HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, son dönemde gündemden düşmeyen sığınmacı tartışmasını değerlendirirken, hem muhalefetin hem de iktidarın söylemlerini eleştirdi.
İktidarın “saat başı karar değiştirdiğini” belirten Sancar, “Meseleyi, ‘öteki’ düşmanlığını körükleyecek biçimde günlük siyaset için araçsallaştıran sadece iktidar değil, diğer muhalefet partileri de veya kendilerine muhalefet partileri diyen çevreler de aynı oyunun parçası durumunda. Nefret, kin, gerilim politikalarından başka yol tanımayan anlayışlar, bu politikaları sığınmacılar üzerinden hayata geçirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
Sancar, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Gezi Parkı Davası’ndan çıkan kararı bir kez daha eleştirirken, “Gezi yargılaması ile ilgili dünya tarihinde en kara sayfalarda yer alan yargılamalara bakın. Onlardan bile daha kirli bir kurgu var. Gezi yargılaması; dünya yargı ve hukuk tarihinde, kirli, kumpas, kurgu yargılamaları listelerinin en başında yer alacaktır ve bu utanç, bu tezgahı kuranların alnından silinmeyecek” dedi.
Sancar, geçen hafta HDP Genel Merkezi önüne siyah çelenk bırakılmasını “provokasyon” olarak nitelendirirken, HDP milletvekili Ayşe Başaran’ın polis tarafından tehdit edilmesine de değindi. Sancar, “Toplumun rızasını kaybettikçe, kaos tehdidi ile rehin alma yöntemlerini devreye sokuyorlar. Daha önce denediler, bir kez başardılar ama bu kez başaramayacaklar. Çünkü, bizler de bu oyunların farkındayız. Bir kez daha denediklerinde altında kalacaklar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı düşük faizli konut kredisi paketini eleştiren Sancar, “Ortada müjde falan yok. Yandaş müteahhitleri kurtarmak hedef! Taneyle domates almak zorunda bırakılan insanlara, milyonluk ev satmayı planlıyorlar. En düşük konut fiyatı 700 bin lira ise, tamamını kredi olarak alınmaya kalkarsa bir vatandaş, aylık ödeyeceği taksit tutarı 10 bin lira… Herkes biliyor zarların hileli olduğunu, geminin su aldığını, kaptanın yalan söylediğini!” ifadelerini kullandı.
Sancar’ın açıklamasından satır başları şöyle:
“Ekonomik çöküşü, enflasyonu durduramayınca topluma sığınmacıların geri gönderilmesi üzerinden hikayeler sunulmaya çalışıldı. İktidar önce bu hikayenin başını çekti. Bu sorunun kaynağını kendileri olduğunu kabul etmeye hiç yanaşmadıkları gibi sürekli aynı anlayışı sürdürdüler.
Önce göndereceğiz dediler sonra sahip çıkacağız diye ağız değiştirdiler. En son AKP Genel Başkanı gönüllü dönüşler için gerekli imkanların sağlanacağını söylediler. Saat başı karar değiştiren iktidar var. Bu sorun, bütün sorunlar gibi ağır, insani, toplumsal boyutları olan bir meseledir. Saat başı karar değiştirerek yönetilecek bir mesele değildir.
Suriyeli sığınmacıların geri gönderileceğine dair yandaş medyada her gün bir haber servis edilirken, AKP Genel Başkanı birden başka bir dil kullanıyor. Yandaş medya da hangisine sarılacağını kestiremiyor.
Bu büyük insani ve siyasi meseleyi ‘öteki’ düşmanlığını körükleyen biçimde günlük siyaset için araçsallaştıran sadece iktidar değil, diğer muhalefet partileri de, veya kendilerine muhalefet partileri diyen çevreler de aynı oyunun parçası durumunda. Nefret, kin, gerilim politikalarından başka yol tanımayan anlayışlar, bu politikaları sığınmacılar üzerinden hayata geçirmeye çalışıyorlar.
Bu ülkenin çözümsüz olmadığını, nefret politikalarına teslim edilemeyeceğini öncülük rolümüz ile herkese göstermeye devam edeceğiz.
Sığınmacılar meselesini çözebilmek için önce yüzleşmek, sebepleri görmek gerekir diyoruz. Türkiye’nin Suriye’deki savaşa dahil olmaması, çetelere destek vermemesi konusunda net uyarılar yaptık. Vekalet savaşının muhtemel sonuçlarını ortaya koyduğumuz argümanlar bugün doğruluğu açıkça kanıtlanmış birer veri…
Savaştan kaçmak zorunda kalan insanları hedefe koyarak telafi edeceklerini düşünüyorlar. Böyle bir anlayışı kabul etmiyoruz. Nefret, düşmanlık ve hedef gösterme üzerinden yürütülen her politikaya karşı çıkıyoruz.
Bizim politikalarımızın temeli, sığınmacı göçmen meselesinde de aynı. İnsan onuru, hak temelli yaklaşımı benimsiyor, çözümün sebepleri ortadan kaldırmaktan geçtiğini söylüyoruz.
