El-Hol Kampı; kaotik, çaresizliğin hüküm sürdüğü ve tehlikeli bir yer.
Etrafı dikenli tellerle, gözetleme kuleleri ve silahlı nöbetçilerle çevrili tıka basa dolu bu kamp, IŞİD’in yabancı savaşçılarının eşleri ve çocuklarının evi.
Giderek büyüyen Kuzeydoğu Suriye’de çöldeki bu kampa, Al-Malikiyah kentinden, Kamışlı şehrini de geçtikten sonra, arabayla 4-5 saatte gidilebiliyor.
İçerde kara çarşaflı ve peçeli Müslüman kadınlar var. Bazıları kendi halinde ve mesafeli insanlar. Bazıları ise dışarıdan gelenlere düşmanca davranıyor.
Bir köşede, küçük sebze pazarının yanı başında, kavurucu güneşten korunarak sohbet etmeye istekli bir grup kadın var. Doğu Avrupa’dan gelmişler.
Yollarının buraya nasıl düştüğünü soruyorum. Çok az şey söylüyorlar. IŞİD’e katılma; binlerce kişiyi işkence eden, öldüren ve köleleştiren bir rejim altında yaşamak için binlerce kilometre yol kat etme kararından eşlerini sorumlu tutuyorlar. Israrla, suçlarının sadece yanlış erkeği sevmek olduğunu söylüyorlar.
IŞİD militanlarının eşleri arasında hayli bilinen bir hikaye bu. Zalimliği ve hedefleri hakkında net bir rejimle aralarına mesafe koymaya çalışıyorlar. Eşler ya ölmüş, ya hapiste ya da kayıp. Şimdi ise burada çocuklarıyla birlikte mahsur durumdalar.
Yaklaşık 60 bin kişi bu kampta tutuluyor. Aralarında yabancı IŞİD militanlarının 2 bin 500 ailesi de var. Cihatçı örgütün 2019’da Bağuz’daki yenilgisi sonrası bu kişilerin El-Hol Kampı’nda yaşıyor.
Kadınlar oldukça temkinli konuşuyor. Ölümcül olmasa da vahim sonuçları olabilecek herhangi bir sonuçtan çekiniyorlar. Endişelendikleri kamp içindeki gardiyanlar değil, diğer kadınlar.
Muhafazakar bazı kişiler hala kamp içinde IŞİD’in kurallarını dayatıyor. Sabah erken saatlerinde biz kamptayken bir kadın ölü bulundu. Cinayete kurban gitmişti.
Günlük cinayetler
Kampların yönetiminden sorumlu, Kürtlerin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri için El-Hol’daki şiddet ve radikalleşme önemli bir sorun.
Kuzeydoğu Suriye’deki Kürt yönetimin fiili Dışişleri Bakanı Dr. Abdülkerim Ömer, IŞİD’in El-Hol’da hala hüküm sürdüğünü kabul ediyor. Şiddetten büyük oranda sertlik yanlısı kadınların sorumlu olduğunu söylüyor:
“Her gün cinayetler işleniyor. Sertlik yanlısı kadınlar, insanlar IŞİD’in ideolojisini benimsemedikleri takdirde onların çadırlarını yakıyorlar. Bu radikal görüşleri çocuklarına da aktarıyorlar.”
Kampın dört bir yanında, aileleri tarafından Asya, Afrika ve Avrupa’dan IŞİD yönetimi altında yaşamak için Suriye’ye getirilmiş çok sayıda çocuk var.
Bu çocuklar için yapacak çok az şey var. Küçük çocuklardan bazıları, kampta bizi taşlarla hedef aldı. Aracın camı kırıldı.
Diğer çocuklar ise tamamen pasif, çadırlarının dışında otururken boş boş ve uzun uzun bakıyorlar. IŞİD, Irak ve Suriye’deki topraklarını umutsuzca savunmaya çalıştığı dönemde, sürekli hareket halindeki çocukların çoğu akıl almaz dehşetlere tanık oldu.
Bu çocukların çoğu savaştan başka bir şey bilmiyor ve hiç okula gitmediler.
Çocukların bazılarında gözle görülür yaralar var. Bacağı kesilmiş bir çocuğun engebeli ve tozlu arazide ilerlediğini görüyorum. Çoğu çocuk en az bir ebeveynini kaybederek travma yaşamış.
Kampta artan şiddetle başa çıkmak için düzenli olarak güvenlik önlemleri alınıyor.
Daha büyük erkek çocuklar ise potansiyel bir tehdit olarak görülüyor. Ergenlik çağına ulaşan erkek çocuklar, ailelerinden uzakta güvenli gözaltı merkezlerine gönderiliyor.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla çocukların anneleriyle iletişim halinde olduklarını söyleyen Dr. Ömer, “Belli bir yaşa geldiklerinde kendileri ve başkaları için tehlike oluşturuyorlar. Bu yüzden bu çocuklar için rehabilitasyon merkezleri kurmaktan başka seçeneğimiz yok” diyor.
