HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partinin başına geçtiğinden bu yana evrimsel bir yaklaşımla devrim niteliğinde adımlar atmaya devam ediyor. Başörtüsü konusuna yasal güvence çıkışı, önemli bir hamle oldu. Bu hamleyi AK Partililer saptırmak istedi, solcular ise anlayamadı.
Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam kısa bir video yayınladı. Gün boyu küçük tanıtımlarla duyurulan açıklamayı, Millet İttifakı bileşenleri kadar iktidar kesimi de merakla bekledi.
Kılıçdaroğlu, “Önereceğim, hepimiz için bir samimiyet turnusolu olacak. Saray için de CHP için de…” diyerek bir anlamda her kesime meydan okudu.
Randevu saati geldiğinde evinde çekilen videoyu paylaşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bazı “yaralarının” olduğunu ve bu yaraları kapatmanın ülkeyi “birleştireceğini, güçlendireceğini” söyledi.
Kılıçdaroğlu, yıllardır AK Parti ve sağcı politikacılar tarafından istismar edilen başörtüsü konusunu gündeme oturttu:
Bazı şeyler yürek ister, o yürek benim yol arkadaşlarımda var! pic.twitter.com/Pl6kuInUBu
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) October 3, 2022
“Bunun için ben ucu nereye varacaksa varsın, bu yaraları kapatmaya kararlıyım” diyen Kılıçdaroğlu, söz konusu yaralardan birisinin de “başörtüsü mevzusu” olduğunu dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, “Geçmişte bizim de yanlışlarımız oldu” dediği başörtüsü konusu için evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduklarını belirtti ve “Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” dedi.
“Bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız.”
Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yaparken, özeleştiride bulunmayı da ihmal etmedi. “Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Ama değişmeyi, öğrenmeyi bildik. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı” dedi.
Yapılan açıklamaya göre, CHP tarafından hazırlanan kanun teklifi bugün Meclis’e sunulacak.
CHP BU ADIMI NİÇİN ATTI?
Üniversite eğitimini, benim gibi 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde ve sonrasında yapanlar başörtüsü yasağıyla karşılaşmadı. Az sayıdaki başörtülü kızlar, amfilere hiçbir engel olmadan girip derslerini takip ettiler.
Başörtüsü yasağı, Türkiye’de AK Parti iktidarının önünü açma girişimleri olduğu sonradan anlaşılan 28 Şubat döneminde başladı. Bu dönemde ülke çapında büyük mağduriyetler yaşandı.
Başörtülü kızlar, üniversite kapısından içeri alınmadı. İşi abartanlar, başörtülü anneleri çocuklarının yemin törenlerine yaklaştırmadı.
Toplum vicdanına dokunan bu yaklaşımlar, 2001 sonrasında AK Parti’nin enerji kaynağına dönüştü. Geniş muhafazakar kesim, özgürlükleri savunan AK Parti’ye kanalize oldu.
İktidarının ilk yıllarında farklı adımlar atmaya çalışan AK Parti, sonuca ulaşmakta zorlandı. 2007’de YÖK yönetimi değiştirilince üniversitelerde başörtüsü sorunu pratik olarak çözümlenmiş oldu.
Geniş alanda başörtüsü serbestliğiyse 2013’te gerçekleştirildi. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, 30 Eylül 2013’te Kılık Kıyafet Yönetmeliğinin 5. maddesinde yapılan değişiklikle başörtüsünü serbest bıraktı.
Her iki adımda da sorun, yasal bir çerçeveye oturtmak yerine yönetmelikle çözüldü. Belki o günün şartlarında bu pratik bir çözüm yöntemi olabilirdi. AK Parti, iktidarda en güçlü olduğu bir dönemde, bu konuyu yasal çerçeveye oturtma yoluna gitmedi.
İşin garibi, ülkede her şeyi tek bir imza ile yürütmeye başladığı dönemde bile başörtüsü konusuna yasal zemin oluşturmadı.
Erdoğan, yasal güvence oluşturmamayı aslında bilerek seçti. Çünkü, her konuda topluma korku salan Erdoğan, bu konuda geniş kesimlerin zihinlerini hep korku içinde tutmayı amaçladı.
