Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin (Mülkiye) unutulmayan hocalarından emekli öğretim üyesi ve eski Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Prof. Dr. Bilsay Kuruç, “Herkesin ağzında TCMB. Bizim City of London’umuz mu var ya da finans sektöründen rezerv mi bekleyelim? Ancak sanayi gelir yaratmıyor ki rezerv yaratsın. Kapitalizmin bir alışkanlığı var. Yararlandığı kurumları bir yandan yıpratır. Bunun son 10 yıllık sahnesinde TCMB var. Hangi merkez bankası swap’la borçlanarak rezerv tutabilir? Bu ne kadar sürebilir? Böyle merkez bankacılığı olur mu?” dedi.
Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre, Kuruç, “Türkiye’nin bir kapitalist modeli var ve TCMB de bunun içinde. Bunun gelir yaratma kapasitesi düşük. Dünya likiditesi sayesinde yaşanan cicim yılları da geride kaldı. Son 10 yıldır kendi gerçeklerimizle karşı karşıyayız. Önümüzdeki dönemde bu modele devam edildiği sürece şu olacak: Rezerv yaratamayan, gelir yaratma kapasitesi düşük bir ekonomi.” diye konuştu.
Kuruç şu ifadeleri kullandı:
“Esas soru TCMB buna ne kadar dayanabilir? 10 yıl önce ilk salvoyu dönemin TCMB Başkanı Erdem Başçı yemişti. Klasik merkez bankacılık yapıyordu. O gün Başçı’nın yediği fırçayı hatırlarsak bugünü daha iyi anlarız. Çünkü dolarizasyon başlamıştı. Sermaye sınıfının yeni katmanları, yeni şirketler eski şirketlerle yan yana iki para kullanma avantajına sahip oldular. Biri güçlü dolar, diğeri zayıf TL. Sermaye sınıfını var eden siyasal yaşamın yeni hediyesi olan şirketler, bu avantajla çalışmayı öğrendiler. Yani güçlü paraya sahipsen zayıf para zayfladıkça kazanırsın. 128 milyar dolar meselesi de aynı.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***