AKP iktidarları döneminde ekokırım suçlarının çok farklı biçimlerde işlendiğine, yasalara aykırı şekilde uygulamalar gerçekleştirildiğine, çevrecilerin tüm itirazlarını nasıl ellerinin tersiyle iterek bu projeleri hayata geçirdiklerine defalarca tanıklık ettik.
Bu ekokırım suçlarından son 20 yılda tüm Türkiye coğrafyası nasibini aldı.
Şimdi sıra geldi yıllarca çarpık kentleşmeye kurban edilen kadim şehir Bursa’ya…
Geçen 20 yılda Uludağ Milli Parkı’na kanunlara aykırı biçimde çok defalar tesisler yapılmak istendi. Açılan davalarla bunların birçoğu engellenebildi.
Son olarak yeni bir yöntem uygulamaya geçirilmek isteniyor.
Bu yöntemle koruma statüsü sınırları son derece keskin biçimde çizilmiş bir doğal alanda ranta, talana, gaspa rahatça yol verebilmek için aslında kayyım atanmaya çalışılıyor.
Bir milli park, milli park olarak koruma altına alınmasına neden olan ekolojik niteliklerine hala sahip olduğu halde milli park korumasından çıkartılarak daha büyük yağmaya açılmak isteniyor.
Kanundaki doğa koruma engelini aşmak için Uludağ Milli Parkı’nda 20 milyon metrekarelik alan, milli park korumasından çıkartılıp Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolünde Alan Başkanlığı sistemine devredilmeye çalışılıyor.
Bu değişiklik hayata geçerse, Alan Başkanlığı’nın sınırları Cumhurbaşkanı tarafından sınırsız arttırılabilecek.
Uludağ Milli Parkı, 32 tür Uludağ endemiği, 169 tür Türkiye endemiği bitki çeşidini korumak için 1961 yılında Milli Park ilan edildi.
Milli Parklar Kanunu’nun 14’üncü maddesi çok net olarak şöyle hükmeder:
Madde 14 – Bu Kanun kapsamına giren yerlerde;
a) Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz,
b) Yaban hayatı tahrip edilemez,
c) Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak iş ve işlemler yapılamaz,
d) Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz.
TASARININ GEREKÇESİ “YETKİ KARMAŞASINA SON VERMEK”
AKP’nin Bursa milletvekillerinin hazırladığı ve 49 milletvekilinin imzasının bulunduğu “Uludağ Alan Başkanlığı Kanun Tasarısı” Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nda AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla 10 Aralık’ta kabul edildi.
Bundan sonra TBMM Genel Kurulu’na sunulacak tasarıyla, milli park sınırları içinde tek yetkili olan Tarım ve Orman Bakanlığı ile Doğa Koruma Ve Milli Parklar Müdürlüğü’nün yetkileri Kültür ve Turizm Bakanlığına ve Uludağ Alan Başkanlığı’na devredilecek.
Tasarının gerekçesi ise “yetki karmaşasına son vermek” olarak sunuldu.
Kanun teklifine çevrecilerin tepkisi sürüyor. Bursa Su Kolektifi, Uludağ’ın statüsünün değiştirilerek imar alanlarının genişletilmesine yol açacağı belirtilen kanun teklifinin Meclis Genel Kurulu’na gelmeden geri çekilmesi için mücadele başlattı.
Bursa Su Kolektifi’ne göre, yürürlükteki Milli Parklar Kanunu’na göre Uludağ Alan Başkanlığı teklifine imza atan AKP milletvekilleri Meclis’e sundukları kanun tasarısıyla suç işliyor.
Bursa Su Kolektifi’nin konuyla ilgili değerlendirme ve tespitleri ile şöyle:
1-Uludağ Alan Başkanlığı yasa tasarısı AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Uludağ’ı Davos yapma hayalinin bir ürünüdür.
2- Bu hayal için Uludağ’da “çok başlılık var” bahanesini ortaya attılar ve yıllarca bunu dillendirdiler. Oysa Uludağ Milli Parkı’nın tek yetkili kurumu Uludağ Milli Parklar Müdürlüğü’dür. Milli Parklar Müdürlüğü’nün izni olmadan Uludağ’da çivi dahi çakılamaz.
3- “Çok başlılık” yalanı kanun tasarısının gerekçesine yazılmış. Yalan üzerine kurulu bir kanun tasarısı var ortada.
