Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yasa tasarılarını ‘onaylattığı’ Prof. Dr. İzzet Özgenç’in “Kaçınılmaz görünen ağır ekonomik bunalım sebebiyle OHAL ilânına toplum olarak hazırlıklı olmamız gerekir” paylaşımı gündeme gelmiş, Özgenç’in çıkışı siyaset sahnesinde ciddi bir tartışma başlatmıştı. İzzet Özgenç, yazdıklarından dolayı özür dilerken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Olağanüstü bir şey yoktur, OHAL’den bahsetmek gafilliktir” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener buna “Sakın yeltenmeyin, Türkiye’nin iflasına sebep olur” cevabını verdi. Ama konu bir kez tartışmaya açılmış oldu ve hükümetten veya Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir açıklama da gelmedi.
Prof. Dr. Sayın Ekrem Ali Akartürk, ekonomik krizden çıkış için şu formülü önerdi: “Hükümet OHAL ilan etmeyeceğini duyurmalı. Yatırımcıya güven vermeli. Muhalefet inisiyatif alıp çözüm çağrısında bulunmalı” dedi.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” kitabının yazarı Prof. Dr. Sayın Ekrem Ali Akartürk Sözcü’den Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı. Röportajın tamamı şöyle:
Ekonomik darboğazın giderek derinleştiği bir süreçten geçiyoruz. Döviz karşısında ulusal paramızın aşırı değer kaybetmesi, işsizlik ve yoksulluğun giderek daha görünür hale gelmesi karşısında -OHAL dışında- ne gibi anayasal çözüm önerileriniz olacak?
Bakınız, Anayasamızın 5. maddesine göre devletin görevi; vatandaşların ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaktır. Bu anayasal bakış açısından hareketle şu öneriler getirilebilir:
DÖRT MADDELİK ÖNERİ
Birincisi, yaşanan ekonomik zorlukların daha da derinleşmesi istenmiyorsa OHAL ilanının söz konusu olmadığı hükümet tarafından kesin bir dille açıklanmalı, yerli ve yabancı yatırımcıya güven tesis edilmelidir.
İkincisi, -eğer iktidar kanadı yapmıyorsa- muhalefet liderlerinin inisiyatif üstlenerek Cumhurbaşkanı’na ekonomik krizi görüşmek ve çözüm üretmek noktasında çağrıda bulunması ve yuvarlak masada toplanarak ortak akla dayalı çözümler üretilmesi faydalı olacaktır.
Üçüncüsü, TBMM’nin ekonomik çözüm noktasında harekete geçirilmesidir. Anayasa’nın 98. maddesi gereğince “Genel görüşme” adı altında TBMM Genel Kurulu’nun toplanması ve müzakere ederek çözüm üretmesi de bir yöntemdir.
Dördüncüsü, anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in ekonomik kriz gündemi ile toplanarak istişare edilmesi ve çözümler üretmesi de anayasal bir yöntem olacaktır.
Ekonomik kriz nedeniyle OHAL ilan edileceğine ilişkin kamuoyunda bir endişe var. Sizce Türkiye’de ekonomik kriz nedeniyle OHAL ilan edilebilir mi? Edilirse ne olur?
Cumhuriyet tarihinde ekonomik kriz gerekçesiyle olağanüstü hal ilan edilmedi. Bu çok ciddi bir konu. 2017 Anayasa değişikliğinden önce OHAL ilan edilmesi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’nun birlikte alacağı bir karara dayanıyordu. Ayrıca Milli Güvenlik Kurulu’nun görüşünün alınması zorunlu idi.
CUMHURBAŞKANI TEK BAŞINA EKONOMİK KRİZ GEREKÇESİYLE OHAL İLAN EDEBİLİR
Oysa 2017 Anayasa değişikliği ile OHAL ilan etme yetkisi tek bir kişiye, yani cumhurbaşkanına bırakılmıştır. Anayasamıza göre (md.119); cumhurbaşkanı tek başına ekonomik kriz gerekçesiyle olağanüstü hal ilan edebilir.
