Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, yoğun bakımdaki koronavirüs hastalarının yüzde 90’ının, serviste yatanların ise yüzde 40’ının aşısız olduğunu söyledi.
AÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, son birkaç günde hastaneye yatan ya da yoğun bakım gereksinimi olan koronavirüs hastalarının sayısının arttığını belirtti. Bu hastalar içinde özellikle aşılanmamış kişilerin oranının yüksek olduğunu aktaran Prof. Dr. Yalçın, “Servis hastalarında yüzde 40 aşılanmamış grup yatarken, yoğun bakımdaki hastalarda bu oran yüzde 90’ı buluyor. Bu grupta aşıları tamamlanmamış, bir ya da iki aşı yapılmış gruplar var ama aşıları tamamlanmadan kişilerin bağışıklık kazanması, yeterli antikor düzeyleri olmadan hastalığı atlatabilmeleri mümkün olamıyor. Aşı, kişinin yoğun bakıma yatmasını, hastaneye yatmasını engelliyor ya da mekanik ventilasyon, entübasyon gibi değişik uygulamalar gereksinimini bir şekilde azaltan elimizdeki en önemli enstrüman. Bugünlerde karşımıza çıkan hamile hastalardan birini kaybettik. Hamilelerin özellikle hamilelik öncesi ya da hamileliğin ilk üç ayı sonunda mutlaka aşılanması gerektiğini düşünüyoruz. İlk üç aya ait veriler biraz daha bu grupları riskten kurtarıyor. Sadece bu grupların değil değişik hastalığı olan bireylerin de zamanları geldiyse aşılanmasında yarar var” dedi.
“4 kişiden 1’inin aşılanmamış olması ciddi tehdit”
Aşılanma oranını hızla artırmak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yalçın, “Bir ara artan aşılama oranlarının giderek azaldığını gördük. Muhtemelen bu hafta eksik aşılı olanların tamamlanmalarını bekliyoruz. Ülke boyutuna baktığımızda her iki doz aşısını yaptırmış bireyler yüzde 37’ler civarında, aslına bakarsanız yüzde 60’ı aşmamız gerekiyor. Yaklaşan sonbahar mevsimiyle birlikte solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığının artması göz önünde bulundurulduğunda, aşılama oranlarının çok hızlı artması lazım. Türkiye’de 4 kişiden 1’inin aşılanmamış olması toplum için ciddi bir tehdit. Aşıyla birlikte kişilerin maske kullanımını da terk etmemesi lazım” diye konuştu.
Prof. Dr. Yalçın, başlangıçta alfa ve beta, gama ve delta grupları olduğunu belirterek, “Yakın zamanda nadir de olsa Kolombiya’dan bildirilen suç vardı ki çok sıkıntılı değil ama özellikle o ülkede ve Amerika’da uzun süre sağlık tesislerinde kalan bireylerde ölümlere yol açtı. Çok fazla yayılımı olacağını düşünmüyoruz ama yine de bu yeni varyantların her an çıkabileceğini akla getirmek gerekiyor. Bu varyantlar çıkacaktır mutlaka, bizim daha hızlı davranıp aşılanmamız lazım. Örneğin; İsrail ve Almanya aşılanma oranını çok yükseltti. Varyant orada da geliyor ancak oranları düşük, vakaların hastaneye yatma oranı ve ağır geçme süreleri düşük seyrediyor” dedi.
“İki artı bir doz 9 ay korur”
Türkiye’de şu anda iki doz, sonrasında bir doz daha aşı programının yürüdüğünü aktaran Yalçın, “Şu an bu sistemin 9 aya kadar koruyuculuğu mevcut. Bu üç aşıdan sonra 9 aylık bir bağışıklık öngörülüyor. Antikor düzeyleri düştüğünde sonraki aşılara da gereksinim olabilecek. Henüz bununla ilgili bir şey söylemek zor. Aşıların yan etkileri insanlarda tereddüde yol açıyor. Aşı karşıtı olanlar var. Tereddüdü gidermek lazım. Aşı olmadıkları takdirde genç insanlarımızı kaybediyoruz. Aşıların kısa vadede yan etkileri olabilir bunlar öngörülüyor. Uzun vadedeki yan etkileri bugün hastalığın getirdiği sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda çok daha az can sıkıcı, diye düşünüyorum. Farklı düşünceler var bunların hepsi hurafe” diye konuştu.
“Yüz yüze eğitim önemli”
Eğitim- öğretimin çocuklar için önemine ve okulların açılmasına yönelik tedbirlerin alınmasına dikkati çeken Yalçın, “Yüz yüze eğitim çok önemli. Bunun yapılabilmesini savunuyoruz. Burada kritik olay şu; çocuklar hastalığı kolay geçiriyor. Hatta biz 16 yaşın altına, hastalandıklarında ilaç dahi vermiyoruz. Burada kritik nokta ebeveynlerin aşı yaptırması, öğretmenlerin, okul personelinin aşı yaptırması. Bu gerçekleştiği takdirde çocukları güvenli bir şekilde okula gönderebilirler. Çocuklarda hafif geçiyor ama hastalığı alıp evlerine erişkinlere taşımaları ve onların hastalığı ağır geçirmeleri olasılığı var. Okul çalışanları ve aile bireylerinin mutlaka aşılanması, okul açılana kadar birincil görev olmalıdır” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***