HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Adalet kavramından sizler ne anlıyorsunuz bilmiyorum. İlk yazılı kanunlardan bu yana geçerli olduğu var sayılan “zayıfın hakkının gücün karşısında korunması” anlamında bir adaletin yer yüzünde hiçbir zaman olmadığına emin olun. “Bu da nereden çıktı?” diyenlere ünlü mafya lideri Alaattin Çakıcı’nın ABD’ye gittiği iddiaları üzerinden ümitlenenler için söylediğimi en baştan belirteyim.
Yeraltı dünyasının ünlü ismi Alaattin Çakıcı, belki adı anıldığında işadamlarının vücut kimyasının bozulduğu günlerdeki gücünde olmayabilir. Ancak hâlâ bu ülkedeki muktedirlerle kol kolaysa ve onlarla fotoğraf veriyorsa bu başka bir anlam taşıyor olmalı.
Türkiye Cumhuriyeti devletini doğrudan yönettiği bilinen Tayyip Erdoğan’ın arkasındaki güç olarak anılan isimlerden MHP lideri Devlet Bahçeli ile verdiği görüntüler, Alaattin Çakıcı’nın eski gücünde değilse bile güç odaklarıyla nasıl bir işbirliği içinde olduğunu gösteriyor.
Palmali Holding’in sahibi Azeri işadamı Mübariz Mansimov’a kurulan kumpas sonucu Bodrum Yalıkavak marinaya çöken eski bir İçişleri Bakanımız vardı. Alaattin Çakıcı’nın Mehmet Ağar, asker kökenli Korkut Eken ve emekli general Engin Alan ile birlikte verdikleri bu fotoğraf hiç unutulmayacak.
Bilindiği gibi bu fotoğraf gizli çekilmedi. Bizzat fotoğrafta bulunan kişiler tarafından servis edildiyse bir yerlere ulaştırılmak istenen bir mesaj taşıyor demekti.
Bu fotoğrafı, sosyal medyadan paylaşan, Çakıcı’nın yakın arkadaşı Üzeyir Çakmaktaş idi.
Çakıcı’nın bir süre önce KKTC’ye gittiği duyuruldu. Bilindiği gibi Ankara’nın KKTC’yi “kirli işler merkezi” olarak kullandığı cümle alem tarafından bilinen bir gerçek. Dünyada Türkiye dışında hiçbir ülke ile adli anlaşması olmayan topraklar burası.
Bir süredir yaptıklarıyla Ankara’nın ayağına dolaşmaya başlayan “pek saygın işadamı” oteller, sanal bahis ve kumarhaneler kralı Halil Falyalı, mafya liderinin adaya gidişinin ardından ortadan kaldırıldı. Falyalı’nın uyuşturucu trafiğinin devletin zirvelerinde bazı isimlerle iş ortaklığı, bir başka suç örgütü lideri Sedat Peker tarafından deşifre edilmesinden sonra yaşaması tehlike arzediyordu.
Her neyse.
Bunlar benim pek bildiğim alanlar değil.
HİÇBİR MAHKEME KARARI OLMAYANLARA YURT DIŞI YASAĞI KONURKEN
Alaattin Çakıcı’nın ABD’ye gittiği haberini medyada duyuran isim halktv.com.tr’deki yazısıyla İsmail Saymaz oldu. Yazılanlara göre Çakıcı, önce Kanada’ya oradan da daha önce 3 buçuk yıl yaşadığı ABD’ye geçti.
Çakıcı’nın ABD’ye nasıl gitmiş olabileceğine ilişkin tr724.com yazarı Adem Yavuz Arslan, işin bütün yönlerini irdeleyen bir video paylaştı. Nasıl gitmiş olabileceğini bütün yönleriyle ele alıyor. İzlemedinizse mutlaka izlemenizi öneririm.
Benim kafamdaki sorular da tam Adem Yavuz Arslan’ın sorularının bittiği yerde başlıyor. Bir bölümü ABD tarafına, diğeri Türkiye tarafına ilişkin.
Önce Türkiye tarafına ilişkin sorular…
Çakıcı’nın halen Yargıtay 1. Daire Başkanlığı’nda olan 17 yılla yargılandığı malum dava var. Böyle bir dosya olduğuna göre yurt dışı yasağı var demektir. Hapis gerektirmeyen suçlarda bile bu yasak getirildiğine göre Çakıcı’nın bundan muaf olması kaçınılmaz.
👁🗨 Çakıcı, bu yasağa rağmen nasıl yurt dışına çıkabildi? Çıktığı iddiası doğruysa buna kim/kimler niçin izin verdi?
