İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Muhafazakar Parti’nin meclis grubundaki güven oylamasında vekillerin yüzde 59’unun desteğini alarak görevine devam etmeyi başardı.
Fakat bu oran, öncülü Theresa May’in güven oylamasındaki destekten düşüktü.
Öte yandan Johnson bu tür olaylara alışkın bir siyasetçi: Kariyeri yerçekimine meydan okur nitelikte inişler ve çıkışlarla doluydu.
Bir gün ülkenin en sevdiği siyasi isim oluyor, ertesi gün yalan söylediği haberleri manşetlere taşınıyordu.
Boris Johnson’ın iktidarı olaylı geçti. Brexit süreci tamamlandı, İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrıldı, Covid pandemisi başladı, Rusya Ukrayna’yı işgal etti.
Ancak hiçbir şey Johnson’ın koltuğunu “parti skandalı” kadar sallamadı. Sonunu da zaten bu skandal getirdi.
57 yaşındaki Boris Johnson, öldürülen Osmanlı İmparatorluğu’nun son Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal’in torunu Stanley Johnson’ın oğlu. Damat Ferit Paşa hükümetlerinde Maarif (Eğitim) ve Dahiliye Nazırlığı yapan Ali Kemal’ın babası Hacı Ahmet Rıza Efendi, 1813’te Çankırı’nın Kalfat köyünde doğmuştu.
Eski bir gazeteci olan Boris Johnson’ın siyasi kariyeri 2001’de milletvekili seçilmesiyle başladı. 2008-2016 arasında iki kez seçim kazanarak Londra Belediye Başkanı olarak görev yapan Johnson, 2016’daki Brexit referandumunda İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması için kampanya yürütenler arasında ön saflardaydı.
Başbakan Theresa May’in hükümetinde yaklaşık iki yıl dışişleri bakanı olan Johnson, 9 Temmuz 2018’de istifa etmişti.
Bundan bir yıl sonra ise Theresa May’in istifasını takiben gerçekleşen Muhafazakar Parti’deki liderlik yarışını kazandı ve başbakanlık koltuğuna oturdu. Bir gün İngiltere’nin başbakanı olmak Boris Johnson’ın en büyük hayaliydi.
Önce gazeteci, sonra politikacı
Tam adı Alexander Boris de Pfeffel Johnson olan İngiltere’nin eski başbakanı 19 Haziran 1964’te New York’ta doğdu. Eton Koleji’nden mezun olduktan sonra Oxford Üniversitesi’nde eğitim gördü.
Boris Johnson’ın, 1987’de Times gazetesinde muhabir olarak başlayan gazetecilik kariyeri daha sonra Daily Telegraph’ta devam etti. İki gazete de muhafazakar eğilimli.
Johnson, 1999-2005 tarihleri arasında ise yine muhafazakar eğilimli Spectator dergisinin editörü olarak görev yaptı. BBC’nin “Have I Got News for You” adlı talk show programında yer aldı.
2008’de Londra Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı İşçi Partisi adayı Ken Livingstone’dan az bir farkla aldı ve bu görevi 2016’ya dek iki dönem sürdürdü.
Johnson’ın mensubu olduğu Muhafazakar Parti, İngiltere’de 2010’da yapılan seçimi kazanarak 13 yıllık İşçi Partisi dönemine son verdi. 2010’da Liberal Demokrat Parti ile koalisyon hükümeti kuran Muhafazakar Parti, 2015’te yapılan seçimde ise tek başına iktidara geldi. Johnson da aynı yıl yeniden milletvekili seçildi.
İngiltere’de 2016’da ülkenin AB üyeliği konusunda yapılan Brexit referandumunda Johnson, birlikten ayrılma yanlısı kampanyanın başını çekenlerden biri oldu.
