DÊRSIM – Munzur Festivali’nde gerçekleştirilen “Alevilik ve devlet” panelinde konuşan Alevi örgütleri temsilcileri, devletin Alevi kültürüne tahammülünün olmadığını belirterek, buna karşı örgütlülükle mücadele yürütülmesi gerektiğine işaret etti.
Dêrsim’de düzenlenen 21’inci Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında Sanat Sokağı’nda kurulan kürsülerde “Alevilik ve devlet” adlı panel düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü Almanya’nın Bischofsheim Belediye Meclisi Üyesi Ali Kadir Tanrıverdi yaptı. Panelde Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, Demokratik Alevi Dernekleri’nden Fetiye Yıldırım konuşmacı olarak yer aldı.
‘ALEVİ KURUMLARI ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEK’
Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, 2023 yılında halen eşit yurttaşlık talep ettiklerini söyledi. Alevi kurumlarının örgütlenmesi, doğuşunun temelinin eşit yurttaşlık olduğunu belirten Yılmaz, eski İçişleri Bakanı’nın ülkedeki cemevlerini gezdiğini, taleplerin ne olduğu sorusuna ise “Masa, sandalye” olduğu yönündeki açıklamaları eleştirdi. Çatı, dertlerinin masa, sandalye olmadığını cemevlerine statü, taze beyinlerin asimilasyonuna uğramaması, eğitimde fırsat eşitliği istediklerini ve bunun cevabını verdiklerini söyledi.
ÇEDES projesine değinen Yılmaz, vaiz ve imamların atanmasını çağ dışı uygulama olduğunu belirtti. Yılmaz, 16 Eylül’de Gündoğdu Meydanı’nda Alevi kurumları olarak bu duruma karşı miting yapacaklarını söyledi. Din, inanç olgusunun okullardan ve eğitimden kaldırılmasını istediklerini belirten Yılmaz, “İmam Hatip diye okullar var, isteyen oraya gönderebilir” önerisinde bulundu. Alevi kurumları olarak örgütlü mücadeleyi büyüteceklerini belirten Yılmaz, “Birbirimize omuz vererek, bu mücadeleyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
‘DERSİM’DEN CÛDİ’YE, AKBELEN’E SELAM’
PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, Dersim’de yapılan yasaklara değinerek, kentin direnenlerin, başkaldıranların, zulüm önünde eğilmeyenlerin kenti olduğunu söyledi. Dersim’in sadece acıları ve katliamlarıyla anılmaması gerektiğini belirten Erçe, bu kentin onlarca yıldır yağmalandığını, bir taraftan maden ocaklarıyla, çıkarılan yangınlarla anılan kent haline geldiğini söyledi. İnançları gereği “hakkı” doğanın tamamı olarak gördüklerini ve bunun her gün katledildiğini belirten Erçe, “Bu doğada ziyaretgâhlarımız, her bir su damlası, göze bizim için ziyaretgâhtır. Bu acılar bu kente çektiriliyor. Dili, kültürü, inancı yasaklanmış bir kent. Bütün bu acılara rağmen boyun eğmiş bir kent değil” dedi.
Erçe, ardından doğası tahrip edilen Akbelen ve Cûdi’ye selam gönderdi.
TÜRKİYE TİPİ ŞERİAT TEHLİKESİ
“Kurumlarımızı birtakım vaatler, rüşvetlerle teslim almak istiyorlar” diyen Erçe, “Önünde profesör, akademisyen, ‘dede’ olduğunu iddia edenlerle bizleri teslim almaya çalışıyorlar. Çocuklarımızı toplamak istiyorlar. Bizi bizle asimile etmeye çalışıyorlar. Ama başarılı olamayacaklar. Aleviler bugünden sonra da bu inancı gelecek kuşaklara taşıyacaklar. Bu sefer tehlike sadece Aleviler için değil. Seküler yaşamdan, aydınlanmadan yanayım diyenler içinde var. Türkiye tipi şeriatla karşı karşıyayız. Bu tehlikeyi bertaraf edeceğimizin altını çiziyorum” şeklinde konuştu.
DAD yöneticisi Fetiye Yıldırım ise, devletlerin güç olduğundan bu yana doğanın, inancın yanında olanların devletin hedefi olduğunu söyledi. Yıldırım,”Zulüm her yerde devam ediyor, Koçgiri’den Sivas’a, Maraş’tan bu yana sürdüğünü biliyoruz” dedi.
‘DEVLETİN ALEVİ KÜLTÜRÜNE TAHAMMÜLÜ YOK’
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, Alevileri katliam ve soykırımla tüketmeyen anlayışın bugün dilde geliştirilen değişiklikler yapmaya çalıştığının altını çizerek, ekledi: “Bugün dahi devletin Alevi kültürüne tahammülü yok. 2009-2010 yılları arasında AKP Alevi Çalıştayı yaptı. AKP ilk kez bugüne kadar Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Aleviler ile ilgili düşüncelerini kâğıda yazdılar. Bize ‘Biçtiğimiz elbiseyi giyerseniz, sizi kabul edeceğiz’ dediler.”
Her hükümetin farklı oyunlarla Alevilere yaklaştığını hatırlatan Aslan, buna karşı ise örgütlü duruşun gerektiğini, ocakların, dergâhların öz halini korumaları gerektiğini, kendi dilleri ve itikatinden vazgeçmemeleri gerektiğini söyledi. Aslan, “Ocak evlatları yeniden ‘buluşma’yı sağlamalı. Bunu yaptığımızda devletin oyunları boşa düşecektir” diye konuştu.
Ardından konuşan Hüseyin Mat da, Dêrsim’de yaşanan göçe işaret etti. Bu göçün siyasi nedenler ve ekmek kavgası için olduğunu belirten Mat, Alevilik inancına dönük saldırılara işaret etti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***