Eski ABD Büyükelçisi Namık Tan, Rusya’da bulunan PKK/YPG’nin resmi temsilciliği bulundu ve faaliyetlerine izin verildiğini belirterek, “İki dost ülkenin adaylığını pazarlık konusu yapıyorsunuz. Rusya’ya neden hiç bir şey söylemiyorsunuz” dedi.
Tan, Sözcü’den Ruhat Mengi’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveçle birlikte imzaladığı anlaşmanın NATO anlaşması olmadığına işaret ederek, “Verdiğiniz bir takım sözler var, acaba siz onları tutacak mısınız? Bu karşılıklı bir iyi niyet beyanıdır, iki tarafın karşılıklı iyi niyetle imzaladığı bir belgedir, hiçbir maddesinin hukuki bir bağlayıcılığı yoktur ama moral bakımdan bu belgenin taraflar nezdinde büyük bir ağırlığı vardır. Şimdi burada her iki taraf da taahhüde imza attı. Bir taraf taahhüdü yerine getirdiğinde karşı taraf ayniyle mukabele etmezse o imzanın bir anlamı kalmaz.
Bu NATO belgesi değil, karıştırmamak lazım, 3’lü bir iyi niyet belgesi, bir memorandum. Taraflar birbirlerine bazı alanlardaki endişeleri gidermek için güvence veriyor. Sözlerinde durmazsa vazgeçilebilir, aynı şey onlar için de geçerli. Burada sadece onlar söz vermedi, bizde “bu şartlar altında iki ülkenin üyeliklerini sağlayıncaya kadar süreci götüreceğiz” dedik, bu karşılıklı yükümlülüklerin sadece moral bir bağlayıcılığı vardır.” dedi.
‘RUSYA’DAKİ PKK TEMSİLCİLİĞİ GÖRÜLMEZDEN GELİNİYOR’
NATO’nun hasım ülke olarak belirlediği Rusya’da bulunan PKK temsilciliğinin görülmezden gelindiğine işaret eden Tan, şöyle devam etti: “Bütün NATO bildirilerinde, toplantılarında “hasım ülke” olarak belirlenmiş Rusya var ve Rusya’nın başkentinde PKK/YPG’NİN resmi temsilciliği var, bunun faaliyetine izin veriliyor, siz bunu görmezden geliyorsunuz –ABD’nin, NATO’da başka ülkelerin destek verdiğini de söyledim- ve dost iki ülkenin üyeliğini aleni olarak pazarlık konusu yapıyorsunuz, bunda hangi isabet var. Rusya’ya neden hiçbir şey söyleyemiyoruz, bu sorunun cevabı var mı? Rusya’nın NATO’ya hasım ülke olmasına ve PKK/PYD’ye aleni desteğine rağmen bunu görmezden geliyorsunuz, iki dost ülkenin –tabii ki sorgulamanız gereken- desteğini ise aleniyetle ve şart koşarak öne sürüyorsunuz, bu size çok ciddi bir güvenilirlik sorunu getirir. Tutumunuzda neredeyse bir hafta içinde değişiklik yapmanız öngörülebilirliğinizi zedeler, bugün söylediğinizi yarın değiştirmeniz de uluslararası bir tutarlılık sorunu yaşamanıza sebep olur.”
‘NATO’DA SORUNLAR ALENİYETE DÖKÜLMEDEN ÇÖZÜLÜR’
NATO içerisinde sorunların aleniyete dökülmeden çözüldüğünü hatırlata Tan, ” NATO’ da anlaşmazlıkların aleniyete dökülmeden giderilmesi esastır, bu konuyu da hem o iki ülkeyle, hem diğer NATO ülkeleriyle oturup görüşerek, beklentilerimizi söyleyerek, ne gibi zorluklarla karşı karşıya olduğumuzu, meşru taleplerimizi onlara doğrudan ama teşkilatın içinde anlatmalıydık. Bağırarak çağırarak, megafon diplomasisiyle değil. Bu son derece yanlış olmuştur. ABD başta olmak üzere PKK/PYD’ye -özellikle Suriye bağlamında- destek veren başka NATO üyeleri olduğunu hepimiz biliyoruz, bunlardan birçoğunu sayabiliriz.
Tepkilerimizi usulü içinde gösterseydik Rusya’nın uluslararası hukuku ayaklar altına alarak Ukrayna’yı işgal etmesi tam bunun ortaya çıkardığı kriz bütün şiddetiyle devam etmekte olduğu bir sırada ve NATO’nun 70 yıllık tarihinde ilk defa bu kadar dayanışma içine girmiş olduğu ve bu dayanışmanın hayati önem taşıdığı bir dönemde bizim yerleşik kuralları bir kenara koyarak bunu aleniyete dökerek yapmamız sanki iç siyasette meseleler nasıl muhalif partilerle kavga ederek, bir gerginlik içinde çözülmeye çalışıyorsa bu sorunu da öyle çözmek doğru olmamıştır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***