HABER YORUM | YUSUF DERELİ
Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu (PPK) ağustos ayı toplantısında politika faizini beklenildiği gibi yüzde 19’da sabit tuttu. Karar hiç kimse için sürpriz olmadı. Zir Merkez Bankası’nın faizleri artırma ihtimali olmadığı gibi, yüksek enflasyon nedeniyle aşağı çekme ihtimali de zayıftı. Söz konusu kararla MB’nın ‘günü kurtardığını’ söyleyebiliriz. Şimdi gözler Eylül ayında yapılacak PPK toplantısında…
MB’nın kararının ‘rasyonel’ düşünülerek alındığını söylemek mümkün mü? MB yönetimi, gerçekten ekonominin kurallarına göre mi hareket ediyor? Ya da daha açık olması için şöyle soralım; Merkez Bankası’nın elinde kura müdahale edebilmek için 128 milyar dolarlık bir rezerv (daha) olsa idi yine de bu kararı alır mıydı? İngiltere ile (mesela) 30 milyar dolarlık bir Swap anlaşması yapılabilseydi, MB yine de faizi sabit tutabilir miydi?
PROFESÖRLER AÇIKLAYAMIYOR!
Bu konuyla ilgili iki profesörle görüştüm. Yukarıdaki soruları sordum. Biri şöyle cevap verdi: “Eğer ellerinde rezerv olsaydı risk pirimi daha düşük olacağı için muhtemelen faiz indirimine giderlerdi. Ancak iktidarın para politikasını ya da nasıl karar verdiklerini anlamıyorum. Dolayısıyla net bir açıklama yapamıyorum. Başaramıyorum.”
Diğer akademisyenin cevabı ise kısa ve net oldu: “Ellerinde yeterli rezerv olsa ya da yeni swap anlaşması yapabilseler bir dakika bile düşünmez politika faizini indirirlerdi.”
TCMB Beştepe’ye, ‘Cari işlemler dengesi iyileşmeden faiz indiremem’ sinyalini göndermiş… Bunun anlamı, ‘faizi düşürürsem kuru dengeleyecek bir döviz girişi yok’ demek.
— Uğur Gürses (@ugurses) August 12, 2021
MB’DEN CARİ AÇIK VURGUSU
Bu soruya cevap vermek için MB’nın karar metnine bi göz atmak gerekiyor. Metinde, cari işlemler dengesinin önemine vurgu yapılıyor. Ekonomist Uğur Gürses de bu noktaya dikkat çekiyor. Gürses, “TCMB Beştepe’ye, ‘Cari işlemler dengesi iyileşmeden faiz indiremem’ sinyalini göndermiş… Bunun anlamı, ‘faizi düşürürsem kuru dengeleyecek bir döviz girişi yok’ demek.” ifadelerini kullanıyor.
2020 yılında cari açık ise 36,7 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Bu yıl Ocak-Haziran döneminde dış ticaret açığı 21 milyar 166 milyon dolar olarak kayda girdi. Mayıs ayı itibariyle 12 aylık cari açık ise 31 milyar doların üzerinde…
MB’NIN ELİNDE BAŞKA ENSTRÜMAN KALMADI
Uzun lafın kısası; AKP iktidarının ya da MB yönetiminin ‘rasyonel’ düşünmek ve piyasa beklentilerine göre karar vermek gibi bir derdi yok ve hiç olmadı. Eğer öyle olsa idi zaten dolar bugün 8,60’larda olmaz, MB’nın 128 milyar dolarlık rezervi heba edilmezdi.
Ellerinde kura müdahale edecek başka bir enstürman kalmadığı için politika faizine dokunamıyorlar. Eğer başka bir müdahale aracı olsa (swap veya rezerv) bir dakika bile düşünmez, ‘aldıkları sinyal’ gereği politika faizini düşürürler.