4- Çıkartılmak istenen doğal SİT alanı endemik bitkilerin yaşadığı tek yer olduğu halde tasarının hiçbir maddesinde bundan söz edilmiyor. Sanki onlar yokmuş gibi ileride yapılaşmayla yok edilmeyecekmiş gibi gerçek gizleniyor. Tasarının her maddesi Uludağ’da turizmi geliştirmek için hükümler içerirken, endemik bitkiler yok sayılıyor.
5- Bugüne kadar AKP hükümetlerinin Uludağ’da Milli Parklar Kanunu’na aykırı plan değişikliklerine karşı Bursa Barosu öncülüğünde açılan davaların büyük çoğunluğu kazanıldı. Şimdi plan değişikliği ile yapamadıklarını alan başkanlığı ile yapmak istiyorlar.
6- Kanun tasarısı Sayıştay’dan muaf Alan Başkanlığı’na plan değişikliği, SİT düzeyi değişikliği dahil hiç bir bakanda olmayan yetkiler veriyor.
7- İlk kez ekolojik nitelikli bir milli park, Alan Başkanlığı’na çevrilmek isteniyor. Daha önce alan başkanlığına çevrilen Gelibolu ve Göreme milli parkları jeolojik oluşum ve tarihi nitelikleriyle milli park niteliğini kazanmışlardı.
8- Uludağ Milli Parkı yalnızca Uludağ’da yaşayan 32 tür bitki ve çiçek nedeniyle milli park ilan edildi. Uludağ’da ayrıca 169 Türkiye endemiği bitki yaşıyor. Apollo kelebeğinin alt bir türü yalnızca Uludağ’da yaşar. Sakallı Akbaba, Kaya Kartalı, Paçalı Baykuş gibi nadir türleri barındırdığı için Önemli Kuş alanıdır.
9- Uludağ Milli Parkı’ndan çıkartılması planlanan 20 milyon metrekare doğal SİT alanı tam da yalnızca Uludağ’da yaşayan endemik türerin yaşadığı yerdir. Çiçekler ormanda değil yayla ve çayırlarda yayılım gösterir. Çıkartılmak istenen bu doğal SİT alanı yayla ve çayırları kapsıyor.
10- Tasarı, 20 milyon metrekare alanın boyutlarını Cumhurbaşkanı kararnamesiyle sınırsız arttırma yetkisi veriyor.
11- Çıkartılmak istenen alan oteller bölgesini de içine alarak doğu yönünde hiç insan eli değmemiş endemik türlerin yaşadığı alanı kapsıyor.
12- .Dünya ülkelerinde sahip oldukları milli parklar ve koruma altında olan alanların yüzölçümlerine oranı dünyada yüzde 6, Avrupa’da yüzde 11,5, bazı Avrupa ülkelerinde yüzde 25 düzeyinde olmasına rağmen Türkiye’de milli park oranı yüzde 1’in biraz üzerinde.
13- Dünya ülkeleri milli parklarını gözü gibi koruyor ve içinde temelsiz korucu kulübeleri dışında hiç bir yapıya izin vermiyor.
14- Uludağ’da kış sporları sezonu iklim krizi etkisiyle kısalıyor. Aralık ayı bitiyor ama Uludağ’da şu anda kar yok.
15- Uludağ Oteller Bölgesi’ndeki 2. Gelişim Bölgesi geçmişte turizm alanı ilan edildiği halde orayı milli parktan çıkarılmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Geçmişte 2. Gelişim Bölgesinde kongre merkezi amaçlı yapılaşma içeren plan değişikliğine açılan dava Milli Parklar Kanunu’nun güçlü hükümleriyle kazanıldı.
Pelin Cengiz: Bugüne kadar farklı gazetelerde muhabirlik, editörlük, ekonomi müdürlüğü ve yazarlık gibi çeşitli görevlerde bulundu. Ekonomi gazeteciliği alanında ağırlıklı olarak makro ekonomi, kalkınma ve iş dünyası alanlarında çalıştı. Ekonomi gazeteciliğinin yanı sıra son 12 yıldan fazla süredir ağırlıklı olarak iklim krizi, ekoloji, enerji, enerjinin finansmanı, tarım ve çevre mücadeleleri alanlarında yazılar yazıyor. Artı Gerçek’de yazarlık, Artı TV’de Ekolojik Odak ve Artı Ekonomi programlarının yapımcılığını yapıyor. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***