Brexit kampanyasında Türkiye’den göç uyarısı
2016’da İngiltere’nin AB üyeliğinin devamı konusunda yapılan referandum öncesinde Daily Telegraph gazetesindeki köşesi için hem AB’de kalmaktan yana hem de ayrılma (Brexit) yönünde iki farklı yazı kaleme aldığı ve parti lideri Cameron’a karşı liderlik yarışında daha avantajlı olacağı kanısıyla Brexit yönünde tutum aldığı konuşuldu.
Ayrıca Brexit kampanyası sırasında Johnson oy toplamak için birçok açıklamasında, Türk göçünün İngiltere için tehdit teşkil ettiğini ifade etmişti. Daha sonra sorulduğunda Johnson bu tür açıklamalar yaptığını inkar etti.
Oysa Johnson referandumdan bir hafta önce, Brexit yanlısı Michael Gove ile dönemin Başbakanı David Cameron’a yazdığı bir mektupta, İngiltere’yi Türkiye’den gelecek kitlesel bir göçten korumanın tek yolunun, AB’den ayrılmak olduğunu öne sürmüştü.
Nisan 2016’da yaptığı bir konuşmada ise, “Son derece Türk yanlısı biriyim; ancak 77 milyon Türk ahbabımın ve Türk kökenlilerin buraya herhangi bir kontrol olmadan gelmesini hayal bile edemiyorum. Bu çılgınca olur. İşe yaramaz” demişti.
Muhafazakar Parti lider adaylığı döneminde Boris Johnson hakkında dava açıldı. Johnson 2016’daki Brexit referandumu öncesi “yalan beyanda bulunmak” ve “kamu görevini kötüye kullanmakla” suçlandı.
Boris Johnson, Muhafazakar Parti’nin liderliğini kazanmasının ardından yaptığı ilk konuşmada Brexit sürecini tamamına erdireceği, bir sonraki genel seçimlerde İşçi Partisi’nin o zamanki lideri Jeremy Corbyn’i yenilgiye uğratacağı ve ülkedeki kutuplaşmayı sonlandıracağı sözü verdi.
Johnson bu sözlerinden ikisini tutmayı başardı.
Johnson’ın lideri olduğu Muhafazakâr Parti 12 Aralık 2019’da yapılan son genel seçimlerde açık ara zafer kazanarak Avam Kamarası’na 80 vekil gönderdi.
Yüzde 43,6 oy alan parti için bu 1979’dan bu yana kazanılan en görkemli zaferdi.
Boris Johnson söz verdiği üzere 31 Ocak 2020’de de İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışını öngören Brexit sürecini tamamladı.
Johnson’ın “580 milyon nüfusu olan AB’nin her yanından çok sayıda insan İngiltere’ye geliyor ve burası sanki kendi ülkeleriymiş gibi davranıyorlar. Sorun şu ki bunun üzerinde hiçbir kontrol de yok” şeklindeki sözleri muhalifler tarafından göçmen karşıtlığı olarak nitelendirildi.
Pandemi sınavı
Boris Johnson’ın seçimleri kazanmasının ardından başlayan başbakanlığının ikinci dönemine koronavirüs pandemisi damgasını vurdu.
Boris Johnson, salgının ilk aylarında durumu ciddiye almamakla ve çelişkili açıklamalar yapmakla suçlandı.
İngiltere Avrupa’da okulları kapatan, kamuya açık toplantıları iptal eden ve bir kapanma süreci başlatan en son ülke oldu.
İngiltere koronavirüs nedenli ölümler listesinde başı çeken ülkelerdendi ve bunda Johnson’ın karantina uygulamasına çok yavaş geçmesinin etkili olduğu düşünülüyordu.
Mart 2020’de bilim insanlarının halka tokalaşmama ve sosyal mesafeye uyma ikazları yaptığı gün Boris Johnson’ın bir hastanede ziyaret ettiği hastalarla el sıkışması büyük tartışma yarattı. Bundan sonraki günlerde de Johnson halk arasına karışmaya ve el sıkışmaya devam etti.
