AMED – Recep Hantaş cinayeti faili polis hakkında verilen beraat kararını bozan 1. Ceza Dairesi’nin gerekçeleri, ailenin avukatlarını kaygılandırdı. Avukat Mehmet Öner, kararla aslında Kemal Kurkut dosyasında karşılaşıldığı gibi yerel mahkemeye, “Sen sanığın vurduğunu söyle ama ceza vermemenin yollarını ara” denildiğini belirtti.
Amed’in Bajarê Nû (Yenişehir) ilçesine bağlı Şehitlik Mahallesi’nde bulunan Sümerpark’ta 14 Nisan 2019 tarihinde çöp toplarken polis tarafından silahla vurularak öldürülen Recep Hantaş (20) cinayetine dair açılan davanın karar duruşması 21 Haziran 2022’de görüldü. Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, “olası kast” suçlamasıyla hakkında 25 yıl hapis istenen polis Kazım Bozkurt beraat etti.
Hantaş Ailesi avukatları, sanık polis hakkında verilen karara karşı İstinaf Mahkemesi’ne itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, verilen beraat kararını bozdu.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2’nci maddesi olan “Yaşam hakkı”na atıfta bulunan kararda, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 16’ncı maddesine dikkat çekilerek, “Polis, yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında ‘silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde ‘dur’ çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir” denildi.
‘MEŞRU SAVUNMA’ OLABİLMESİNİN YOLLARINI GÖSTERDİ
Yaşanan ölüm olayını meşru savunma kapsamında da ele alan mahkeme, “Meşru savunmada savunmaya ilişkin koşullar açısından; öncelikle savunma zorunlu olmalı ve saldırı ile savunma arasında bir oran bulunmalıdır. Savunmanın zorunlu olup olmadığı somut olayın özelliklerine göre hakim tarafından değerlendirilmeye muhtaçtır. Saldırının niteliği ve daha hafif bir davranışla önleme imkânının bulunup bulunmadığı hususları bu değerlendirmede göz önünde bulundurulmak zorundadır. Ayrıca saldırıya uğrayan failin kaçma yükümlülüğünün bulunmadığı unutulmamalıdır” değerlendirmelerinde bulundu.
TCK 27/2 MADDESİ
Yine Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 27/2’de “meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmediğine” işaret edilen kararın devamında “bu sınır içinde meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın bulunması, saldırıya ilişkin şartların var olması, savunmaya ilişkin şartlardan ‘ölçülülük ya da orantılılık’ şartının, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması, sınırın aşılmasının mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve ya telaştan ileri gelmesi gerekmektedir. Tüm bu şartların birlikte gerçekleşmesi hâlinde, meşru savunmada sınırı aşan faile CMK m. 223/3-c uyarınca ceza verilmeyecektir” ifadelerine yer verildi.
OTOPSİ VE GÖRÜNTÜ RAPORLARI
Bu nedenle sanık polis Kazım Bozkurt hakkındaki beraat gerekçesinin yeterli olmadığının altı çizilen kararda, Hantaş’ın otopsi raporu ile Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesi’nin 31 Mayıs 2019 tarihli raporunda “…5 nolu polis memurunun (sanık) maktule doğru maktulün sağ arka tarafında nişan alır pozisyonda bulunduğunun görüldüğü”nün rapor edildiğine dikkat çekildi.
BERAT ETMESİ DEĞİL, GEREKÇE YETERSİZ GÖRÜLDÜ
1. Ceza Dairesi, “Görevli polis memuru olan sanığın, kanun hükmü gereği görevini yerine getirirken maktule yönelik öldürmeye yönelik bir kastının olduğu da sabit olmadığı anlaşılmakla, sanığın eyleminin yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında meşru müdafaa ve kanun hükmü uyarınca görevini yerine getirirken silah kullanma yetkisini usulüne uygun kullanıp kullanmadığı, TCK m. 27/1 kapsamında sınırın aşılması suretiyle sorumlu olup olmadığı, eylemin işleniş özellikleri itibariyle taksirinin bulunup bulunmadığı hususlarının denetime elverişli biçimde gerekçeye yansıtılmaması; dosya kapsamındaki kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan ve yeterli gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle Anayasa’nın 141. ve 5271 sayılı CMK’nin 34. ve 223., 230. maddelerine aykırı davranılması nedeniyle hükmün bozulmasına…” gerekçeleriyle sanık polis hakkında verilen beraat kararını bozdu.
