YORUM | AHMET KURUCAN
31 Mart hadiseleri üzerine eski adıyla Divan-ı Harb-i Örfi yani Sıkı Yönetim mahkemesinde yargılanan Bediüzzaman, Mahkeme Başkanı Hurşit Paşa’nın sorularına alabildiğine net bir dil ve dik bir duruşla cevap verir. Mahkeme salonunun penceresi de darağaçlarının kurulduğu ve önceden yargılananların idam edildikleri avluya nazırdır. Mesaj açıktır: ‘Hele şu adet gereği yaptığımız sorgulama bir bitsin, senin akıbetin de işte bu avluda duran darağacında idam olacak.’
Ama ihtilal yönetimi ve mahkemesinin hesaba katmadığı bir şey vardır; karşılarında “Ey mülhidler! Ey zındıklar! Said, elli bin nefer kuvvetinde demişsiniz. Yanılmışsınız; Kur’an’a ve imana hizmetim cihetiyle elli bin değil elli milyon kuvvetindeyim!” diyen bir Bediüzzaman vardır. O Bediüzzaman ki: “Umumun malûmu olsun ki: iki elimde iki hayatımı tutmuşum, iki hasım için iki meydan-ı mübarezede iki harple meşgulüm. Tek hayatlı olan adam meydanıma çıkmasın” diyen insandır. Nitekim mahkeme başkanının “Sen de şeriat istemişsin?” sorusuna “Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. Zira şeriat, sebebi saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat ihtilalcilerin isteyişi gibi değil” diyerek cesurca cevap vermiştir.
İhtimal aldığı bu cevap karşısında şaşıran Hurşit Paşa bu defa “İttihad-ı Muhammediye’ye dahil misin?” sorusunu sormuş, aldığı cevap mahkeme heyetinin sadece şaşkınlığını artırmıştır. “Hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir” diyen bu insan bu sözünü ispatlayacak bir duruş sergilemiş ve şunu söylemiştir: “Maaliftihar! En küçük efradındanım. O cemiyetten olmayan dinsizlerden başka kimlerdir, söyler misiniz? Fakat, benim târif ettiğim vecihle…”
Mahkeme kararı mı? Beraat. Pekala Bediüzzaman ne yapıyor bu beraat kararı karşısında? Teşekkür mü ediyor bu kararı verdikleri için? Hayır. Aksine mahkeme salonunun yer aldığı Beyazıt’tan Sultanahmet’e kadar kendisine eşlik eden kalabalık bir kitle ile yürürken avazı çıktığı kadar bağırıyor: “Zalimler için yaşasın cehennem!”
Nereden aklına geldi yıllar önce cereyan eden bu hadise diyeceksiniz? Bu sabah KHK’lı, iş bulamayan ya da cezaevinde esir olarak tutulan insanların eş ve çocuklarına maddi yardım yaptığı iddiasıyla 59 ilde 704 kişiye gözaltı kararı verilmiş ve bunlardan 543 kişi gözaltına alınmış haberiyle uyandım. Haberin detaylarını okurken bir de baktım ki dilime Bediüzzaman’ın bu sözü pelesenk olmuş: “Zalimler için yaşasın cehennem!”
Gayri ihtiyari olarak tekrarladığım ikinci bir söz daha oldu bu sabah. O da rahmetli ninemin sözü. 1980 askeri ihtilal öncesindeki üniversite gençliğinin büyük şehirlerde yaptıkları kavgaları duyardık ajanslardan. “3 kişi yaralanmış, 5 kişi ölmüş, TÖB-DER’de patlama olmuş vs” Bunlar bizim için sıradan haberler haline gelmişti. Haberleri her dinleyişinde merhume ninem “gün yevmi better” derdi. Manasını anlamazdım. Ne demek istediğini de bilmezdim. O kadar çok tekrar etmiş olmalı ki ezberlemiş ve şuur altıma depolamışım bu cümleyi. Bu sabah o cümle de açığa çıktı: “Gün yevmi better.”
İnanan bir insan olarak ninemin bu cümlesine prim vermek istemiyorum. Allah’tan ümidin kesilmesini kabullenemem. Bunu daha iyinin, daha güzelin, daha doğrunun, daha faydalının hayat bulmasına engel olacak, dirilişi değil yanlışlara karşı direnişi kıracak bir unsur olarak görürüm. Kısa vadede var olan bu olumsuzluklar ümit eder, gayret eder ve Allah’ın sonsuz lütfundan diler ve dileniriz ki uzun vadede olumlu şeylerle yer değiştirir. Fakat bugünü ve bu sabahı konuşalım diyorsanız sözün bir kez daha bittiğini söyleyebilirim. Cennet vatanımız dediğimiz güzelim ülkemiz bir avuç hırsız ve katilin elinde Mahmut Akpınar’ın teşbihiyle “cinnet vatanı” hale geldi. Herkes için mi? Tabii ki hayır. Dün düşman olup bugün el ele veren hırsızlarla katillere yandaş ve taraftar olanlar hariç.
Son sözü Bediüzzaman’a bırakıyorum: “Tükürün o zalimlerin hayâsız yüzüne!”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***