HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki toplantısında konuştu.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Mithat Sancar, iktidarın yerel yönetimleri hedef aldığını ve sorumluluktan kaçtığını ifade etti.
Dün dokuzuncu duruşması görülen HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu 108 sanıklı Kobanê davası üzerine konuşan Sancar, “Kobanê kumpas davası ellerinde kaldı, ele güne herkese rezil oldular” dedi.
Sancar’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
‘KOBANÊ KUMPAS DAVASI ELLERİNDE KALDI’
“Adaletsizlikten söz ettiğimizde adalet sisteminin çarpıklıklarını her seferinde sıralamaya çalışıyoruz. Dün davadaydım ben de. Kobanê Kumpas Davası ellerinde kaldı. O kadar çürük çöp iddianamelerle, o kadar mizansen yargılamalarla duruşmalarla ilerlemeye çalışıyorlar ki ele güne herkese rezil oldular. Tarih karşısında da bu rezilliklerini tescil ettirecek her türlü çalışmayı hem orada sanık sandalyesine oturtulmuş siyasi rehin arkadaşlarımız hem bizler yürütmeye devam edeceğiz. Kobanê Kumpas Davasını çökerteceğiz, bunu mutlaka boşa düşüreceğiz. Yargılanan arkadaşlarımız, bu düzeni bu rejimi her savunmalarında konuşmalarında mahkum ediyorlar. Bizler de söylüyoruz; bu yargılamalar kumpastır. Kobanê Davası kumpas davasıdır. İntikam ve siyasi tasfiye davasıdır. HDP fikriyatını, HDP örgütlenmesini ve de Türkiye’nin barış ve demokrasi umudunu yok etme operasyonudur.
‘KAPATMA DAVASI SADECE HDP’Yİ HEDEF ALMIYOR’
Kapatma davasının dayandığı zihniyet de aynıdır amacı da aynıdır. HDP’ye yönelik kapatma davasını yine bütün demokrasi güçleriyle ortak mücadeleyi büyüterek boşa çıkaracağız ama yine bir uyarıda bulunmak istiyorum. HDP’ye karşı açılan bu kapatma davası sadece HDP’yi hedef almıyor. Biraz önce Kobanê Kumpas Davası için söylediğim burası için de geçerli, burada hedef alınan Türkiye’nin demokrasi mücadelesi, barış özlemi ve adalet arayışıdır ama daha fazlası da var. HDP’nin bütün bu hedefleri ve değerleri hayatta geçirecek en güçlü özne olduğunu biliyorlar. Siyasi gücü itibariyle böyledir. HDP dayandığı sosyoloji ve oy aldığı seçmen kitlesi itibariyle böyledir. Bu ülkede farklılıkların eşit bir şekilde bir arada, demokrasi içinde yaşamasını sağlamanın sağlam fikriyatı ve güçlü fikir diyarıdır HDP. Bu ülkede adil ve onurlu barışı sağlamanın güvencesidir HDP.
‘AİHM BUGÜN DE TÜRKİYE’Yİ MAHKUM ETTİ’
Biz de söyledik çeşitli çevreler de dile getirdi. Bugün AİHM’in dokunulmazlıklarla ilgili kararı da açıklandı. AİHM bugün verdiği kararla partimize yönelik bu operasyonun yani 2016 20 Mayıs’ında dokunulmazlıkların kaldırılması operasyonunun AİHS’ye aykırı olduğuna karar verdi. Türkiye’yi mahkum etti, hükümeti mahkum etti. Dedi ki dokunulmazlıkların kaldırılması AİHS’ye aykırıdır. Daha önce de verdiği karar var AİHM’in. Filiz Kerestecioğlu ve Selahattin Demirtaş ile ilgili aynı konuda yine karar vermişti. Şimdi hepimizin başvurusunda da aynı kararı yineledi. AİHM kararlarının yerine getirilmemesinden dolayı iktidarı eleştiren partilere, nerede olurlarsa olsunlar tekrar sesleniyoruz. Tamam bize de inanmıyorsunuz, AİHM kararları yerine getirilsin de diyorsunuz. İşte dokunulmazlıkların kaldırılması hukuksuzdur. 2016’da dokunulmazlıkların kaldırılmasının siyasi ayrımcılık olduğunu, siyasi tasfiye operasyonu olduğunu, hukukla alakası bulunmadığını AİHM tekrar söyledi. Bu iktidar Anayasayı ihlal ediyor sürekli. Çünkü bu kararların gereğini yerine getirmek Anayasa 90’ıncı maddesinin ortaya koyduğu bir yükümlülük ve görevdir.