‘KARARI LEHİMİZE DEĞİL’
İstinaf kararını değerlendiren Hantaş Ailesi avukatı Mehmet Öner, mahkemenin “delil yetersizliği” gerekçesiyle verdiği kararı İstinaf’ın bozduğunu fakat bunun kendi lehlerine bir bozma kararı olmadığını söyledi.
Üst mahkemenin, Amed Newrozu’nda öldürülen Kemal Kurkut dosyasında olduğu gibi verdiği bozma kararında aslında ‘sıkıntı yok sanık vurmuş. ATK raporu ile bu sabittir. Sen sanığın vurduğunu söyle ama sanığa ceza vermemenin yollarını ara’ dediğini belirten Öner, İstinaf’ın kararında yerel mahkemeden polisin silah kullanma yetkisini tartışması ve meşru müdafaa içerisinde mümkün olduğunca ceza vermemeye çalışılmasını istediğini ifade etti.
Kararın kendisiyle çelişen bir karar olduğunu kaydeden Öner, “İstinaf Mahkemesi ‘sanıktan önce başka bir polis memuru maktulün ayağına ateş ediyor ve isabet ediyor’ diyor. Bu şu anlama geliyor. Atış isabet etti ve bir tane sanık bütün polisleri geçmiş ve polislere zarar verebilecek durumu yok, ayağına atış isabet ettiği için de o elinde sonunda düşer’ diyor. ‘Kaçma durumu kalmaz, zaten etkisiz hale getirmişsin, çevreye zarar verme durumu söz konusu değil’ diyor” diye konuştu.
‘KARARLA KOLLUĞA MESAJ VERİLİYOR’
İstinaf kararının bundan sonraki gelişecek olaylarda polisin daha hunharca, daha cesaretli, daha pervasızca davranmasının “önünü açacağı” uyarısında bulunan Öner, şunları söyledi: “En son Helin Şen davasında benzer bir karar çıktı. Orada da tanıklara, raporlara, bilgilere göre her şey ortada olmasına rağmen taksir indirimine gidildi. Sanık polis taksirle üst sınırdan ceza alsa bile, yatarı yok cezaevine girmez. Böylece ‘hiçbir korkun olmasın ben seni cezaevinde yatırmam’ diyor. Bu aslında Kurdistan’da görev yapan kolluğa verilen bir mesajdır.”
‘İSTİNAF CİNAYET İŞLEMEYE DEVAM ET KARARI VERİYOR’
Hantaş cinayetinin kameralar karşısında gerçekleşen bir cinayet olduğuna dikkat çeken Av. Öner, polisten kaçma gibi bir durumunun olmadığını vurguladı. Öner, “Kurumların verdikleri bir rapor var. ‘Bu adamdan başka bu cinayeti işleyecek kimse yok’ diyor. Buna rağmen mahkeme beraat kararı verdi ama İstinaf bozdu. Bundan sonraki mahkemenin akıbeti ne olur, yargılama nasıl devam eder bilmiyoruz. Ama bizim tahminimiz Kemal Kurkut kararından ileriye gitmez. En iyi bekleyeceğimiz şey Helin Şen’in katiline verilen 6 yıl gibi bir ceza olur ve cezaevinde yatmadan dışarıdan infazını tamamlar. Kötü olanı bundan sonra her şey kameralar, herkesin önünde olsa bile ‘ben seni korurum, yine sana ceza vermem’ anlamına gelen bir karar verildi. Bu da çok tehlikeli bir durumdur. Bu kararla sadece bundan önce işlenen katliamları, cinayetleri örtbas etmek değil, bundan sonra da işlemeye devam et mesajı verdiğini düşünüyorum” diye konuştu.
MA / Müjdat Can
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***