Deprem felaketinin dördüncü gününde Malatya’dayız… Enkaz altında kalan yakınlarını kurtarmak için yardım bekleyenler öfkeli. Geç gelen yardım ekipleri iş makineleriyle enkaz kaldırma çalışması yürütüyor. Halen hiçbir ekibin gitmediği çok sayıda yıkılmış bina var. Hiçbir arama kurtarma faaliyeti yok buralarda. Enkaz yığınının önünde öylece bekleyen insanlar var. “Neden buradasınız?” diye sorduğumuzda, “Burada olmazsam kimse gelmez buraya” diye yanıt veriyorlar. Kimisi yakınlarının canlı bi şekilde çıkarılması için umutlu, kimisinin ise tek isteği cenazesini alabilmek… Hem çaresizler hem öfkeli…
Halk, AFAD’a ulaşamadıklarını söylüyor. Depremin üzerinden dört gün geçmiş. Bir yandan da soğukla mücadele var. Gece daha da soğuk oldu. Hava açıkolsa da, ayaza çekiyor ve bölgede ciddi bir don var. Hava şartları hem çalışmaları hem de enkaz altındaki kişilerin durumunu daha da zorlaştırıyor.
Merkezi noktalarda çadırlar kurulmuş ama kenar mahallelerde henüz bu imkânlar sağlanabilmiş değil. Arama kurtarma faaliyetlerinde bulunan, depremzedelere yardım etmek için gelen çok sayıda gönüllü kişi var.
Deprem bölgelerinde OHAL ilan edildi. Bu nedenle gözle görülür bir şekilde asker ve polis sayısının daha fazla olduğunu görüyoruz. Özellikle, enkaz arama yerlerinde sayıları oldukça fazla. Asayiş sağlamaya çalışan polis ve askerlerin sayısı artıyor. Çünkü aileler çok tepkili. Hem o tepkileri dindirmek hem de koordinasyonu sağlamak için polis var. Normalde bu koordinasyonu sağlaması gerekenlerin sağlıkçı olması gerekiyor. Ancak burada koordinasyonun başında polisleri görüyoruz.
‘AFET BÖLGESİNDE HİÇ BÖYLE BİR ŞEY GÖRMEMİŞTİK’
Askerlerin çadır kurmak gibi ağır işleri yapması gerekiyor. Ancak askerler sanki operasyondaymış gibi sırtlarında silahlarıyla alandalar… MG3 taşıyorlar sırtlarında. Normal er bunlar. Yani profesyonel asker de değiller. Daha önce hiçbir afet bölgesinde böyle bir şey görmedik.
Öte yandan koordinasyonsuzluktan herkes şikayetçi. Bir sağlık grubu gelmiş İstanbul’dan. Malatya’ya getirmişler ama onlar Hatay’a gitmek istemişler. “Bizim burada yapabileceğimiz pek bir şey yok” diyorlar. Başka şehirlerden gelmiş bir çok gönüllü var. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. “Ne yapabiliriz?” diye soruyorlar. Onları yönlendirecek bir otorite veya idare yok.
Şimdi Adıyaman’a gidiyoruz. Adıyaman için de çok kişi arıyor, ne yapacağını bilmediğini söylüyor. Bu tip durumlarda başvurulacak kriz masalarının olması lazım. Maalesef yok. Yardım için gelen gönüllülerin yemesini, içmesini, barınmasını sağlayacak bir koordinasyon merkezi bulunmuyor. Marketler tek tük açılmaya başlandı. Ama koordinasyonda değişen bir şey yok.
Gazetecilere yönelik “niye çekiyorsun” diyen, durumdan vazife çıkaran sözde görevliler etrafta dolaşmaya başladı. Şimdilik üniformalı güvenlik güçleri ‘yelekli’lere göre bu konuda daha anlayışlı.