Barların, restoranların, spor salonlarının, müze ve galerilerin kapanmasını talep eden Johnson bu tedbir kararlarını biraz da üzüntüyle, “Birleşik Krallık’ta insanların doğuştan gelen bara gitme haklarını ellerinden alıyoruz” sözleriyle duyurdu.
Bundan bir hafta sonra da Başbakan’ın koronavirüse yakalandığı açıklandı. Durumu kötüleşen Johnson, yoğun bakıma kaldırıldı.
Nisan 2020’de yoğun bakımdan çıkarılan Boris Johnson, iki hafta kadar sonra işinin başına döndü.
Boris Johnson hastanedeyken kendisine oksijen desteği verildiğini ve doktorların ölmesi durumuna karşı hazırlık yaptıklarını söyledi.
Parti skandalı
İktidarı süresince defalarca istifa çağrılarıyla karşı karşıya gelen Boris Johnson’ı güven oylamasıyla karşı karşıya getiren olay ise parti skandalı oldu.
İngiltere’de Covid kısıtlamalarının sürdüğü dönemde Başbakanlık Konutu’nda en az 17 parti verildiğinin ortaya çıkmasının ardından konu “partygate” yani parti skandalı olarak anılmaya başlandı.
Başbakan Boris Johnson’ın bu partilere katıldığı ve göz yumduğuna ilişkin resmi soruşturmanın sonuçları geçtiğimiz ay kamuoyuna açıklandı.
Soruşturmayı yürüten üst düzey bürokrat Sue Gray, sözkonusu partilerde hükümetin kendi koymuş olduğu kuralları ve yasakları ihlal ettiği ve sorumluluğun bilhassa en üst düzeyde siyasetçi ve bürokratlara ait olduğu sonucuna vardı.
“Bütün sorumluluğu üstleniyorum,” diyen Boris Johnson, buna karşın parlamentoyu yanılttığı suçlamalarını reddetti, kamuoyundan özür diledi ancak istifaya yanaşmadı.
Parti skandalını geride bırakmak isteyen ve “Biz işimize bakalım,” diyen Boris Johnson, Muhafazakar Parti içindeki muhalefeti teskin etmeyi başaramadı.
Partilerin düzenlendiği sırada çoğu bölgede ev ortamlarında ikiden fazla kişinin bir araya gelmesi yasaktı. Dış mekanlarda da çeşitli kısıtlamalar devam ediyordu.
20 Mayıs 2020’de yaklaşık 100 kişi Başbakanlık Konutu’nun bahçesinde bir partiye davet edildi. Davetlilerden, sosyal mesafe kurallarına uymaları ve içkilerini getirmeleri istendi.
Partiye tanıklık edenlerden bazıları BBC’ye yaptıkları açıklamada, partiye yaklaşık 30 kişinin katıldığını, Johnson ve o dönem nişanlı olduğu eşi Carrie Symonds’ın da orada olduğunu söyledi.
Johnson, 25 dakikalığına katıldığını doğruladı ancak partiye “bir iş etkinliği olduğunu düşünerek katıldığını” söyledi.
19 Haziran 2020’de yine Başbakanlık Konutu’nda Johnson’ın doğum gününü kutlamak ve pasta kesmek için tekrar bir araya gelindi. Başbakanlık çalışanları kutlamanın 10 dakikadan kısa sürdüğünü iddia etti.
Aralık 2020, Londra’da Covid kısıtlamalarının en sıkı olduğu zamandı. Bu dönemde ve ilerleyen aylarda iktidardaki Muhafazakar Parti’nin ofisinde birkaç parti daha düzenlendiği ortaya çıktı.
Parti skandalının ilk duyulmaya başladığı Aralık ayında Boris Johnson bu yöndeki tüm haber ve iddiaları bir hafta boyunca reddetti.
En son 16 Nisan 2021’de, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in eşi Prens Philip’in cenazesinden bir gün önce Covid kurallarını çiğneyen iki parti düzenlendiği ortaya çıktı.