‘O SOKAK MÜZİSYENLERİNİN SESİ SESİMİZ’
Bu tekçi iktidar bir yandan Kürtçe seçmeli ders için çağrılar yapan milletvekillerine sahip. Öte yandan Taksim İstiklal caddesinde Kürtçe müzik yapan grupları engelliyor. Nasıl bir utançtır bu, nasıl bir aymazlık riyakarlıktır bu. Sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklama yapıyor açıklamayı da dayanışma büyüdüğü için, ortak mücadele büyüdüğü için yapmak zorunda kaldı. Açıklama çarpıtma ve yalan üzerine kuruludur. Yaşananlar ortada, tanıklıklar ortada. Kürtçeye yönelik baskılar bu iktidarın tekçi ayrımcı baskıcı anlayışının bir ürünüdür. Sokak müzisyenleri ve her alanda anadilini konuşmak isteyen herkes bu zihniyete karşı sesini yükseltirse işte durdurabiliriz mutlaka değiştireceğiz de. O sokak müzisyenlerinin sesi sesimiz, sözü sözümüz, sazı sazımızdır. Her alanda Kürtçe ve diğer anadillere yönelik baskılara karşı ortak mücadele bizim sorumluluğumuzdur. HDP bu konuda her türlü mücadeleyi yürütüyor, yürütmeye de devam edecektir.
‘İKTİDARIN İNSAFSIZLIĞI GÖZLER ÖNÜNDE’
Bu iktidar bu ülkeyi üşütüyor, üşütmekle kalmıyor, donduruyor, insanları soğuğa mahkum ediyor. Sadece siyasi anlamda ülkeyi dondurmakla kalmıyorlar, bu soğuk şartlarda insanların ısınabilecekleri imkanları bile ellerinden aldıkları için soğuğu yoksulların dizinin dibine kadar soktular.
İki haftadır burada da gerçekten çok ağır kış şartları yaşıyor. Meteoroloji bunu günler öncesinden haber vermesine rağmen hiçbir yerde önlem alınmadı. İktidarın temsilcileri sorumluluktan kaçmak için çaba içine girdi, yerel yönetimleri hedef aldılar. Gündemi oraya kaydırmaya çalıştılar. Kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi sunmaya çalıştılar. Yerel yönetimlerin de eksiklikleri vardır, tedbirler konusunda da hazırlıksızlıkları vardır. Yerel yönetimlerin halka karşı sorumlulukları daha dikkatli ve özenli yerine getirmeleri gerekiyor ama asıl sorumluluğun iktidarda olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor. Bu tartışmayı sadece iktidarın sorumluluktan kaçma çabalarından yorumlamak yetmiyor, iktidarın aczini ve insafsızlığını da gözler önüne seriyor.”
‘BU İKTİDAR DÜZENİ DEĞİŞMEK ZORUNDA’
“İktidarın öncelikleri arasında halkın çıkarları yok, bu sistem talan üzerine kuruludur, israf, sömürü, rant, savaş politikaları üzerine kuruludur. Kaynaklar talana, ranta, israfa, savaşa tahsis edildiği için halkı koruyacak tedbirler alacak para bırakmıyorlar. Olan parayı da yine halkı düşünmedikleri için halkın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde asla kullanmıyorlar. Bunlar bilinçli politikalar, bilinçli tercihlerdir. Sadece doğa şartlarıyla açıklanacak bir durum söz konusu değildir. Bu iktidar bu politikaları sürdükçe kış, yaz şartlarında her türlü felaketin faturası yoksullara çıkacaktır. Sürekli söylüyoruz, halkın yaşamını değil kendi talan düzenlerini önceleyen bu iktidar düzeni değişmek zorundadır. Bunu bu ülkenin milyonları birlikte başaracak güce sahiptir. İnsanların felaketlerle ve çaresizliklerle baş başa bırakılması bu ülkede devam ettirilecek bir politika, bir yönetim şekli olamaz, olmamalıdır. Bunun yolu birlikte mücadeleden geçmektedir. Emekçilerin yoksulların geniş halk kesimlerinin birlikte mücadelesi bu talan, rant, savaş ve israf düzenini değiştirebilecek güce sahiptir. Yeter ki bu gücü doğru kullanmasını bilelim yeter ki yan yana yürüyebileceğimiz programları ve çizgiyi oluşturalım.
