Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güller, 15 Temmuz darbe girişimin engellenmesi mümkünken ‘erken doğuma’ zorlandığını belirterek ‘Önlenebilmiş bir darbe girişimi, “erken doğuma yöneltilerek bastırılmış” bir darbe girişimi kadar “Allah’ın lütfu” olmaz mıydı?’ diye sordu.
Güller, ‘Belki de önümüzdeki seçimle yeniden oluşacak TBMM’nin ilk ve en önemli işlerinden biri, doğrudan kendisini hedef alan 15 Temmuz dosyasını yeniden açmak olmalıdır.’ dedi.
Aydınlık Dergisi’nin eski Genel yayın Yönetmeni de olan Mehmet Ali Güller şunları yazdı:
Raporda Akar’ın çok önemli bir ifadesi var: “İhbar en başından itibaren çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve gerekli tedbirlerin tereddütsüz alınması ve icra edilmesi sağlanmıştır. Kanaatimce, alınan bu tedbirlerden dolayıdır ki, hainler paniğe kapılarak, daha sonra sanık ifadelerinden öğrendiğimize göre geç saatlerde yapmayı (saat 03.00) planladıkları işi öne almak suretiyle erkenden ifşa olmuşlar ve böylelikle darbe girişiminin akamete uğramasındaki önemli bir faktör gerçekleşmiştir.” (TBMM Raporu, s.335).
Eğer önleyecek bir mekanizma yoksa, bastırabilmek için, darbeyi “erken doğuma yöneltmek” elbette haklı ve doğru bir taktik olarak değerlendirilebilir. Ancak Özel Kuvvetler komutanı net bir şekilde “Personel kışlayı terk etmesin” emriyle darbenin önlenebileceğini belirtiyor.
Peki o emri vermek yerine neden “erken doğum” beklendi? Hükümet, Genelkurmay ve MİT, bu kararlarından/tercihlerinden haberdar mıydı? Erdoğan gerçekten de darbeyi eniştesinden mi duydu? Önlenebilmiş bir darbe girişimi, “erken doğuma yöneltilerek bastırılmış” bir darbe girişimi kadar “Allah’ın lütfu” olmaz mıydı?
Bunlar ve pek çok başka soruların bir gün mutlaka Akar-Fidan ikilisi tarafından yanıtlanması gerekiyor.
Belki de önümüzdeki seçimle yeniden oluşacak TBMM’nin ilk ve en önemli işlerinden biri, doğrudan kendisini hedef alan 15 Temmuz dosyasını yeniden açmak olmalıdır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***