Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz Cumartesi günü Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, depremin neden olduğu barınma sorununu çözmek için Türkiye genelindeki Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarının depremzedelere tahsis edileceğini, bu nedenle üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiğini açıkladı. Ancak iktidarın bu kararı, ne akademisyenleri ne de öğrencileri memnun etti.
Zaten COVID-19 salgını sürecinde iki ders yılının önemli bir kısmını uzaktan eğitimle geçiren öğrencilerin, deprem sonrası da okullardan uzak tutulması, eğitim süreçlerini olumsuz etkileyeceği yorumlarına neden oldu.
YÖK Başkanı: “Karar Nisan ayında gözden geçirilerek hibrit eğitim seçeneği değerlendirilecek”
Tartışmanın büyümesi üzerine dün Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, iki ay içinde uzaktan eğitim kararının gözden geçirebileceğini dile getirdi.
Anadolu Ajansı’na konuşan Profesör Özvar, “Alınan kararlar Nisan ayı başı itibariyle yeniden gözden geçirilerek şartlar elverişli hale gelmesi durumunda, uzaktan eğitimin yanında yüz yüze eğitim imkanının da sunulduğu harmanlanmış (hibrit) öğretim seçeneği de değerlendirilecektir. Bizler için önemli olan üniversitelerde normalleşme sürecinin bir an önce başlamasıdır. Nisan ayı başları gibi, bu aldığımız kararları yeniden değerlendirmek suretiyle imkanların el verdiği ölçüde, bu hibrit veya harmanlanmış eğitim sisteminden, yani yüz yüze eğitimi de katmak suretiyle eğitim öğretim faaliyetlerimizin devamını öngördüğümüzü ifade etmek isterim” dedi.
Bu karar sonrası birçok üniversiteden akademisyenlere yeni okul döneminin 27 Şubat’ta başlayacağı yönünde e-postalar geldi.
Tıp, diş hekimliği, mimarlık, güzel sanatlar, mühendislik fakültesinde yüz yüze eğitime başlanacak
YÖK Başkanı tıp, diş hekimliği, mimarlık, güzel sanatlar, mühendislik fakültesinde eğitim gören öğrencilerin, pratik derslerinde yüz yüze eğitim devam edeceklerini de ifade etti.
Depremin zarar verdiği 11 ilde yer alan İnönü Üniversitesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, İskenderun Teknik Üniversitesi ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’nde 376 bin 770 öğrencinin kayıtlı olduğunu söyleyen YÖK Başkanı, bu illerden şehir dışına gönderilen üniversite öğrencisi sayısını da 299 bin 397 olarak açıkladı.
Ancak Türkiye’de 131’i kamu üniversitesi 178’i de vakıf üniversitesi olmak üzere 209 üniversite var. Halihazırda uzaktan eğitimde olan açık öğretim öğrencileri dışında bu üniversitelerde örgün eğitim gören 4 milyon 187 bin öğrenci bu karardan etkilenecek.
Yüz yüze eğitim talebi devam ediyor
YÖK Başkanı’nın bu sözlerine rağmen öğrencilerin sosyal medya üzerinden yaptıkları kampanya ve üniversite önlerindeki gösterileri devam ediyor.
Dün 9 Eylül Üniversitesi önünde “eğitim hakkımız engellenemez” şeklinde slogan atarak uzaktan eğitimi protesto eden öğrencilerden 22’si, polis tarafından darp edilerek gözaltına alındıktan sonra emniyetten serbest bırakıldı.
Bugün de üniversite öğrencileri ve üniversite bileşenleri “yüz yüze eğitim” için “iyileşmeİçinYüzyüzeEğitim” etiketiyle Twitter üzerinden kampanya yapmaya hazırlanıyor.
Dr. Doğan: “Açık konuşalım, uzaktan eğitimle bir kuşağı harcamış oluyoruz”
Eğitim-Sen 6 No’lu Üniversite Şubesi’nin eski başkanı ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Görkem Doğan, bu karar nedeniyle üniversite öğrencilerinin çok büyük zarar göreceğini söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dr. Doğan, “Şunu hatırlamak lazım; bu dönem mezun olacak öğrenciler ilk üç senede pandemi nedeniyle sadece bir sene yüz yüze eğitim gördü. Bu dönem de uzaktan eğitime dönerse sekiz yarı yılın sadece üçünde okula gelerek diploma almış olacaklar. Açık konuşalım, bu kararla bir kuşağı harcamış oluyoruz. KYK yurtları dışında bir seçenek bulunamaması maalesef kimseye inandırıcı gelmiyor. Öncelikle KYK yurtları, aileler için uygun değil. Onların hiçbir zaman öncelikli tercihleri olmayacak. Çok muhtemeldir yurtlara yerleştirilen aileler, 3-5 hafta içinde başka yerler bakacaklar. Bulabildikleri anda da yurtları terk edecek. Zaten tam da bu nedenle Nisan ayında bu kararın gözden geçirileceği açıklandı. Birkaç hafta kazanmak için üniversite öğrencileri uzaktan eğitime mecbur ediliyor” dedi.
“Bu karar birçok başka sorun doğuracak”
Öğrencilerin pandemi sırasında verimsiz eğitim aldıkları konusunda akademisyenlerin hemfikir olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Doğan, “Bir defa öğrenciler yalnızca yurtlarda kalmıyor. Birçoğu ev tutmuş durumda. Binlerce öğrenci yalnız büyükşehirlerde değil, küçük şehirlerde de bazen 4-5 bazen 7-8 kişi toplanıp ev tutuyorlar. O evleri yatakhane gibi kullanıyorlar. Bunlar ne olacak? Evlerinde kendilerine ait bir odaları yok. Ailelerinin yanına dönseler o da ayrı sorun. Bizim fakültede öğrencilerin en temel talebi zaten çalışma salonu. Ne yurtlarda ne de kiraladıkları evlerde rahat çalışma ortamına sahipler. Ekonomik durum herkesin malumu. Bu öğrenciler İstanbul Üniversitesi yemekhanesinde karınlarını doyuruyor. Dışarıda yemek yemeleri neredeyse imkansız. Bizim yemekhanede üç öğün yemek çıkıyor ve bu öğrenciler için yaşamsal. Yaşam maliyetlerini karşılayamadıkları için eve dönseler hepten okuldan kopacaklar. Bir de bizler ‘pandemi öğrencisi’ diye bir kavram kullanıyoruz. Zira akademik başarıları, uzaktan eğitim nedeniyle yeterli değil. Maalesef bu dönemki öğrencilerin daha önceki yıllarda eğitim alan öğrencilerden geride kaldığını gördük. Kararlar verilirken bu tür fiziksel durumlar da dikkate alınmalı. Bu karar birçok başka sorun doğuracak”” diye konuştu.