The Guardian gazetesinde Maraş merkezli depremlerin Türkiye’de yarattığı yıkım ve sebep olduğu can kayıplarına ilişkin bir yazı kaleme alındı.
Gazetenin eski Türkiye muhabiri Constanze Letsch tarafından kaleme alınan yazıda, “Doğal bir afet Türkiye’deki depreme yol açtı. Öldürücü yolsuzluk ise bu kadar çok ölüme sebep oldu” başlığı kullanıldı.
Yazıda, “Eğer bu felaketin sorumlularından hesap sorulacaksa önce bu yolsuzluk, nepotizm ve açgözlülük ağının çözülmesi gerek” ifadeleri kullanıldı.
‘MÜNFERİT SUÇLAR DEĞİL’
“İşin kolayına kaçan müteahhitler, daha sonra yıkılan binaları güvenli diyerek sattı. Fakat bunlara izin veren ve denetimleri gevşek tutan yetkililer de bir o kadar suçlu” denilen yazıda, şun değerlendirme yer aldı:
“Sorumlu müteahhitlerden bazıları Türkiye’yi terk etmeye çalıştı. Emniyet kurallarını ihlal ettiği iddia edilen 130’dan fazla kişi hakkında gözaltı kararı verildi ve pek çok inşaat şirketi sahibi tutuklandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘Hatalı herkesin sorumlu tutulacağına’ söz verdi.
Fakat bu tür bir açgözlülük ve bariz vurgunculuk münferit suçlar değil. Bu binalar, devletin verdiği inşaat izni ve ruhsatları, görünüşte bağımsız olan yapı denetçilerinin imzaları ve inşaat malzemelerinin kalite kontrolünü yapan laboratuvarlardan alınan raporlar olmadan inşa edilemezdi. Bunlar, inşaat ve emlak düzenlemelerinde yapılan, yıkıcı ve tatmin edilemez inşaat sektörünün şişirilmiş büyümesini kolaylaştırmayı amaçlayan değişiklikler olmadan ilerleyemezdi.”
Constanze Letsch, 6 Şubat depremlerinin Türkiye’de bir hükümetin yolsuzluğunu ve kabiliyetsizliğini gözler önüne seren ilk yıkıcı deprem olmadığına dikkat çekti.
‘HÜKÜMETİN ZAMANI VARDI AMA YAPMAMAYI SEÇTİ’
Letsch, “Ancak, AK Parti’nin 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda ve hilekarlığı ile ün salan inşaat sektörü ile başa çıkmak, sorumsuz müteahhitleri dizginlemek ve deprem tehlikesi olan ülkedeki tüm yurttaşlara güvenli ve sağlıklı binalar sağlamak için zamanı ve imkanı vardı. Ama yapmamayı seçti. Bilakis, toplumsal ve çevresel maliyetleri ne olursa olsun, ekonomik büyümenin ana motoru olarak devasa altyapı ve inşaat projelerine odaklandı” dedi.
Letsch, kentsel dönüşüm projeleri ile çoğunluğu ötekileştirilmiş ya da yoksul yurttaşlar olmak üzere on binlerce kişinin evlerinden tahliye edildiğini fakat söz konusu projelerin evleri depremlere ve diğer afetlere karşı daha dirençli kılmak için çok az şey yaptığını ifade etti.
Yerel siyasetçiler ve uzmanların yıllardır şehirlerin ve kasabaların şiddetli sarsıntılara dayanamayacağı uyarısında bulunduğunu anımsatan Letch, bunların duymazdan gelindiğini söyledi.
Serbest Görüş:
‘KAZANCA UZMANLIKTAN DAHA ÇOK ÖNEM VERİLDİ’
“Bina denetimleri özelleştirildi, kazanca uzmanlıktan daha büyük öncelik verildi” ifadelerini kullanan Letch, şöyle devam etti:
“Eğer bu felaketten sorumlu olanlardan hesap sorulacaksa önce bu yolsuzluk, nepotizm ve açgözlülük ağının çözülmesi gerekiyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***