İnsanların felaketlerle baş başa bırakılması bu devam ettirilebilecek bir yönetim şekli olmamalı. Bunun yolu birlikte mücadeleden geçer. Geniş halk kesimlerinin birlikte mücadeledi bu talan, rant, savaş ve israf düzenini değiştirebilecek güce sahiptir. Bu gücü kullanmayı bilelim yeter ki. Yan yana yürüyebileceğimiz çizgiyi oluşturalım yeter ki.
Kara kış ekonomide de yaşanıyor. 2022 yılı krizin ve çöküşün zirvesi ile başlamıştır. Zam ve zulüm yolu olarak bir döneme girdiğimizin işaretleri ilk günde verilmeye başlandı. Bir ayda halkın elinde kalan yüzde yüz zamlı elektrik faturaları… İnsanlar evde karanlıkta yaşamak zorunda bırakılıyor. Biz bu iktidarın zihniyetinin karanlık olduğunu söylüyoruz ama sadece metafor olarak değil, gerçekten de hayatın içinde de karanlığı dayatıyor bu iktidar.
‘HDP GÜÇLÜ ORTAK İRADEYİ YARATMA KARARLILIĞINI SÜRDÜRÜYOR’
Bu elektrik faturalarının yükseliğin nedenini de biliyoruz. Her fırsatta da bunu açıklıyoruz. Doğalgaz faturaları da öyle… İnsanımızın, yoksul halkımızın elinde kalan boş filelerdir. Marketlerde raflar doluyor ama alışverişe giden insanların sayısı azalıyor. Gidebilenlerin de çantaları boşalıyor. Fileler artık boş bir şekilde eve dönüyor. Poşetler içinde birkaç zorunlu ihtiyaç maddesi dışında bir şey olmadan eve getiriliyor. Ortada büyük bir soygun, sömürü var. Bu düzenin bu halka dayattığı soğuk, karanlık, açlık var. Bütün bunlarla mücadele için güçlü bir halk iradesini ortaya çıkarma sorumluluğu da var.
“HDP güçlü ortak iradeyi yaratma kararlılığını sürdürüyor. Çağrılarımızı her seferinde yineleyeceğiz, birlikte yürümeliyiz, bir avuç soyguncuya karşı milyonların ortak mücadelesini mutlaka yaratmalıyız. Bu iktidar yalan, talan düzenini kurmuştur. Yasakçıdır, kumpasçıdır. Sadece bize karşı değil, her alanda baskıcı, zulüm zihniyeti yaygınlaşıyor. Biz yıllardır uyarıyoruz. Bir adaletsiz varsa bunun o yerle sınırlı kalmayacağını anlatıyoruz. Şimdi bu anlattıklarımız çıplak gerçeklik olarak hayatın içinde karşımıza çıkıyor. Adalet mücadelesini herkes için yürütüyoruz. Adalet herkes için isteniyorsa ancak samimi bir adalet mücadelesi söz konusu olabilir. Eğer sadece kendisi için adalet isteyen varsa, başkalarına yapılan haksızlığa göz yumarsa, bilin ki bu haksızlık zulüm ve adaletsizliğin sürmesine katkı yapıyordur. Bu yüzden birlikte hareket etmenin yollarını vakit kaybetmeden büyütmek zorundayız. Yoksa adaletsizlik düzeni kendisine dokunmayacağını sananlara da bulaşacaktır.
Personel değiştiriyor iktidar, sanki personel değiştirerek düzeni değiştirecek gibi imaj veriyor. Mesele şahıslarda değil, sistemin kendisinde. Bu sistemde iktidar olan zihniyetin kendisidir. Sistemi, rejimi, iktidarı değiştirmek zorundayız. Onlar istediği kadar TÜİK Merkez Bankası Başkanını, bakanları değiştirerek bir şeyleri yoluna sokmak gibi bir algı oluşturmaya çalışsınlar, sorunun kaynağı bu iktidarı besleyen rejimin kendisidir. Sistemi değiştirmek, rejimi değiştirmek ana hedefimiz olmalıdır. Bunun doğal sonucu iktidarı göndermektir. Türkiye ile istatistiklerin hangisini anlatalım bilmiyorum. Yüksek enflasyonda Türkiye dünyada ilk onda yer alıyor. Yüksek enflasyon, yoksuldan alıp zengine vermektir. Yoksulu daha yoksul yapmaktır, açlığı yaygınlaştırmaktır. Türkiye dünyada enflasyonun en yüksek olduğu 10 ülke içinde yer aldığı için yoksul daha yoksul olmaktadır.
