bilgi yayma gibi hukuki olmayan, öngörebilir olmayan ve açık olmayan ifadeler barındırıyor. Öncelikle sormamız gereken soru, yanıltıcı bilgi nedir? Bir bilginin yanıltıcı olup olmadığına kim karar verecek? Türkiye yargısı ve yargıçları bağımsızlığı ve tarafsızlığı hakkında zaten fikirler ortada. İktidarın yargı üzerindeki tahakkümü ortada. Böyle bir ortamda yargıçlar elbette iktidarı rahatsız eden bilgiye yanıltıcı deyip bilginin tekelleşmesini sadece iktidarın istediği bilgilerin yayılmasını sağlayacaklar. Anayasa mahkemesinin bu yasayı iptal etmesini talep ettik. Basın ve ifade özgürlüğü, bilginin tekelleşmemesi için olması gereken bu. Beklentimiz de iptal edilmesidir” diye konuştu.
Önderoğlu: “Türkiye’de gazetecilerin tek güvencesi olarak AYM kalmıştır”
RSF Türkiye temsilcisi ve Bianet medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu ise, Türkiye’de gazetecilerin tek güvencesi olarak AYM’nin kaldığını söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularının yanıtlayan Önderoğlu, dezenformasyon düzenlemesinin eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın vaat ettiğinin tersine, gazetecileri taciz altında tutmaya hizmet ettiğinin yürürlükte kaldığı ilk bir yıllık sürede herkesçe görüldüğünü belirtti.
AYM’nin yasayı iptal etme temennisinde bulunan Önderoğlu, “Dileriz ki, Anayasa Mahkemesi de baskıcı özünü ve pratiğini tespit eder ve ivedilikle maddeyi iptal eder. RSF olarak, TCK’nın 217/A maddesini, basının susturulması için yürürlüğe konan antidemokratik mevzuatın son halkası olarak görüyoruz. Yine umuyoruz ki AYM, norm denetimi sırasında iptal etmediği için zamanla yüzlerce gazeteciyi hapis tehdidi altında bırakan ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ düzenlemesi gibi bir yanlışı tekrar etmez. Ne yazık ki, Türkiye’de gazetecilerin tek güvencesi olarak AYM kalmıştır” şeklinde konuştu.
Ne olmuştu?
Kamuoyunda “sansür” ve “dezenformasyon” yasası olarak bilinen, “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 18 Ekim 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
40 maddeden oluşan kanunun en çok tartışılan ve tepki çeken 29. Maddesi oldu. Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir suç tanımı yapan madde şöyle: “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılacaktır.”
Bu maddeyle Türk Ceza Kanunu’na “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu eklendi.
CHP, yasa çıkar çıkmaz 29’uncu maddenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM, başvurunun iptal istemini, 8 Kasım’daki Genel Kurul’da ele alacak. Yürürlüğünün durdurulması istemi de esas inceleme aşamasında görüşülecek.