Düşmansız, nefret objesi üretmeden siyaset yapamayan anlayış, bu ülkeyi bugün içinde bulunduğu karanlığa mahkum eden anlayıştır. Biz bu anlayışı değiştireceğiz! Bir tek biz kalsak bile bunu savunan, ısrar edeceğiz ama tek değiliz biliyoruz.
Çözüm nedir diye sorduklarında çözümün de bu kadar uzak ve zor olmadığını anlatabiliyoruz. Geçmişten bugüne ürettiğimiz raporlar var. Bugün için de çözümü ortak akıl ve mücadele ile bulacağız. Bütün ilgili demokratik çevreler, STK’larla çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Göçmenleri sığınmacıları göndermeyeceğiz, gönüllülüğü esas alacağız diyen iktidar, bu sorunun kaynağı olan savaş politikalarını derinleştiriyor. Sebep, savaştır; mülteci/sığınmacı/göçmen meselesi bunun sonucudur.
Ülkesinde demokrasiyi savunmayan hiçbir anlayışın bu sorunları çözmesi mümkün değil. HDP tam da bu çizgiyi savunduğu için çözümün adresidir. Bu iktidar, sorunları çözemeyince, krizlerin içinde debelenince çareyi, baskıyı artırmakta, zulmü yükseltmekte buluyor.
Kumpas davalarıyla muhalifleri susturmaya, provokasyonlarla topluma korku yaymaya çalışıyor.
Gezi davası gözlerimizin önünde… Tarihte rastlayabileceğiniz en rezil kurmaca yargılamalardan biri! Herkesin gözü önünde bir kumpas sergilendi, yalan bir yargılama yürütüldü ve ağır cezalar verildi başta Kavala olmak üzere… Amaç toplumu sindirmek, itiraz iradesini yok etmek, korkuyu derinleştirmek… Ama kimsenin korkacağı yok. Asıl korku bu politikalardan medet umanlardan! Korktukları için daha fazla kumpas, baskı, zulüm uygulamaktadırlar.
Gezi yargılaması ile ilgili dünya tarihinde en kara sayfalarda yer alan yargılamalara bakın. Onlardan bile daha kirli bir kurgu var.
Gezi yargılaması; dünya yargı ve hukuk tarihinde, kirli, kumpas, kurgu yargılamaları listelerinin en başında yer alacaktır ve bu utanç, bu tezgahı kuranların alnından silinmeyecek.
Aynı şey Kobani davası için de geçerli. Her gün rezillikleri yeniden ortaya seriyoruz. Sanık sandalyesinde oturan arkadaşlarımız hakikati yüzlerine haykırıyor. Kendi tanıkları bile aksinin ifadesini veriyorlar, Kobani kumpas davası da dünya yargı tarihinde aynı kara listenin başında geçecek şekilde yer alacak.
Orada sözde yargılananlar, tarihin en parlak, aydınlık sayfalarında, onurlu duruşları ile anılacaklar. Bu kumpasları tezgahlayanlar en kirli, kara sayfalarda yer alacaklar. Bu dava elbette çökecektir. Gezi’deki haksız yargılamanın sonucu verilen hükümler elbette geçersiz kalacaktır. Ortak demokrasi mücadelesini büyütmeye, bu iktidarı birlikte değiştirmeye, bu düzeni yine birlikte değiştirmeye ihtiyacımız var. Düzeni de, iktidarı da göndereceğiz. Buna gücümüz var, ortak demokratik mücadeleden vazgeçmeyelim, inancımızdan şüphe duymayalım. Gücümüz, inancımız var, sonuç alacağız.
Provokasyonlara devam ediyorlar. Kaos ve korku havası yayarak sonuç alacaklarını sanıyorlar. Toplumun rızasını kaybettikçe, kaos tehdidi ile rehin alma yöntemlerini devreye sokuyorlar. Daha önce denediler, bir kez başardılar ama bu kez başaramayacaklar. Çünkü, bizler de bu oyunların farkındayız, o günden bugüne onlar aynı oyunu bozuk ve kötü şekilde tekrar tekrar sahneye koydukça bizler bu oyunu bozacak, tecrübeyi, halk desteğini ve inancını büyüttük. Bir kez daha denediklerinde altında kalacaklar. Karşılarında boyun eğmeyen, demokratik siyasette ısrar eden, halkla bütünleşme hedefinden asla sapmayan, ortak demokratik mücadele hedefinde kararlı olan bir HDP var.