‘EN AZINDAN BABANNEMİN ÖLÜSÜNÜ ALAYIM’
Malatya’da babannesi göçük altında kalan Altan Furkan, AFAD ekiplerinin henüz müdahele etmediğini söyledi. İçeriden seslerin gelmediğini belirten Furkan, “En azından bir kepçe göndersinler de babannemin ölüsünü alalım” diyor:
“İkinci depremde babaannemin evi yıkıldı, arkada kaldı. Ben buraya Çanakkale’den geldim. AFAD ekiplerine ulaşmaya çalıştık. Daha buraya hiç müdahale edilmedi. Biz de baktık ettik bir arkadaş tanıdığımız AFAD gönüllüsü bu salon kısmına girdi. Salon kısmı da yok zaten arka odada. Buraya kepçe lazım. Kepçe olmadan müdahale edilemeyecek. Bir de şu katta yine komşusu var. Komşusunun da orada olduğunu biliyoruz. Ulaşamıyoruz. Ses alamıyoruz. En son ikinci depremden sonra çok saat geçti. İkinci depremde evdeydi. Telefonla konuşuyorduk. O sırada ev yıkıldı zaten. Yaşlı olduğu ve bacağı sakat olduğu için dışarı çıkamadı. Buraya bir kepçe ekip gelirse hemen müdahale edilir. En azından naaşını alalım. Ölü mü canlı mı bilmiyoruz. Ekiplere haber verdik ama öncelikle ses alınan yerlere gidiyorlar.”
‘ÇOCUKLARIM PERİŞAN’
Şimdi depremde evini kaybeden bir vatandaşla konuşuyoruz:
“Biz burada dört beş aileyiz. Ben bir türlü hallediyorum ama çocuklarım çok perişan. Bez lazımdı, yiyecek lazımdı. Çadırda kalıyorum. Ben nerede kalacağım? Evimiz gitti, ömrümüz. Paramız yok, yiyeceğimiz yok, yatağımız yok, hiçbir şeyimiz yok. Çadırlarda ne soba var ne odun var. Isınamıyoruz.”
‘SESLER GELİYOR, GÖÇÜK ALTINDAN ÇIKARILAN KİŞİLER VAR’
Enkaz altında kalan yakınlarını bekleyen Hüseyin Güler, profesyonel ekiplerin geç gelmesinden şikayetçi:
“Biz şehir dışından geliyoruz. Deprem sonrasında yakınlarımız enkaz altında kaldı. Onların kurtulmalarını bekliyoruz. Burası Sivas Caddesi. Göçük altındalar. Yani dün öğlen itibariyle ancak ulaşabildi ekipler. Şu anda bir binada 14-15 kişi var. Çıkarılanlar ve bulunanlar dışında diğer binaya girilmemiş o binaya giriliyor. Gördüğümüz kadarıyla hiç girilmeyen binalar var daha. İçeriden sesler geliyor. Canlı çıkartılanlar var. Dün gece de bir tane canlı çıkarıldı birinci kattan, otuz yedinci saatte. Şimdi de ellinci saati geçti. Profesyonel ekipler iyi ama onlar geç geldi. Çok fazla zaman kaybı oldu.”
‘YAKITA İHTİYACIMIZ VAR’
Malatya’da depremden etkilenen Nadir Yiğit adlı vatandaş, arabada kaldıkları için akaryakıt ihtiyaçlarının fazla olduğunu ve gıdaya erişimlerinin az olduğunu söylüyor:
“Şu an yakıta ihtiyacımız var. Mazot bekliyoruz burada. Baya gezdik sonunda burada bulabildik ve marketler kapalı olduğu için temel gıdaları bulamıyoruz. Sağ olsunlar AFAD ve Elazığ’dan gelen vatandaşlar getiriyor bize, ihtiyaçlarımızı bu şekilde sağlıyoruz. Şu an bunlar olsa yetiyor bize, fazlasına gerek yok. Elektrikler yok, evlerde kalanlar var. Bir yerlere gidemedikleri için onların elektrik ihtiyacı var. Bizim de kaldığımız yerde elektrik olmadığı için minibüste kalıyoruz. Ama mazotu bitti, mazot bekliyoruz.”
Şimdi yardım etmeye çalışan gönüllülere uzatıyoruz mikrofonu…
‘YARDIM İÇİN EKİBE KATILIN’
“Adım Muhammet. Bingöl’den üç arkadaşımla birlikte geldik. Şu an dört kişi olarak çalışıyoruz. Elimizden geleni yapmak için buradayız. Bir ekip bulduk, başıboş gelmek istemedik. Başımızda birilerinin olmasını istedik. Gelecek olanlara da tavsiyem birilerini bulsunlar ve ekibe katılsınlar. Öyle başıboş bir şekilde gelmesinler. Biz de sabah 5.00 civarı geldik. İlk geldiğimizde enkaza gittik. Şu ileride bir bina yıkıldı, oraya gittik. Bir kişinin cansız bedeni çıktı. Şu an bir kişiyi daha çıkarmak için uğraşıyorlar. Allah yardımcımız olsun.”