‘Oğlum her gün giderek büyüyor’
El-Hol’un kuzeyinde, IŞİD’in eşleri ve çocuklarına da ev sahipliği yapan daha küçük bir kamp olan Roj yer alıyor. Burada şiddet olayları daha az görülüyor. Şamima Begüm, Nicole Jack ve kızları da dahil olmak üzere birçok İngiliz kadın da burada yaşıyor.
Kamp tel örgülerle bölünmüş. Batı Yarımküre’de IŞİD’e en yüksek katılım oranlarından birine sahip Karayip adası Trinidad Tobago’dan bir grup kadınla tanışıyorum.
Birinin 10 yaşında bir oğlu var. Çocuklarıyla, IŞİD yönetimi altında yaşamak için buraya gelmiş. Eşinin öldürülmesi sonrası, son ana kadar IŞİD rejimi altında yaşamışlar. Daha büyük erkek çocuklarının annelerinden ayrıldığını duymuş ve şimdi bunun kendi çocuğunun başına gelmesinden de korkuyor.
Oğlu büyüdükçe, annesinin de endişesi artıyor:
“Oturduğum yerde oğlum her gün büyüyor. Belki de bir gün gelip onu da alabilirler diye düşünüyorum”
Kadının oğlu, küçük erkek kardeşi ve kız kardeşiyle birlikte yakınlarda futbol oynuyor. Babası bir hava saldırısında öldürülen çocuk, annesinden alınması durumunda onu özleyeceğini söylüyor.
Burada temizlik oldukça basit şekilde yapılıyor. Dışarıda tuvaletler ve duş alınacak kabinler var. İçme suyu da su deposundan paylaşılıyor, ki bu da tüm çocukların şikayet ettiği bir şey.
Kampta oyuncak, yiyecek ve giysi satan küçük bir çarşı var.
Ailelere her ay gıda paketleri veriliyor, çocuklara da giyecek yardımı yapılıyor. Bazıları kamptaki karma aile bölümlerinde yaşıyor. IŞİD yönetimi altında birkaç kadın bir eşi paylaştı, bu ilişkiler çocuk bakımı ve ev işleri paylaşıldıkça sürdü.
Yıkım, bombardıman, savaş
Çocukların birçoğu Save the Children (Çocukları Kurtarın Vakfı) tarafından faaliyet gösteren derme çatma bir okula gidiyor.
Vakfın Suriye Ofisi’nden Sara Rashdan, “Bir sürü hikaye duyuyoruz ve bunların hiçbiri maalesef olumlu değil. Ama umudumuz onların eve gidip normal bir çocukluk yaşayabilmeleri, sağlıklı ve güvende olmaları” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Çok fazla davranış değişikliği gördük. Çocukların resimlerinde yıkım, bombardıman ve savaş temalarını ele aldıklarını gördük. Ama şimdi daha olumlu olan mutluluk, çiçek ve ev resimleri çizdiklerini görüyoruz.”
Ancak bu çocukların nasıl kurtulacakları ya da geleceklerinin ne olacağı belli değil.
Bazı batılı ülkeler, yabancı IŞİD militanlarının eşlerini güvenlik tehdidi olarak görüyor.
Kadınların çoğu güvenlik riski oluşturduklarını kabul etmiyor.
Yine de aralarında IŞİD kurbanlarını (IŞİD tarafından köleleştirilen binlerce Ezidi kadını ya da IŞİD’in muhalif olarak gördüğü için öldürdüğü kişileri) tartışma konusunda bir isteksizlik var.
Kadınların şiddet içeren herhangi bir IŞİD eylemi görmediklerini söylemeleri olağan. “Hilafet” içinde yaşamalarına rağmen, çoğu örgütün kafa keserek gerçekleştirdiği infazlardan, katliamlardan ve soykırımdan habersiz olduğunu iddia ediyor.
Bu, IŞİD’e katılanların sık sık tekrar ettiği bir söylem.
Dış dünyayla bağlantıları yok ve çok azı kendi ülkelerinde nasıl göründüklerini konusunda bir fikre sahip.
İsveç, Almanya ve Belçika gibi bazı Avrupa ülkeleri, bazı çocukları ve annelerini ülkelerine geri kabul ediyor.
Ancak kamplardaki durum giderek daha da kötüleşirken, Kürt yetkililer daha fazla ülkeye vatandaşlarını geri alma çağrısı yapıyor.
Dr. Ömer, “Bu uluslararası bir sorun ama uluslararası toplum üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmiyor” diyor ve ekliyor:
“Böyle devam ederse, baş edemeyeceğimiz bir felaketle karşı karşıya kalacağız.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***