Gazete, Erdoğan’ın, geçtiğimiz günlerde canlı yayında geçirdiği rahatsızlığa ilişkin, “Gerçek ne olursa olsun bu olay, Türk hayatının neredeyse her alanına hakim olan, iç, güvenlik ve dış politikayı kişisel olarak dikte eden otoriter bir figürün bir hesaplaşma ve değişim zamanının geldiğine dair artan bir duyguya katkıda bulundu.” ifadeleri kullanıldı.
Kürt vatandaşların, Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık beşte birini temsil ettiği belirtilen yazıda, “Yedi yıl önce sahte terör suçlamalarıyla hapse atılan Selahattin Demirtaş’ın partisi HDP’nin, ağırlığını muhalefet ittifakının arkasına koymasıyla seçimlerde belirleyici olabilecek bir başka değişim yaşandı.” denildi.
DEPREM VE YOLSUZLUK ETKİSİ
Seçimin kilit noktalarından birinin ekonomi olduğu ifade edilen yazıda, olağanüstü yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı krizine dikkat çekildi. Şöyle denildi:
Herkesi etkileyen bu tür sorunlar, iktidar partisinin geleneksel olarak dayandığı kırsal tabanı zayıflatabilir. Depremlere hükümetin yetersiz kaldığı algısı ve devletin göz yumduğu yolsuz inşaat uygulamalarına duyulan öfke de birçok seçmeni etkileyebilir.
…
Erdoğan tarafından yapılan ve kendisine geniş yürütme yetkileri veren anayasal değişiklikler, ülkenin sorunlarından birinci derecede ve kişisel olarak sorumlu tutulduğu anlamına geliyor. Bağımsız eleştirmenleri ve medyayı susturmaya yönelik agresif çabaları halkın tepkisinin artmasını engelleyemedi.
…
Erdoğan, Suriye ve Irak’a müdahaleleri, otoriter bir lider olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e kur yapması ve son olarak İsveç’in NATO’ya katılma teklifini fiilen veto etmesi nedeniyle uluslararası arenada dost ve müttefiklerini sık sık kızdırdı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***