‘TÜRKİYE, EN ÖFKELİ ÜLKELER İÇİNDE 2’NCİ SIRADA’
ürkiye, en öfkeli ülkeler içinde 2’nci sırada yer alıyor. En öfkeli ülkeler listesinin ikinci sırasında yer alıyor… Hayattan en az keyif alan ülkelerde de 2. sırada. En az gülümseyen ülkelerde birinci sırada. Gerçekten öfke tavan yapmış durumda, insanlarımız hayattan keyif almıyor ve insanlarımız gülümsemeyi unutmuş durumda. Biz bu yüzden diyoruz ki bu öfkeyi bir değişimin enerjisi haline getirmek zorundayız.Bu ülkenin insanlarının hayattan keyif almasını sağlamak zorundayız. Hayatla barışmasını sağlamak zorundayız. Büyük barış hedefimiz bunu da içeriyor. Elbette biz Kürt sorununda demokratik çözümü öncelikle kastediyoruz ama sadece bundan ibaret değil. Büyük barış için hepimizin yaşamla daha barışık, yaşamla daha keyifli bir ilişki kuracağı bir siyasal, ekonomik, toplumsal düzen kurmamız lazım. Büyük barış aynı zamanda ölüme mahkum edilmiş bir toplumu değil, hayatla barışmış insanlar topluluğunu inşa etmek demektir.
Bu ülkede mezhep, inanç, hayat tarzı temelinde büyük gerilimleri yaratan bu iktidarı ve rejimi değiştirmenin yolu büyük barışı ana hedef haline getirmektir. Bu büyük barış bizim yolumuzun ışığıdır, hedefimizin tepesidir.
Güya şikayetler üzerine yeni bir düzenleme yapıldı elektrikte. Alt sınır miktarı artırıldı. Bunun bir çözüm olmayacağını anlamak için elektrik kullanımının mütevazı bir hanede ne ölçüde olduğunu yaşayanlar bilir. Bu güya indirim diye sunulan şey halkın cebinden kepçeyle alınan paraların çay kaşığı ile iade edilmesinden başka bir şey değil.”
‘YANDAŞA GİDEN KAYNAKLARIN AKIŞINA SON VERECEĞİZ’
“Öncelikle yapılması gereken elektrik hizmetlerinin kamulaştırılmasıdır. Elektrik hizmeti gibi yaşamsal alanlarda rantın, sömürünün geçerli olduğu bu düzeni değiştirmek için elektrik hizmetleri kamulaştırılmalıdır. Faturasını ödeyemeyen kimsenin elektrik ve doğalgazı kesilmemeli, icra takibi olmamalıdır. Bunları engelleyecek hukuki düzenlemele gerçekleşmeli ama bu iktidarın bunu yapacağını beklemek naiflik olur. Biz bu ülkenin yönetimine ağırlığımızı koyduğumuzda bu tedbirleri ilk fırsatta hayata geçireceğiz.
2018’den bu yana elektrik, doğalgaz, petrola yapılan zamlar geri çekilmeli. Her haneye ihtiyaç kadar elektrik ve doğalgaz ücretsiz sağlanmalı. Bunlar için kaynak var. Bunu bütçe çalışmaları sırasında söyledik. Kaynak nerede? Kaynak, talana, savaşa, yandaşa giden paraların kesilmesindedir. Bunlar kesilsin, bu ülkenin bütün halklarının ihtiyaçları anında karşılanır. Bu ülkede kaynak vardır, zenginlik vardır. Asıl mesele bunların nasıl yönetildiğindedir. Kaynakların paylaşımında halkçı bir anlayışı esas alacağız, savaş politikalarına, ranta, yandaşa giden kaynakların akışına son vereceğiz. Yoksuldan emekçiden alıp zengine verilen bu düzeni değiştireceğiz. Sen, ben, biz, hep birlikte değiştireceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***