Türkiye’deki ekranlarda kendilerine “terör uzmanı, stratejist, güvenlik uzmanı, vs.” diyen bu kişilere de hayretle bakıyorum, bu unvanların nasıl, nereden alındıklarını, bir diplomaya dayanıp dayanmadıklarını da çok merak ediyorum, bu kişileri ekranlara davet edenleri de, izleyenleri de anlamıyorum.
Unvan anlamlı ise kendisine doğrudan bir itirazım da yok aslında, örneğin ekranlarda gördüğüm, ismi İsmail Hakkı Pekin olan bir emekli korgeneral var, son görev unvanı galiba Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı imiş, şimdi bu kişinin kendine güvenlik uzmanı demesine hiçbir itirazım olamaz, kendisi askeri hiyerarşinin en tepesine çıkmış, Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı olmuş, bu tür bir unvan kullanımı doğrudur ama o ufak tefek adamların bu unvan kullanımları bana hukuk tabiriyle biraz haksız unvan iktisabı gibi geliyor.
Bu parantezden sonra gelelim konumuza.
Aşağıda aktaracağım verileri EuroStat’ın (AB TÜİK’i diyebiliriz ama başkan çok sık değişmiyor, dolayısıyla da kimse EuroStat istatistiklerini tartışmıyor, güvenilir bir kurum yani) sitesinden alıyorum, sizler de açarsanız siteyi, enerji altbaşlığı üzerinden bu verilere ve detaylarına ulaşabilirsiniz.
Site İngilizce, Fransızca ve Almanca, ben de siteye girip araştırma yapmakta zorlanabilecek okurlara çok temel istatistikleri (2019) aktarmak istiyorum.
Önce, Avrupa Birliği ülkeleri DOĞAL GAZ ihtiyacını hangi ülkelerden, hangi oranlarda karşılıyorlar, buna bakalım:
RUSYA %41.1
NORVEÇ %16.2
CEZAYİR %7.6
KATAR %5.2
DİĞER %29.9
Avrupa Birliği ülkeleri ham petrol ihtiyacını da şöyle karşılıyorlar:
RUSYA %26.9
IRAK %9.0
NİJERYA %7.9
S.ARABİSTAN %7.7
KAZAKİSTAN %7.3
NORVEÇ %7.0
LİBYA %6.2
ABD %5.3
B.KRALLIK %4.3
AZERBAYCAN %4.5
CEZAYİR %2.4
DİĞER %10.9
Avrupa Birliği ülkelerinin katı yakıt (kömür, vs.) ithalatını da şu ülkelerden yapıyorlar:
RUSYA %46.7
ABD %17.7
AVUSTRALYA %13.7
KOLOMBİYA %8.2
GÜNEY AFRİKA %2.8
DİĞER %10.9
Hem doğal gaz, hem ham petrol, hem de katı yakıtlarda AB’nin en temel tedarikçisi Rusya gözüküyor; bu manzara bir ölçüde bir bağımlılık ilişkisini de gösteriyor.
AB önümüzdeki günlerde, aylarda mutlaka tedarikçilerin sayısını ve bu tedarik süreçlerinde Rusya’nın payını düşürmek isteyecektir diye düşünüyorum.
Aslında, bağımlılık karşılıklı bir bağımlılık zira Rusya’nın da en büyük gelir kaynağı enerji ihracatı, Rusya’nın da “size enerji satmaktan vazgeçiyorum” diyecek pek hali yok.
AB şayet tedarikçi kompozisyonunu ve bu kompozisyon içinde Rusya’nın payını düşürmek isterse tercihini nasıl kullanacağı da çok önemli ama şimdilik tamamen belirsiz; orta ve uzun vadede nükleere dönüş durumunun da dünya için çok parlak sonuçlar vermeyeceği kanısındayım.
ABD’nin enerji tedarikinde bir sorun yaşayacağına ilişkin ortada kesin kanıt pek yok, mesele ağırlıklı olarak Avrupa’nın sorunu.
Avrupa Rusya’dan enerji ithalatını sürdürüyor, bu arada da enerji fiyatları da yükseliyor ve paradoksal olarak bu durum kısa vadede Rusya’nın işine de geliyor.
Önümüzdeki dönemde enerji akımlarının izlemek çok ilginç olacak muhtemelen.
Umarım bu basit aktarma işi ile bile ekranlardaki güvenlik uzmanlarından (!) daha bilgilendirici bir iş yapmışımdır.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***