Oysa ülke bu sırada yas tutuyordu, Buckingham Sarayı’ndaki bayrak yarıya indirilmişti.
Bütün bunların ortaya çıkmasından sonra partisinden milletvekillerin talebi üzerine hakkında güven oylaması düzenlenen Johnson, bunu da atlatmayı başardı.
Siyasi gaflar, potlar ve yalanlar
Boris Johnson daha siyaset kariyerinin merdivenlerini tırmanmaya başlamadan önce televizyonda sık sık boy gösteren bir gazeteciydi.
Arkadaşı gazeteci Rod Liddle bir keresinde kendisini şu sözlerle anlatmıştı: “Bütün siyasetçiler gibi Boris’in de zaman zaman saçma sapan konuşması gerekiyor. Ama Boris diğerlerinin aksine bunu renk vermeden yapmayı beceremiyor.”
İngiliz halkına sevimli gelen bu özelliği sayesinde Boris Johnson, başka bir siyasetçi yapsa kariyerini bitirecek olan tüm kırdığı potlar ve yaptığı gaflardan paçayı kurtarmayı başardı.
Örneğin, 2016’da Spectator dergisinin açtığı “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içerikli şiir yarışmasına” kendi yazdığı bir şiiri yolladı ve yarışmanın galibi olarak açıklandı.
Bundan kısa süre sonra Dışişleri Bakanı olduğunda kendisini ilk tebrik eden liderler arasında Erdoğan da bulunuyordu.
2016’da İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliğinin devamı konusunda yapılan referandum öncesinde Daily Telegraph gazetesindeki köşesi için hem AB’de kalmaktan yana hem de ayrılma (Brexit) yönünde iki farklı yazı kaleme aldığı ve parti lideri Cameron’a karşı liderlik yarışında daha avantajlı olacağı kanısıyla Brexit yönünde tutum aldığı konuşuldu.
Ayrıca Brexit kampanyası sırasında Johnson oy toplamak için birçok açıklamasında, ‘Türk göçünün İngiltere için tehdit teşkil ettiğini’ ifade etmişti. Daha sonra sorulduğunda Johnson bu tür açıklamalar yaptığını inkar etti.
Oysa Johnson, referandumdan bir hafta önce, Brexit yanlısı Michael Gove ile dönemin Başbakanı David Cameron’a yazdığı bir mektupta, İngiltere’yi Türkiye’den gelecek kitlesel bir göçten korumanın tek yolunun, AB’den ayrılmak olduğunu öne sürmüştü.
Nisan 2016’da yaptığı bir konuşmada ise, “Son derece Türk yanlısı biriyim; ancak 77 milyon Türk ahbabımın ve Türk kökenlilerin buraya herhangi bir kontrol olmadan gelmesini hayal bile edemiyorum. Bu çılgınca olur. İşe yaramaz” demişti.
Muhafazakar Parti lider adaylığı döneminde Boris Johnson hakkında dava açıldı. Johnson 2016’daki Brexit referandumu öncesi “yalan beyanda bulunmak” ve “kamu görevini kötüye kullanmakla” suçlandı.
Boris Johnson’ın yalan söylemekle itham edildiği başlıca birkaç olay ise şöyle:
Brüksel’de Daily Telegraph için çalışırken Avrupa Birliği ile ilgili gerçek olmayan makaleler kaleme almak,
The Spectator’ın editörüyken Hillsborough faciasında yaşanan olayları farklı aksettirmek,
Evlilik dışı ilişkisiyle ilgili dönemin başbakanı Michael Howard’a yalan söylemek,
İngiltere’nin AB’den ayrılmasının sağlık sistemi NHS’e haftada 350 milyon sterlin kazandıracağını savunmak,
Koronavirüs salgını sırasında Başbakanlık Konutu’nda verilen partilerden haberi olmadığını söylemek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***