Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) 20 yıllık AKP iktidarında, yüzlerce yayın organının kapatıldığına, 11 bini aşkın gazetecinin işsiz kaldığına, 1000’e yakın gazetecinin cezaevine girip çıktığına, 43 gazetecininse hala cezaevinde olduğuna, sendikalaşma oranının yüzde 8’i geçmediğine dikkat çekti.
10 Ocak Türkiye’deki gazetecilerin dayanışması ve emek mücadelesi için önemli bir gün. 4 Ocak 1961’de basın çalışanlarına önemli haklar ve yasal güvence sağlayan 212 sayılı Basın İş Kanunu Resmi Gazete’de yayınlandı. Ancak dokuz gazete patronu, 212 sayılı yasaya ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasaya karşı çıkarak yayınladıkları bildiriyle gazetelerini üç gün kapadı.
O yıllardaki adlarıyla İstanbul Gazeteciler Cemiyeti (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ) ve İstanbul Gazeteciler Sendikası’ysa (Türkiye Gazeteciler Sendikası) çalışanlarla birlikte karara katılmadıklarını açıklamış, sendika çatısı altında üç gün süreyle ‘Basın’ adlı bir gazete yayımlamıştı. Üç gün süren bu dayanışmanın ardından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanmaya başlandı.
‘İKTİDAR KENDİ YANKI ODASINI KURDU’
10 Ocak günümüzde ise gazeteciler için işsizliğin, hukuksuz, haksız göz altıların, tutuklamaların, yoksulluk sınırındaki ücretlerin, sansür ve oto sansür gibi ağır konuların gündeme getirildiği bir gün haline geldi.
TGC yaptığı açıklamada, iktidarın desteklediği yayın organlarıyla kendi ‘yankı odası’nı kurduğunu, sadece kendi istediği haberlerin yer aldığı bir dünya yarattığını söyledi: “Kamu yararına olmayan faaliyetlerinin halka ulaşmasını engellemeye çalışmaktadır. Bağımsız medya kuruluşlarına ise kapanmalarına neden olabilecek ağır ekonomik baskı ve yaptırımlar uygulanmaktadır. Öncelikle iktidarın oluşturduğu kara listeler nedeniyle reklam verilmesi engellenmektedir. Özerk olması beklenen Radyo Televizyon Üst Kurulu ve Basın İlan Kurumu ise iktidarın talebi doğrultusunda yayın durdurma, para cezası ve resmi ilan kesme cezalarıyla bağımsız medya kuruluşlarının kapanmasına neden olacak bir tutum izlemektedir.”
Bu karanlık tabloda gazetecilerin bir yandan geçim mücadelesi, bir yandan sansür, oto sansür baskısı ve tutuklanma tehdidiyle mesleklerini yapmaya çalışıyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***