Böylelikle, “AK Parti giderse eski günlere dönülür. CHP iktidara gelirse yeniden başörtüsü yasağı getirir” endişesini zihinlerde diri tuttu. “Biz gidersek size hayat yok” diyerek başörtülü kadınları siyasi rehine olarak kendi saflarına mahkum etmek istedi.
Muhafazakar kesimin gözden kaçırdığı bir şey vardı. 28 Şubat dönemindeki başörtüsü yasağının yasal bir dayanağı yoktu. Dönemin muktedirleri, bütün yasakları çıkardıkları genelgelerle hayata geçirdiler.
Esasına bakıldığında bugün de yasal temeli olmayan, yönetmelikle getirilmiş bir özgürlük var. Bir başka ifadeyle, iktidarın insafına kalmış bir özgürlük…
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam yaptığı çıkışla başörtüsü istismarını Erdoğan’ın elinden almak istedi. İslamcı kesimin 25 yıldır devam eden mağdur edebiyatına son verecek adım attı.
KILIÇDAROĞLU’NUN AÇIKLAMALARI, TARTIŞMAYI BAŞLATTI
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına tepki, hem AK Parti cenahından hem de sol kesimden geldi. İşin garibi, özgürlükçü yaklaşımlarıyla tanınan kimi isimler bile bu hamleyi anlamakta zorlandı.
AK Partili Özlem Zengin, Kılıçdaroğlu’nu, “sen bu alana girme”, “başörtüsü ekmeğini sana yedirmeyiz” tarzında bir yaklaşımla eleştirdi. Zengin, “Onca yıl milyonlarca kadının hayatını mahvettikten sonra ya hakiki özür dileyin ya da sükut edin” çıkışını yaptı.
İktidar kanadının cengaver isimlerinden Şamil Tayyar da yasal çerçeveye kavuşturma konusuna girmemeyi seçti. “Aslolan yasa değil, vesayetçilerle iş tutmamaktır” dedi.
Vesayetleri kaldırdığı iddiasındaki AK Parti’nin, bu ülkede en güçlü vesayeti kurduğunu unutan Tayyar, CHP tarafından sıkıştırıldığı köşeden kurtulmaya çalıştı.
KILIÇDAROĞLU’NU SOL KESİM DE ANLAMAKTA ZORLANDI
Kılıçdaroğlu’na karşı çıkanlar sadece AK Parti cenahından gelmedi. Sol kesimden de eleştiri bombardımanına tutuldu. Bu ülkenin yüzde 60’ının muhafazakar olduğu gerçeğini bir kenara bırakan sol kesimdeki bir çok isim, bu hamlenin gereksiz ve partiye zarar veren girişim olduğu görüşünü savundu.
Yapılacak seçimde, sadece sol kesimin oylarının yeterli olmayacağını, yeni cumhurbaşkanını seçmek için yüzde 50’nin üzerinde oy alınması gerçeğini akıllarına getirmek istemeyenler, epey farklı argümanlar ürettiler.
Sol kesimden yöneltilen eleştirilere örnekler paylaşmayı gereksiz buluyorum. Sosyal medyada karşınıza gereğinden fazla çıkmış olmalı.
Ancak, demokrat çıkışlarıyla ve akılcı yorumlarıyla epey süredir dikkatimi çeken Levent Gültekin’in tavrı beni şaşırttı. Siyasal İslamcılıktan makul çizgiye gelen Gültekin’in, Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesini anlamsız bulması hayli üzücü.
Gültekin, “AK Parti’den kopan seçmenin başörtüsü derdi, endişesi olsaydı Deva, Gelecek ya da Saadet’e oy verirlerdi, onlara niye vermiyorlar?” yorumunu yaptı.
Oysa, bu ülkede her alanda sömürü düzeninin bitmesi gerekiyor. Sömürülecek alanlar ortadan kaldırılmalı ki asıl konuşulması gereken enflasyon, hayat pahalılığı, adaletsizlik gibi konulara odaklanılsın.
Kılıçdaroğlu’nun hamlesini anlamakta zorlananlara küçük bir notum var. Bu ülkede dini değerler öyle bir yere oturtuldu ki, “Din elden gidiyor” denildiğinde açlığını, yoksulluğunu aklına getirmeyecek milyonlarca insan var.
Hazırlanan kanun teklifi, iktidar için de CHP için de gerçek bir samimiyet testi hükmünde.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***