Genel Merkezimizin önünde provokasyon amaçlı bir tezgah kurdular. Sevgili Ayşe Acar Başaran, kolluk kuvvetleri tarafından tehdit edildi. Bu tehditler bizim için yeni değil ama herkes görsün ki bu seviye, bu ülkeyi karanlığa getiren, bu sefalet ve kanlı döngünün sebebi olan zihniyettir. Orada polis sıfatıyla arkadaşımızı tehdit edenlerin hangi amaçlara hizmet ettiğini biliyoruz. Adalet arayışımız ve hedefimiz bu oyunlara alet olanlara bir uyarı olmalıdır. Bu oyunları kuranları, başlarındakiler, çetecileri biz bu iktidarı değiştirdiğimizde bağımsız yargının adaletine göndereceğiz ama onlara alet onlarlar da kendi başlarına bırakılacaklarını bilsinler ve oyunlara alet olmasınlar.
Bu provokasyunun yapıldığı saatlerde enflasyon açıklanmıştı. Gün boyu bu mesele konuşulmadı, enflasyonun son yirmi yılın en yüksek seviyesine çıktığı haberlerde yer almadı. Tezgah belliydi, kendi medyalarını genel merkez önüne yerleştirmişler, oradan canlı yayın yaptılar. Ama onu da boşa çıkardık.
Burada yapılmak istenen, bizim üzerimizden yoksulluk, zulüm politikalarını halkın gündeminden çıkarmak, dikkatleri başka yere çekmek ve mücadele azmini zayıflatmak. Karamsarlığı yaymaktır. Gün boyu enflasyon konuşulmadı, genel merkezimin önünde yapılan bu acemice, çirkin tezgahı canlı yayınladılar. O tezgahı aldık ve onların yüzüne çarpık. Bunun, demokratik siyasetteki ısrarımızla yaptık, aynı zamanda büyük dayanışma ile ortaya koyduk.
Pek çok çevre, siyasi parti dayanışma ziyareti, açıklamaları yaptı. Gördük ki bu provokasyonları boşa çıkarmanın en etkili yolu ortak mücadele ve dayanışmadır.
Biz kimsenin kimseden üstün olmadığı bir düzeni kararlılıkla savunacağız. Emekçinin hakkını aldığı, eşit ve özgür yaşam mücadelesini vermek bugün AKP-MHP ittifakının düşmanlık politikalarına karşı en büyük cevap olacaktır. Kimsenin makbul vatandaş olmadığı, herkesin eşit yurttaş olduğu bir demokratik düzeni kurmak, HDP’nin hedefidir ve bu iktidara karşı gerçek alternatiftir.
Herkesi, bu topluma ortak demokratik düzen hedefinde buluşmaya çağırıyoruz. İktidarın kurduğu tezgahlara girerek bu topluma çıkış yolunu kimse sunamaz. Bu oyunu bozma iradesi olmadan, iktidarın beslendiği zihniyeti değiştirme kararına sahip bulunmadan bu ülkede bu kısır döngüyü kırmak mümkün değildir. Bu kanlı döngüyü, sefalet ve rezalet düzenini değiştirmenin mümkün olduğunu halklarımız gösteriyor.
Yoksulluk sınırı bugün 17 bin lira düzeyine geldi. Asgari ücretle bu rakamı karşılaştırın. Milyonlarca emekçi açlık sınırı altında. Bu insanlar sefalete ve açlığa, bu iktidarın talan, rant, savaş politikaları nedeniyle bu şartlarda yaşıyorlar. Savaş politikalarını durduracağız, toplumsal adaleti getirecek durumu kuracağız, bölgesel barışla da bu ülke halklarının bütün Orta Doğu’ya örnek bir irade ortaya koymasını sağlayacağız. Mücadelemiz önemli, görevimiz ağır. Hem düzeni değiştireceğiz hem de bölgede barışın öncüsü olacağız.
Bu düzen değişecek, bu iktidar gidecek ama yerine ona benzer başka bir yönetim değil, halk için halkla birlikte yönetmek isteyen güçler, bizler geleceğiz!
MSB raporuna bakın, geçen yıl yurt dışı operasyonları için 2,2 milyar TL harcanmış. Gerekçe beka olarak sunuluyor. Hayır, bir beka sorunu var bu doğru fakat bu toplumun ve ülkenin bekası meselesi değil, bu iktidarın bekası meselesidir. Biz onların kurgularını bozacağız, yerine eşit yaşam, adil düzen, demokratik sistem inşa edeceğiz. Gücümüz buna yetiyor. Bu, geleceği kurma meselesidir. O seçimde nasıl davranacağız, nasıl gücümüzü büyüteceğiz zaten birlikte kararlaştıracağız.
Dün cumhurbaşkanı bir paket açıkladı. Konut müjdesi adı altında açıklanan paket. Ortada müjde falan yok. Yandaş müteahhitleri kurtarmak hedef! Taneyle domates almak zorunda bırakılan insanlara, milyonluk ev satmayı planlıyorlar. En düşük konut fiyatı 700 bin lira ise, tamamını kredi olarak alınmaya kalkarsa bir vatandaş, aylık ödeyeceği taksit tutarı 10 bin lira… Herkes biliyor zarların hileli olduğunu, geminin su aldığını, kaptanın yalan söylediğini!
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***