Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, Rusya lideri Viladimir Putin’in Erdoğan iktidarının devamından yana olduğunu ve bunu sağlamak için seçimlere müdahale edip etmeyeceğinin yakında görüleceğini şddia etti.
Kuneralp, Putin’in Soçi zirvesinde Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile MİT Başkanı Fidan’ın, ‘pis işlerini yaptırdığı’ Çeçen lider Kadirov’la görüşmelerini dayattırdığını belirterek ‘ Maksat Erdoğan’ı eli boş göndermekten başka Kadirov ile görüşmeye zorlayarak Türkiye’deki Çeçenlere ve onları destekleyenlere göz dağı vermekti.’ iddiasında bulundu.
Selim Kuneralp Serbestiyet’te yayınlanan yazısında şu görüşlere yer verdi:
İşin diğer ilginç bir yönü de şudur: Dışişleri Bakanı ile MİT Başkanı dört saat boyunca şüphesiz çok güzel olan Putin’in Soçi sarayının bahçesinde dolaşmayıp Rusya tarafından öldürülen Çeçen lider Cafer Dudayev’in anısına İzmit’te açılan bir parka karşılık geçtiğimiz yıl Grozny’de bir Abdullah Öcalan parkı açacağını söyleyen Putin’in suç ortağı ve Türkiye’deki Çeçenlerin kabusu olan Ramazan Kadirov ile görüşmüşler. Bu görüşme hakkında Soçi dönüşünde Türk basınına bilgi verilmedi. Görüşmeyi Kadirov kendisi duyurmamış olsaydı, ondan haberimiz olmayacaktı. Bir Dışişleri Bakanının böyle bir adamla neden görüşme ve hatta Türkiye’ye davet etme ihtiyacı duyduğu meçhul doğrusu. Ancak Putin’in pis işler adamı Kadirov’u Çavuşoğlu ile Fidan’a dayatması gerçekten anlamlı ve Soçi görüşmesinin formatına uygun düştü. Maksat Erdoğan’ı eli boş göndermekten başka Kadirov ile görüşmeye zorlayarak Türkiye’deki Çeçenlere ve onları destekleyenlere göz dağı vermekti.
Soçi görüşmesinin sonuçları hakkında epey şey yazıldı. Onları burada tekrar etmeyeceğim. Erdoğan’ın oradan aşağı yukarı eli boş döndüğü, gaz ithalatının ruble ile yapılması konusu gibi nispeten tali bir hususu bile sanki Türkiye’nin avantajınaymış gibi satarak diğer dosyalarda hiçbir ilerleme kaydedilmediğini gizlemeye çalıştığı ama ne ölçüde başarılı olduğu tartışma konusu. İnanmak isteyenler muhakkak inanmıştır. Ancak Batı’nın endişeleri azalmış gibi gözüküyor. Her ne kadar Putin için Erdoğan ile arayı iyi tutmak yararlı ise de bunu sağlamak için bedel ödemeye hazır olmadığı, Erdoğan’ın ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik felaket karşısında çok fazla talepkar olamayacağının bilincinde olduğu görülüyor. Tabii ki önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde Erdoğan ve AKP’nin iktidarda kalması Putin’in isteyeceği bir şeydir. Demokrasiden hoşlanmayan ve oradaki demokrasiyi ortadan kaldırmak için Ukrayna’ya savaş açmaya kadar giden Putin’in Türkiye’nin iktidar değişikliği ile hukuk devletine dönüşmesini önlemeye çalışacağına şüphe yok. Birçok ülkede seçimlere müdahale ettiği bilinen Putin’in aynı şeyi Türkiye’de yapıp yapmayacağını önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz.
…
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan da muhakkak Soçi dönüşünde durumun değişmesinin bedelinin ne olabileceğini kendisine sormuştur. Geçtiğimiz günlerde Kyiv’e gerçekleştirdiği ve Türkiye’den Ukrayna’ya yapılan ilk üst düzey teması teşkil eden ziyareti dengeyi yeniden tesis etme gayreti olarak okumak mümkündür. Putin’in Erdoğan’ı fazla umursamadığının en son örneğini ise birkaç gün önce gördük. Lviv ziyareti sırasında Ukrayna ile Rusya arasında ihtilaf konusu ve tüm bölge için de tehlike arz eden Zaporizya nükleer santralinin Uluslararası Atom Enerjisi tarafından denetlenmesine Putin’in rıza göstermesi konusunda Erdoğan arabuluculuğa hazırlanırken Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile yaptığı bir saatlik telefon görüşmesi sonrasında Putin o rızayı verdiğini açıkladı. Erdoğan’a bu alanda bir başarı sağlama imkânı vermek istemedi. İlginç olanı tüm dünya medyası bu gelişmeye flaş haber şeklinde yer verirken, Türk basınının büyük bölümünün belki de talimat üzerine bunu görmezden gelmiş olmasıdır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***