👁🗨 Hakkında hiçbir mahkeme kararı olmayan, dahası dava bile açılmayan, buna rağmen yurt dışına gitmelerine izin verilmeyen on binler, belki yüz binlerce insan varken Çakıcı’ya bu izin nasıl verildi?
👁🗨 Birileri Çakıcı’ya “piyasadan çekil ve çeneni kapat” mı dedi?
👁🗨 Erdoğan ve Bahçeli’nin korumasındaki Çakıcı, ülkeyi terk ediyorsa, bir fırtına kopacağını mı gösteriyor?
👁🗨 Böyle bir yandaş ülkeden gitmek durumunda kalıyorsa, muhalifler kendilerini nasıl konumlandırmalı?
👁🗨 Çakıcı’nın gidişi acaba, muktedir isimlerden Mehmet Ağar ile ilgili de bir gelişme olacağı anlamı taşıyor mu?
ÇAKICI’NIN GİTTİĞİNİ YAKIN ARKADAŞI DA DOĞRULADI
Üzeyir Çakmaktaş, mafya lideri Çakıcı’nın en yakınındaki isimlerden. Kamuoyu, Çakmaktaş’ı Çakıcı’nın “yakın dostu” olarak tanıdı ve mafya lideri hakkındaki pek çok bilgiyi bugüne kadar ondan öğrendi. Çakmaktaş, Çakıcı’nın yurt dışına gittiğini doğruladı.
Çakmaktaş’ın, sosyal medyadan paylaştığına göre Çakıcı artık özgür, istediğini yapabilir:
“Alaattin Çakıcı artık özgür; hapishanede değil. Dolayısıyla istediği ülkeye gider-gelir.
Bu son yurtdışına çıkışı sağlık sorunları ile ilgilidir. Tedavi ve tetkiklerden sonra dönecektir!”
ÇAKICI, SADECE MİT’E Mİ ÇALIŞTI?
Bir diğer konuysa, ABD tarafına ilişkin sorular.
Türk devletini kirli ilişkilerle yürütmeye çalışanlar, yıllar boyu Çakıcı’yı hep MİT’in kullandığı yönünde kamuoyuna bilgiler pompaladı.
👁🗨 70 yaşındaki Çakıcı, yarım asırdır ayakta kaldığına göre sadece MİT’e çalışmakla mı yetindi acaba?
👁🗨 Acaba, Çakıcı’yı ABD tarafı Beştepe’den “Papazı ister gibi mi istedi?”
👁🗨 Çakıcı’yı alan ABD, sanıldığı ya da umulduğu gibi 9 şiddetindeki deprem yaratmak için mi aldı? Yoksa Halkbank davasında aldığı Reza Zarrab (Rıza Sarraf / Aaron Goldsmith) gibi elinde koz olarak tutmak amacıyla mı ülkesine taşıdı?
👁🗨 Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Beştepe’deki isimlere daha çok ihtiyacı olduğunu fark eden Biden yönetimi, Ankara ile ilişkilerini yine “havuç-sopa” eksenine mi oturtacak?
ZARRAB’A CENNET OLAN ABD, ÇAKICI’YA AHİR ÖMRÜNDE UMUT MU VERECEK?
Şimdi can sıkıcı çıkarımlara geleyim.
Reza Zarrab’ı devleti yönetenlere rüşvet vermekten yakalayanlar, ödüllendirilmek yerine hayatları karartıldı, çoluk çocuğu perişan edildi. Rüşvet alan ve verenin saltanatı devam ediyor.
Çakıcı olayı, adalet dağıtımında ABD ile Türkiye’nin farkı olmadığını gösteren kaçıncı olay dersiniz? Vize alabilmek için 7 sülalesine ilişkin belgeleri sunana ret cevabı veren ABD, bir mafya liderine bu imkanı sunuyorsa adalet anlayışında iki ülke arasında pek bir fark yok demektir.
Adalet anlayışında geçmişten günümüze değişen bir şey yok. Tarihte anlatılanların “ekran görüntüsünden” ibaret olduğuna emin olun.
“Kanunlar örümcek ağı gibidir. Büyük sinekler deler geçer, küçükler ise takılır kalır” sözü, Fransız yazar Honore de Balzac’a mal edilse de Stoacı filozoflardan biri olarak tanınan Roma imparatorlarından Marcus Aurelius’a (MS.161-180) ait olduğu söylenir.
Sözün kime ait olduğu bizim konumuz değil. Sadece kanunların zayıflar için geçerli olduğu gerçeği, yüzyılları aşan bir sorun olduğunu göstermek açısından önemli.
Tarih, zalimlerin tarihi… Doğadaki canlıların ilişkilerini gözlemlediğinizde dünyada da nasıl bir sistemin işlediğini görürsünüz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***