“6 Şubat Maraş Depremi’nin ardından hükümetin hazırladığı afet sonrası rehabilitasyon ve yeniden yapılandırma programı nedir, yürütücüsü kimdir?” diye soracak olursanız, sormamanızı tavsiye ederim. Zira karşınıza bir program yerine bir kararname çıkacaktır. 24 Şubat tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, yeniden yapılandırmanın kimi unsurlarını yerine getirmesi için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı yetkilendirdi. Başka bir ifadeyle, bu bakanlık (şimdilik) deprem bölgesinin yeniden yapılandırılmasından sorumlu kurum olarak yeniden kuruldu.
Bakanlığın kazandığı yetki ve görevler arasında orman ve mera alanlarını yerleşime; kadastrosuz alanları da imara açmak, depremzedelerin mülkiyet ve imar haklarını başka bölgelere kaydırmak ve mülkiyet haklarında cins ve pay değişikliği yapmak var. Bu kararnamedeki tek sorun Bakanlığın olağanüstü yetkilerle donatılması değil. Bir o kadar da sorun hükümetin, deprem sonrası yeniden yapılanmanın gereksinimlerini bir kararnameye ve bir bakanlığa sığdırmaya çalışması. Bir ay geçti. Hükümet hala depremin büyüklüğünü anlamamışa benziyor.
NEPAL ÖRNEĞİ
Bizim yaşadığımız çapta (ve rant-ihmal-yolsuzluk sarmalında felakete dönüşen) bir afete yanıt olarak özel yasal düzenlemelerin yapıldığı ve ad hoc mekanizmaların devreye sokulduğu örnekler var. Bunlardan biri Nepal’de, Nisan 2015’de meydana gelen deprem sonrasında kurulan Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu.
Nepal’de 31 bölgeyi etkileyen deprem, 9.000 kişinin hayatını yitirmesine, 600.000’den fazla evin yıkılmasına, 290.000 evin hasar görmesine ve 190.000 kadar insanın geçici olarak yerinden edilmesine neden oldu. Nepal Parlamentosu 20 Aralık 2015’de Depremden Etkilenen Yapıların Yeniden İnşası Yasası’nı kabul etti. Böylece, deprem sonrası yardım, rehabilitasyon ve yeniden yapılandırma faaliyetlerini merkezi ölçekte planlamak, koordine etmek ve uygulamakla sorumlu bir kurum olarak 5+1 yıl görev süresiyle Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu kuruldu.
Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu’nun sorumluluk alanı oldukça geniş tutuldu. Buna hasar tespiti yapmak, kısmen ya da tamamen hasar görmüş kamu ve hükümet binalarını yeniden inşa etmek ya da güçlendirmek, yapıların dayanıklılığını artırırken tarihi mekân ve yapıları aslına sadık kalarak restore etmek, depremden etkilenen bölgelerde risk altındaki insanlar ve topluluklar arasında destek ağları oluşturmak ve depremden etkilenenleri uygun bölgelere yerleştirmek dahildi. Kurum aynı zamanda Nepal Hükümeti’ne sağlanan deprem yardım fonlarının yönetimi ve harcanması konusunda ve de yeniden yapılandırma bütçesinin belirlenmesinde tek yetkiliydi.
YENİDEN YAPILANMANIN 5 ADIMI
Nepal Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu neler yaptı? Türkiye ile kısa kısa karşılaştırmalar yaparak ilerleyeceğim.
1. Yeniden inşa edilecek konut ihtiyacının tespitinde Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler’le ortak çalışarak Deprem Konut Hasar Anketi hazırladı. Anket 9 ay boyunca sivil toplum aktörlerinin katılımıyla uygulandı ve 865.000’den fazla haneye ulaştı (1). Türkiye’de hasar tespitini ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yaptı. Sivil toplumun ya da depremden etkilenenlerin katılımı sağlanmadı.
2. Özel konutlarda yeniden yapılandırma sorumluluğu ev sahiplerine verildi. İlk olarak ev sahipleri güvenli inşaat uygulamaları ve malzemeleri hakkında bilgilendirildi. Konut hibeleri, depremden etkilenenlerin banka hesaplarına doğrudan aktarıldı ve çok katmanlı şikâyet giderme, izleme ve değerlendirme mekanizmaları kurulmasıyla yeniden yapılandırma sürecinin şeffaflığı arttırılmaya çalışıldı. Depreme dayanıklılık kurallarının uygulanması, depreme dayanıklı binaların inşaatı ve hibe desteğinin ödenmesi birbirine bağlandı. Bu yaklaşım, ev sahiplerinin, mühendislerin ve müteahhitlerin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi yoluyla daha güvenli bir inşaat kültürünün aşılanmasına da katkıda bulundu. Türkiye’de ise yeniden yapılandırma için TOKİ görevlendirildi. TOKİ ise depremden etkilenenlere hibe desteği değil, kredi kullandırmaya hazırlanıyor. Yani, depremzedeler TOKİ’ye borçlandırılacak.
3. Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu, 16 Ocak 2016 tarihinde dört aşamadan oluşan üç aylık eylem planını açıklayarak çalışmalarına başladı. İlk çalışma alanı, hasarın ve mağdurların tespiti oldu. Ardından, yönetmelikler uyarınca depreme dayanıklı yapı inşa etme konusunda mimar, mühendis ve müteahhitlere yönelik eğitimler verdi. Kurum yapılaşma faaliyetine depremden en erken bir yıl sonra başladı, o da örnek konut inşaatı ile (2). TOKİ ise depremden bir ay sonra konut yapımına başlanacağını; 2 ay içerisinde 244 bin konutun temellerinin atılacağını duyurdu (3).
4. Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu, konut inşa sürecine ya hiç dahil olamamış ya da yarıda bırakmak zorunda kalmış kadın, çocuk ve yaşlı gibi dezavantajlı gruplara dahil 18.000’den fazla kişiye doğrudan sosyo-teknik yardım sağladı. Bu yardımlarla 1.771 konut yeniden inşa edildi (1). Türkiye’de ise depremden etkilenen dezavantajlı grupların konut edinmesine dair bir program açıklanmadı.
5. Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu üç kademeli bir yapıya sahipti: Yürütme Komitesi, Yönlendirme Komitesi ve Danışma Konseyi. Yürütme Komitesi, hükümet tarafından atanan Yürütme Komitesi Başkanı ve diğer üyelerden oluştu. Yönlendirme Komitesi, kurumun en üst organıydı. Yeniden yapılandırma politikalarını, planlarını, bütçeyi o belirledi. Belirlerken de Danışma Konseyi’yle istişare etti ve onun rehberliğine başvurdu. Yönlendirme Komitesi ve Danışma Konseyi’nin her ikisinin de başkanı, başbakandı; ana muhalefet partisi lideri de başkan yardımcısıydı. Depremden en çok etkilenen 14 bölgeden birer milletvekili olmak üzere 14 milletvekili, başbakan yardımcıları ve diğer kabine üyeleri, parlamentoda temsil edilen tüm siyasi partilerin liderleri Yönlendirme Komitesi ve Danışma Konseyi’nin üyesiydi.
Aralık 2021’de görevi biten Ulusal Yeniden Yapılandırma Kurumu hükümetin ve daha doğrusu başbakanın tahakkümünde olmakla eleştirildi (2). Buna rağmen Kurum, deprem sonrası yeniden yapılanmanın koordinasyon, yönetim ve uygulama sürecini, aynı zamanda fon ve bütçe oluşturma görevini hükümetin tekelinden çıkarabilmişti.
Türkiye’nin deprem sonrasında gereksinim duyduğu yeniden yapılandırmanın kararnamelere sığmayacağı açık. Bu bağlamda Nepal’in tecrübesi (olumlu ve olumsuz yönleriyle) yol gösterici olabilir. Yıllar sürecek yeniden yapılanmanın yönetimi için vakit kaybetmeden katılımcı ad hoc bir kurum kurmak Türkiye için önemli bir adım olur.
REFERANSLAR
(1) “Lessons in Earthquake Reconstruction: Five Proven Approaches from Nepal” , https://www.worldbank.org/en/news/feature/2021/12/01/lessons-in-earthquake-reconstruction-five-proven-approaches-from-nepal
(2) International Commission of Jurists (2016), “Nepal: Human Rights Impact of the Post-Earthquake Disaster Response – A Preliminary Report”.
(3) https://www.yenisafak.com/toki-afet-konutlari-basvurulari-toki-deprem-konutlari-fiyatlari-ne-kadar-afet-yapilarinin-odemesi-nasil-yapilacak-kac-taksit-olacak-vade-sayisi-ne-kadar-h-4512739
Ayşegül Kars Kaynar: 1980 yılında Ankara’da doğdu. 2014 yılında ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünden doktora derecesini aldı. 2015 yılında Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin düzenlediği Genç Sosyal Bilimciler Ödülleri’nde doktora tezi kategorisinde ödül ve 2017 yılında Halit Çelenk Hukuk Ödülleri’nde mansiyon kazandı. New School for Social Research ve Hamburg Üniversitesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve ardından Humboldt Üniversitesi’nde çalıştı. Çağdaş Türkiye siyaseti, hukuk devleti ve asker-sivil ilişkileri üzerine yayınları bulunmaktadır
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***