Mehmet Altan*
İstanbul’da yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Rum azınlığa karşı 6-7 Eylül 1955’te gerçekleştirilen organize saldırının 67. yıldönümü bugün…
Dönemin Özel Harp Dairesi Başkanı emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, 1991 yılında verdiği bir mülakatta, “6-7 Eylül de bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?” ifadelerini kullanmıştı.
17 Temmuz 2019 tarihli “Devlet anarşizmi ve DP’nin affedilmez günahları” başlıklı yazıda bu utanç verici olayı kısmen yazmıştım. Ama yeterince açmamıştım.
Bu kez, 6-7 Eylül’ün Özel Harp işi olduğunu açıkça görerek olayın medya bacağını da en azından “ansiklopedik” bilgi düzeyinde yeniden anımsatmanın anlamlı olacağını düşündüm.
* * *
Tabii cevabını vermemiz gereken ilk soru şu:
Bir devlet neden kendi vatandaşlarına karşı linç düzenler?
“1955’ten itibaren Demokrat Parti hükûmeti gittikçe zorlaşan bir ekonomik durumla karşı karşıya kalmış ve özellikle yüksek enflasyon nedeniyle hayat standardı düşen kesimin güvenini kaybetmiştir; şüpheli metotlarla muhalefeti susturma çabaları ise basının, aydınların ve öğrencilerin de Demokrat Parti’den soğumasına yol açmıştır.”
Örneğin Alman Dışişleri’nin bir raporuna göre daha olaylardan 15 gün evvel, muhalefeti kontrol amacıyla 7 Eylül 1955 günü İstanbul, Ankara ve İzmir’de sıkıyönetim ilan edilmesine karar verilmiştir.
“1956 yılında muhalefeti baskı altına almak için Basın ve Toplantı Yasası’na getirilen kısıtlamalar da büyük ölçüde 6-7 Eylül olaylarıyla gerekçelendirilmiştir.”
***
Bu tür resmi tezgahlarda kimler nasıl rol alır, medya nasıl kullanılır?
“Olaylar, Türk basınında çıkan ve Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik, Yunanistan’daki doğduğu evin bombalandığını iddia eden yalan haberlerle tetiklendi.
Sonradan yakalanan bir Türk konsolosluk yetkilisi, bombayı olayları kışkırtmak için kurguladıklarını itiraf etti ancak Türk basını bunu görmezden gelerek bombanın Yunanlar tarafından atıldığını iddia etti.
Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı ve evin imha edildiği haberi, bir akşam saatinde İstanbul’a bomba gibi düştü.”
* * *
Bombayı kim attı?
“Oktay Engin. Batı Trakya Türklerindendir. 6-7 Eylül Olayları’nın başlamasına neden olan Atatürk’ün evine bomba atılması olayı ile ilgili olarak hakkında Selanik’te soruşturma yürütülmüştür.
Konsolosluk görevlisi Hasan Uçar ile beraber tutuklanmıştır.
O sırada 21 yaşında, Türkiye’nin verdiği bursla üniversiteye devam eden bir öğrenciydi. Dokuz ay sonra serbest bırakıldı. Üç ay sonra da Türkiye’ye kaçtı.
Davanın sonunda azmettirici olarak 3 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Yunanistan yargı makamları cezasını çekmesi için Oktay Engin’i istedi fakat Türkiye vermedi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ikinci sınıftan öğrenimine devam etti. Okul bitince kaymakamlık sınavını kazandı. Çankaya kaymakamlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Siyasi İşler Müdürlüğü, Nevşehir Valiliği yapmıştır.
Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki görevine Hayrettin Nakipoğlu tarafından Emniyet’te çalışmak üzere davet edildikten sonra atanmıştır.
Nakipoğlu o dönemde 6-7 Eylül Olayları’nın en yoğun olarak yaşandığı bölge olan Beyoğlu’nun kaymakamıydı.”
* * *
Provokatif haber tezgâhı nasıl kuruldu?
“Sadece bir pencere camının kırıldığı bombalama olayının İstanbul Ekspres gazetesi tarafından abartılarak ve yüz binlerce adet gazete basılarak verilmesi ortalığı birbirine kattı.
İstanbul’da yaşayan Rum vatandaşlarının işyerlerine, evlerine ve ibadethanelerine yönelik saldırılar, sonuçta ortaya gerçekten kanlı bir bilanço çıkardı.”
* * *
İstanbul Ekspres gazetesi kimindi?
“İstanbul Ekspres’i 1951’de Mithat Perin, Osman Karaca ve Abdi İpekçi ile çıkardı. Yazarları arasında Füruzan Hüsrev Tökin, Cevdet Perin, Gökşin Sipahioğlu vardı. Manşet ve fotoğraf düzeninde yenilikler yapan gazete, çoksatan akşam gazetesiydi.
Gazete, 6 Eylül 1955 günü manşetinde ‘Atatürk’ün Selanik’teki evi bombalandı’ haberini yayınladı. Gazetenin Yazı İşleri Müdürü Gökşin Sipahioğlu’nun kalıp değiştirerek girdiği bu haber üzerine yaşanan infial, meşhur 6-7 Eylül Olaylarının patlamasına neden oldu.”
* * *
Türkiye son zamanlarda Susurluk dönemi ile 6-7 Eylül dönemini andıran provokatif eylem ihtimallerinin kıyısında dolaşıyor.
Geçmiş resmi tezgâhları, işleyişlerini de anımsayarak bilmenin büyük faydası var.
Üstelik daha önceki yazımda da vurguladığım gibi burası “Kendi vatandaşlarına karşı linç düzenleme eylemi içinde olanların ömürleri boyunca himaye gördüğü hatta ödüllendirildiği” bir ülke…
Buralardaki köhnemiş yönetim zihniyetini iyi anlayabilmek için kanlı 6-7 Eylül Olayları iyi incelenmesi gereken bir örnek.
Ülkeyi yönetemeyen beceriksiz yöneticilerin iktidarda kalmak için ülkenin başına ne tür belalar açtığını da insan bu utanç verici örnekte çok iyi görüyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***