ABD’de yaşayan Vaughn Smith, sekiz dili ana dili gibi, 16 tanesini de kusursuz denebilecek kadar iyi konuşuyor; bildiği dillerin toplam sayısı 45’i buluyor.
46 yaşındaki Vaughn Smith, ABD’nin başkenti Washington’da yaşıyor. Halı temizleme işi yapan Smith, İşi her gün ev ev dolaşıp lekeli halıları temizlemek.
Smith’in yakın çevresindekiler dışında kimsenin bilmediği çok ilginç bir özelliği var. Kimse bilmiyor, çünkü Smith bu konudan bahsetmekten pek hoşlanmıyor. Ancak biri sorduğunda da gerçeği gizlemiyor: Smith, 8 dili çok akıcı bir biçimde konuşabiliyor. Bu diller İngilizce, İspanyolca, Bulgarca, Çekçe, Portekizce, Rumence, Rusça ve Slovakça.
Ama dil becerileri bununla sınırlı değil. “Hepsinde çok iyi değilim ama 25 dili de az çok biliyorum” diyen Smith aslında toplam 45 dil biliyor, bunların 24’ünü kullanarak uzun sohbetler yapabiliyor. 8 ayrı alfabeyi okuyup yazabiliyor. İtalyanca, Fince ve Amerikan İşaret Dili ile hikayeler anlatabiliyor. Kendi kendine Meksika’daki Nahuatl ve Montana’daki Saliş yerlilerinin dilini öğrenmeye çalışıyor. Hollandaca ve Katalancadaki aksanları o kadar başarılı ki doğuştan bu dilleri konuşanları bile şaşırtıyor.
Smith bir hiperpoliglot
Birden fazla dil konuşabilen kişiler için “poliglot” sıfatı kullanılıyor. Smith gibiler ise “hiperpoliglot” olarak adlandırılıyor ve çok nadir bulunuyor. Hiperpoliglot olmak için en az 11 dil bilmek gerekiyor.
Bilinen dil sayısı arttıkça hiperpoliglotların nadirlik seviyesi de artıyor. Bugüne kadar kayda geçmiş birkaç efsanevi poliglot var ve hepsi de insanın potansiyelinin sınırlarının ne kadar zorlanabileceğine dair tartışmalara yol açmış kişiler.
MIT beynini inceledi
ABD’nin en önemli üniversitelerinden biri olan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) bünyesinde bulunan Beyin ve Bilişsel Bilimler Laboratuvarı’nda görev yapan Rusya doğumlu bilim insanı Evelina Fedorenko’nun işi, Smith gibi insanların beyinlerini incelemeye aldı.
Fedorenko, Smith’le Washington Post muhabiri Jessica Contrera aracılığı ile tanışmış. Okumakta olduğunuz bu haberi hazırlarken Fedorenko’nun görüşlerine başvuran Contrera, ona Smith’in akıl almaz becerilerinden bahsedip, “Benim beynim neden böyle değil? Neden başka dilleri öğrenmeye çalışsam da aklımda tutamıyorum?” diye sorunca “İsterseniz ikiniz de Boston’a gelin ve beyninizi tarayalım” yanıtını almış.
Sadece İngilizce konuşabilen Contrera, “Vaughn’un beynindeki dil bölgelerinin çok daha büyük ve fazlasıyla aktif olacağını, benimkilerin ise minicik kalacağını varsaymıştım” diyor ama çekilen MR’ların, yapılan testlerin ve bir haftalık analizlerin ardından ortaya çıkan sonuç bunun tam tersi: Smith’in beyninin dili algılamak için kullandığı kısımlar, Contrera’nınkilere kıyasla çok daha küçük ve çok daha az aktif.
Aynı İngilizce kelimeleri okuduklarında bile, Contrera’nın beyninin daha geniş bir kesimi daha fazla çalışmak zorunda. Bu sonuç, diğer hiperpoliglotlardan elde edilen bulgularla da paralellik gösteriyor.
Smith’in dili işleyen bölgelere gönderilmesi gereken oksijen miktarı daha az
Contrera ve Smith’in testlerini yapan nörobilimci Saima Malik-Moraleda, bu durumu şöyle açıklıyor: “Smith ana dilini konuştuğunda beyninin dili işleyen bölgelerine gönderilmesi gereken oksijen miktarı daha az. Dili o kadar çok kullanıyor ki bu bölgeleri dil üretiminde kullanma konusunda çok daha verimli hale gelmiş.” Smith de daha az bildiği dilleri konuşmaya çalıştığında beyni daha fazla oksijen tüketmeye başlıyor.
Smith’in beynindeki dil alanlarının doğuştan daha küçük ve verimli olması mümkün. Ama tıpkı Contrera gibi bir beyinle doğup gelişme çağında birçok dil öğrendiği için beyninin anatomisini dönüştürmüş olması da mümkün. Bunların ikisi aynı anda yaşanmış dahi olabilir.
Araştırmacıların bu senaryoların hangisinin gerçek olduğunu anlayabilmek için büyüme çağında dil öğrenen kişilerin beyinlerini sürekli tarama takibine alması gerekiyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***