Cumhurbaşkanı, OHAL sürecinde çıkaracağı kararnamelerle her türlü düzenlemeyi yapabilir. Üstelik bu düzenlemeler Anayasa’ya aykırı olsalar bile yargı denetimi dışındadır. Dolayısıyla burada endişe verici olan OHAL kararnamelerinin yargı denetimi dışında tutulmuş olmasıdır.
Son olarak Prof. Özgenç, ekonomik krizin ağırlaşması halinde OHAL ilanına hazırlıklı olmak gerekir diye bir ifadede bulundu. İYİ Parti lideri Akşener, OHAL iddialarıyla ilgili olarak, “Sermaye kontrolünden başlayarak vatandaşın dolar mevduat hesaplarına kadar bazı adımların atılabileceği gibi bir endişe yaratır ki bu, Türkiye’nin çok çok zor duruma düşmesine ve iflas etmesine sebep olabilir. Sakın ha öyle bir el uzatma olmasın” dedi. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
OHAL’in bırakın ilanını, gündeme getirilmesi dahi mevcut ekonomik gidişatı daha da bozabilir. Ekonomik kriz gerekçesiyle OHAL ilanının gündeme getirilmesi bile mevcut yerli ve yabancı yatırımcıyı korkutarak dışarıya kaçmaya yöneltebilir. Bu da işsizlik ve yoksullaşmayı derinleştirebilir. Özellikle vatandaşların dolar mevduatlarına yönelik her türlü müdahale ekonomik güven ve istikrarı zedeleyecektir. Sayın Akşener’e katılıyorum.
Saadet Partisi eski Genel Başkanı, Anayasa hukukçusu Sayın Mustafa Kamalak “Anayasa’ya göre ekonomik OHAL ilan edilebilir ama seçim ertelenemez” dedi. OHAL’de yargı denetimi olmadığına göre acaba seçimin ertelenmesi gerçekten imkansız mıdır?
Anayasa’ya göre parlamento ve cumhurbaşkanı seçimleri 5 yılda bir yapılır ve kural olarak OHAL kararnamesi ile seçim konusu düzenlenemez. Ancak, eğer böyle bir durum söz konusu olursa, yargısal denetim mümkün olmadığından nasıl bir sonuç ortaya çıkacağını kestirmek zordur.
Peki ekonomik kriz gerekçesiyle OHAL rejimi uygulanması neden piyasaları ve vatandaşı tedirgin ediyor?
Bakın, OHAL yönetimleri kişi hak ve özgürlüklerinin ve anayasal güvencelerin askıda olduğu bir rejimi ifade ediyor. Üstelik ülkemizdeki anayasal uygulamalara bakıldığında OHAL kararnamelerinin yargı denetiminde olmaması, keyfi ve otoriter bir yönetim anlayışını mümkün kılıyor. Ekonomik istikrar istiyorsak hukuk devletini işletebilmeli ve piyasaları tedirgin etmeyecek yöntem ve araçlarla tedbirler almalıyız.
15 Temmuz darbe girişimi ertesinde gerçekleştirilen OHAL uygulamaları bu tedirginliğin bir sebebi olabilir mi?
Elbette olabilir. Son OHAL uygulaması 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 21 Temmuz 2016’da ilan edildi ve 2 yıl sürdü. Bu süreçte hükümet 36 OHAL kararnamesi çıkardı. Bu kararnamelerle kamu görevinden 130 binden fazla kişi çıkarıldı. Çok sayıda kurum ve kuruluş ile dernekler ve vakıflar kapatıldı. Aynı şekilde çok sayıda basın yayın organları kapatıldı. Ayrıca OHAL kararnameleri denetlenmediği için OHAL’in gerekli kılmadığı konularda da kararnameler çıkarıldı. Bu kararnamelerle evlilik programları dahi yasaklandı, kış lastiğine ilişkin düzenlemeler yapıldı, hatta üniversite bile kuruldu. Bu uygulamalar elbette vatandaşta acaba benim de başıma bir şey gelir mi kaygısı yarattı. Ayrıca bütün bunlara ek olarak 2017 Anayasa değişikliği referandumu ve Cumhurbaşkanlığı seçimi de anılan OHAL uygulamaları devam ederken gerçekleştirildi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***