Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor ve AB-Türkiye Parlamento Komisyonu Delegasyonu Başkanı Sergey Lagodinsky, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Osman Kavala’nın AİHM kararları doğrultusunda serbest bırakılması çağrısında bulunan on Batılı büyükelçiyi “istenmeyen kişi” ilan edileceğini söylemesine tepki gösteren bir yazılı açıklama yayınladı.
Açıklamada Erdoğan’ın sözlerinin “dikkatleri iç ve iki taraflı gerçek acil sorunlardan uzaklaştırma girişimi” olduğu belirtildi. Açıklamada özetle şunlar belirtildi:
“Osman Kavala’yı serbest bırakmanın Türkiye’nin sorumluluğu olduğuna karar verenler bu Büyükelçiler veya onların hükümetleri değildir. Aralık 2019’da derhal serbest bırakılmasını emreden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’dir. Türkiye, Selahattin Demirtaş hakkında da benzer bir karara uymakla yükümlü olduğu gibi, bu Mahkeme’nin kararına da saygı göstermek zorundadır.”
“Hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma garantileri, herhangi bir demokrasinin temel direkleridir. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi raporlarında defalarca vurgulandığı ve Avrupa Parlamentosu Yıllık Raporu’nda da vurgulandığı gibi, Türkiye’nin bu alanlarda acil düzeltilmesi gereken ciddi bir sorunu bulunmaktadır.”
“Türkiye’de sürekli olarak eleştirel seslere yönelik saldırıların ve yargıya müdahalelerin yaşanması kabul edilemez. Şimdi yurtdışından gelen eleştirileri de susturmak için bir girişimde bulunulması talihsizlikten de ötedir. Osman Kavala davasına ilişkin tavrımız ve Türkiye’deki diğer demokrasi sorunlarına yönelik eleştirilerimiz, bu üzücü gelişmeye rağmen yılmadan devam edecektir.”
Serbest Görüş:
dAlmanya’dan, ‘Türkiye resmen başvurmadı’ açıklaması
dBüyükelçiler Krizi’nde ilk darbe: Dolar 9,85 TL
d“10 Büyükelçi” krizi: Erdoğan ayakta kalmak için tehlikeli oyunlar kurguluyor
“Hâlâ önlenebilecek ciddi bir diplomatik krizin eşiğindeyiz. Türk makamlarını, ilişkilerimizde son yıllarda yaşadığımız, atlatmayı umduğumuz bir krizden daha kötü bir senaryoya yol açabilecek adımlardan kaçınmaya çağırıyoruz. Türkiye’yi, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları başta olmak üzere, uluslararası taahhütlerine uymaya ve AİHM kararlarına uymaya bir kez daha çağırıyoruz. Avrupa Birliği’ni ortak bir tepkiyi koordine etmeye ve hala mümkün olsa da Türk meslektaşlarını gerilimi düşürmeye teşvik etmeye çağırıyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***