ANKARA – Sincan Cezaevi’nde sirke yaptıkları gerekçesiyle yargılanan kadın tutuklular, davanın düşürülmesini talep etti.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 11 kişi hakkında, 14 Ağustos 2021’de bulundukları koğuşta sirke yaptıkları gerekçesiyle “infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma” iddiasıyla açılan davanın 3’üncü duruşması Ankara Batı Adliyesi 14’ncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu kadınlar Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) katılırken, avukatları duruşmada hazır bulundu.
İddianamenin okunması ardından başlayan duruşmada kadın tutuklular tercüman eşliğinde Kürtçe savunma yaptı.
‘SİRKE YAPMA SUÇ DEĞİL’
İlk olarak savunma yapan Berin Sarı, suçlamaları ve iddianameyi kabul etmediğini söyledi. Kendilerine yöneltilen suçlama ve iddiaların temelsiz olduğunu ifade eden Sarı, “Bu soruşturmaya dair idareye savunmamızı vermiştik. Savunmalarımız da suç unsuru olarak iddianameye aktarılmıştır. Savunmalarımız esas alınsaydı, suç işlemediğimiz anlaşılırdı. Koğuşumuzda gardiyanlar tarafından el konulan iki şişe de 10 ml’liktir. Bunun miktarı bilinçli bir şekilde iddianamede yer almamış. Bu konuda hepimizi suçlamak istiyorlar. Alınan sıvı Ağustos ayının ortasında ve havanın çok sıcak olduğu bir süreçte alındı. Korunaklı bir yerde değildi. Newroz arkadaşımızın cilt rahatsızlığı var ve raporları da mevcuttur. Hastane doktoru da meyveli sular cildine iyi gelirse, yapıp kullanabilirsin, demişti. Newroz arkadaşımız da böyle bir tedavi yöntemi buldu. 10 milimlik bir şişe içinde tedavi amaçlı ilaç yapmıştı. Ortak alanda ve sıcakta unutulduğunda, emniyette 4 ay bekletildikten sonra yapılan ilaç sirkeye dönüştü. Kanunda sirke yapma suçu, ya da bozuk meyve suyunun suç olduğunu dair kanunda yok. Kanunda suç olmayan bir şey üzerinden suç oluşturulamaz” dedi.
TAHLİYEMİZ ENGELLENİYOR
Pandemi sürecinde cezaevine dışarıdan herhangi bir şeyi sokma durumlarının olmadığına dikkat çeken Sarı, o süreçte tek temasta oldukları kişilerin memurlar olduğunu ve eğer bu durum suç ise onların da yargılanması gerektiğini ifade etti.
Cezaevi idaresinin emniyet ve mahkeme gibi davrandığını haklarında asılsız soruşturmalar başlattığını belirten Sarı, savunmalarının esas alınarak davanın düşürülmesini istedi. Mahkeme heyetinin Hükmün Açıklamasının Geride Bırakılmasını (HAGB) kabul etmediğini söyleyen Sarı, beraatını talep etti.
Tutuklu Zeynep Sipçik de sirkeyi yaptığını belirterek, pandemi süreci olduğunu kantine satış için getirilmediği için kendilerinin yaptığını ifade etti. HAGB’yi ve kendilerine yöneltilen suçlamaları kabul etmeyen Sipçik de beraat talebinde bulundu.
Soruşturmanın art niyetle açıldığını dile getiren Bermal Birtek, siyasi kimliklerinden kaynaklı böyle bir soruşturmaya maruz bırakıldıklarını söyledi. Birtek, “Neyin ne için yapıldığını aslında idarede çok iyi biliyor. İnfaz hakimliği hakkımızda buna ilişkin açılan soruşturmayı kapattı. Bu hususun göz önüne alınmasını talep ederim” dedi.
Dilan Aslan’da arkadaşlarının ifadelerine ekleyeceği bir husus olmadığını belirtti.
KÜRTÇE KONUŞMAYA SORUŞTURMA
Berin Sarı’nın sirke soruşturmasından kaynaklı infazının yakıldığını hatırlatan Fatma Aslan, “Son zamanlarda idare soruşturmalarla üzerimize gelmektedir. Açık görüşte arkadaşlarımızın ailesine selam verdiğimiz için dahi bize soruşturma açıldı. Kürtçe konuştuğumdan dolayı disiplin soruşturması açıldı. Ben bu konuda arkadaşlarımın söylediklerine katılıyorum. Çünkü bu şişede bulunan 10 milimlik sıvı Newroz arkadaşımızın sağlığı için yapılan bir ilaçtı. Beraatımı talep ediyorum. HAGB’yi kabul etmiyorum” şeklinde konuştu.
Ardından söz alan Hicran Binici’de, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, beraatını talep etti.
HER ŞEY SORUŞTURMA KONUSU
Simanur Pamuk da Kürtçe şarkı söylemek, arkadaşlarının ailelerine selam vermenin de soruşturma konusu yapıldığını belirterek, “Bu dava infaz hakimliğinde görüldü ve infaz hakimliği beraatımıza karar verdi. Bunun da göz önünde bulundurularak, karar verilmesini talep ederim. HAGB’yi kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.
Son olarak söz alan Zeynep Bingöl, 27 Temmuz’da tahliye edilmesi gerekirken, “sirke soruşturması”ndan kaynaklı infazının yandığını söyledi. Bahse konu eylemin suç olmadığını ve böyle bir yargılamayı kabul etmediğini dile getiren Bingöl, “Ben o dönem karantina da olduğum halde beni de eylem içerisine dahil ettiler. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Yapılan savunmaların ardından, iddia makamı dosyada eksik evrakların giderilmesini talep etti. Ara kararını oluşturan mahkeme heyeti, Demet Resuloğlunun bir sonraki duruşmada hazır edilmesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 2 Kasım’a erteledi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***