‘KALACAK YER YOK, KENDİ ARABALARIYLA GELSİNLER’
“Adım Halil Aral, Elazığ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde kamu personeliyim. Depremin ilk saatlerinde zaten AFAD tarafından tarafıma mesaj geldi. Aynı zamanda AFAD gönüllüsüyüm. Direkt AFAD Elazığ İl Müdürlüğü’ne gittim. Bizi direkt Malatya için görevlendirdiler. Biz Malatya’ya gittiğimizde aynı zamanda Elazığ’da bir yıkım oldu. Tekrar Kale’den Elazığ’a dönmek zorunda kaldık. Oradaki yıkıma gittik. Oradaki yıkıma gerekli desteği verdikten sonra akşam tekrardan Malatya’ya dönmek zorunda kaldık. Buraya geldiğimizde durumun çok kötü olduğunu gördük. Burada daha girilmemiş olan binalar vardı. Bir binada Anıl diye bir arkadaşımızı sağ olarak çıkardık.
Dün girdiğimiz binadan da üç tane de ceset çıkardık. Buraya gelecek olan arkadaşlar özellikle araçları varsa kendi araçları onunla gelsinler. Çünkü burada kalacak yer yok. Gelecek olan arkadaşlar yanlarında birer çorap, yani kıyafet falan da getirsinler. Çünkü burada çok lazım olacak onlara, battaniye de getirebilirler. Onun dışında imkanı olanlar, aracı ile gelecek olanlar gıda malzemesi, su, bakliyat falan da getirebilir.”
‘İNSAN GÜCÜNE FAZLASYILA İHTİYAÇ VAR’
Malatya’daki deprem bölgesinde gönüllü olarak gelen Diyar Atısağı, insan gücüne olan ihtiyacın fazla olduğunu söylüyor.
“Kendi şehrimizden gelecek olan yardımlar için zaten biz ilgili kişilerle görüşüyoruz. Onun dışında üniversite gruplarımız var. Üniversite gruplarımız ve sosyal medya da aktif bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Zaten bu süreçte herkes birbirine yardımcı olmak istiyor. Yani en azından bir yakınımıza bile haber versek diğer insanlar için söylüyorum bu bile güzel bir şey oluyor. Herkes elinden geleni yapsın, yapmaya çalışsın. Hiçbir şey yapamıyorsa buraya gelsin. Gerçekten insan gücüne fazlasıyla ihtiyaç var. Çok fazla algı var, buraya geldiğinizde fazladan yük olacaksınız tarzında. Bu doğru değil. Umarım mucizeler olur. Umarım daha nice güzel haberler alırız. Bu gece zor durumdayız. Allah yardımcımız olsun.”
‘İŞ MAKİNELERİ YETERSİZ’
İstanbul’dan Malatya’ya gönüllü olarak gelen Rabia Kan, “Önceliği sağlıkçılara verdiler. Sabiha Gökçen Havalimanı’na gittik, insan burada çok saat bekliyor. Biz gittik. Biz şans eseri 15 dakika bekledik. 5-6 kişi geldik. 7 saat uçakta bekledik. Adıyaman Havalimanı’nda baya bir yoğunluk varmış, insanlar izdiham yaşıyormuş oraya gittikleri için. Uçuşlar bedava olduğundan İstanbul’a gelmek istiyorlar. O yüzden oraya iniş sağlayamadık. 7 saat sonunda Malatya’ya gelme kararı verildi ve ansızın Malatya’ya geldik. Havaalanında durduk bir saat. Ondan sonra bir aktarma yaptık. AFAD merkezinde 1 saat kadar durduk. Gece 4-5 gibi de buraya geldik.
Gördüğüm manzara içler acısı. Hava çok soğuk. İş makineleri az, bir sürü enkaz var. En üzüldüğüm 4-5 saat çalışıp bir kadını çıkarmaya uğraştılar. Saat 4.00’de kızını çıkartmışlar. Enkaz altından çıkarılmaya çok yakındı. Ama kurtarılamadı.
Daha fazla makine gelmeli, daha fazla iş cihazı gelmeli. Böyle 2-3 makineyle, profesyonel olmayan insanlarla yapılacak iş değil.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***