GÜNEY KORE İLE SWAP; MAKYAJA DEVAM
İktidarın para ve maliye politikası değişir mi? Mümkün değil…
Daha geçtiğimiz hafta Erdoğan, 128 milyar dolara mal olan ‘Faiz, enflasyonun sonucudur’ tezini tekrarladı. Resmi enflasyon bile yüzde 18,95 iken faizlerin düşürülmesi gerektiğini savundu. Erdoğan aynı Erdoğan! Dolar 8,30’lardan 8,65’le fırladı ama kimin umurunda!
Gerçek enflasyon oranının en iyi ihtimalle yüzde 35’lerde olduğunu hatırlatalım.
Merkez Bankası da Erdoğan’dan farklı değil… Dün Güney Kore Merkez Bankası ile 17,5 milyar TL’lik (2,3 trilyon won) swap anlaşması yapıldığı açıklandı. Swap anlaşması 3 yıl sürecek. İki taraf, anlaşmanın uzatılmasını görüşebilecek.
Parası rezerv olmayan ülkelerle yapılan swap anlaşmaları büyük ölçüde bilanço makyajıdır.
İşlevsel anlamda fazla bir önemi olmadığı gibi potansiyel olarak bir ulusal tavizdir. https://t.co/eAOYXHMPdh
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) August 12, 2021
İktisatçı Pro. Dr. Hakan Kara, konuyla ilgili paylaşımında, “Parası rezerv olmayan ülkelerle yapılan swap anlaşmaları büyük ölçüde bilanço makyajıdır. İşlevsel anlamda fazla bir önemi olmadığı gibi potansiyel olarak bir ulusal tavizdir.” diyor.
Swap anlaşması başkasının arabasiyla hava atmaya benzer. Dahası ilgili ülke parasinin dolara cevrilmesi istenmez ki uluslararasi piyasada likiditesi artıp degeri dusmesin. Vesselam dolar dışındaki para cinslerinden yapılan swap anlaşmaları sadece görüntudur. Fiili etkisi olmaz.
— Doç. Dr. UMUT BURAK GEYİKÇİ (@burakgeyikci) August 12, 2021
Doç. Dr. Umut Burak Geyikçi ise şunları söylüyor: “Swap anlaşması başkasının arabasıyla hava atmaya benzer. Dahası ilgili ülke parasının dolara çevrilmesini istenmez ki uluslararası piyasada likiditesi artıp değeri düşmesin. Vesselam dolar dışındaki para cinslerinden yapılan swap anlaşmaları sadece görüntüdür. Fiili etkisi olmaz. Dolar cinsinden yapılan swap anlaşmaları ise geçici ferahlama sağlar. Üretmeden, satmadan, cari dengeyi sağlamadan geçici çözümler sunar…”
Güney Kore Merkez Bankası’yla Swap anlaşmasına dair ilk öğrendiklerim: Merkez Bankası yöneticileri için de sürpriz olmuş, görüşmeleri Külliye yürütmüş…https://t.co/gZn1DZchrL
— Barış Soydan (@barissoydan) August 12, 2021
SWAP GÖRÜŞMELERİNİ SARAY YÜRÜTTÜ
T24 yazarlarından Barış Soydan ise konuyla ilgili kaleme aldığı yazıda Swap anlaşmasının MB yöneticileri için de sürpriz olduğunu, görüşmelerin bizzat Saray tarafından yürütüldüğünü öğrendiğini belirtiyor. Öyle anlaşılıyor ki Saray, MB’nın yönetiminin tamamen eline almış.
Bu arada, MB’nın yurtdışı swap anlaşmaları yaptığı ülkeler şöyle: Katar 15 milyar dolar, Çin 6 milyar dolar, Güney Kore 2 milyar dolar. Merkez Bankası’nın G.Kore anlaşması öncesi toplam swap yükümlülüğü 6 Temmuz itibarıyla 66 milyar dolar tutarındaydı. Bunun 45 milyar dolarını yurtiçi bankalarla yapılan swaplardan oluşuyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***