YORUM | BÜLENT KORUCU
Türkiye birkaç gündür Antalya’nın Elmalı ilçesinde yaşandığı iddia edilen aile içi istismarla çalkalanıyor. Yine sosyal medya mahkemesi kuruldu; iddialar ve savunmalar, daha kötüsü raporlar havalarda uçuşuyor. Böylesine hassas olunması gereken bir konu bile kör dövüşü şeklinde ele alınıyor. Çocukların psikolojisini ve geleceğini düşünmeden, hoyratça izler bırakılıyor sanal aleme.
Her popüler konuda olduğu üzere bunda da yükselen dalgada sörf yapanlar gözden kaçmıyor. Sanatçılar, mankenler, sosyal medya fenomenleri, gazeteciler… Liste uzayıp gidiyor. Kimse çözüm önermiyor, herkes rüzgarda yelkenini şişirme ve reytingini artırma peşinde. Sahici ve fikri takip yapan bir toplumsal tepki oluşsa çözüm de arkasından gelir. Hangi olayın sonuna kadar takipçisi olundu, hangi davalar takip edildi? Hangi vakada mağdurlara yaralarını sarıcı biçimde el uzatıldı?
En mide bulandırıcı olanı ise çözüm mevkiindekilerin rüzgara göre konuşlanmaları; fırtına dinince yine konforlu alanlarına çekilmeleri. Emine Erdoğan’dan Ömer Çelik’e varıncaya kadar birçok iktidar mensubu açıklama sırasına girdi. Oysa söylediklerini sosyal medya ergenleri de fazlasıyla dile getiriyor zaten. Onlar da biliyor tepkinin konjonktürel olduğunu ve balık hafızalı bir toplum olduğumuzu. Rahatlıkları o yüzden.
Sanki çocuklara yönelik cinsel taciz vakası ilk kez Elmalı’da yaşanmış gibi, yapmacık bir infial şovu izliyoruz. Meclis’te bekleyen yargı paketine bile rötuş yapılacakmış… Önceki örnekler yasama organını uyandırmaya yetmemiş olacak, şimdi akıllarına bazı düzenlemeler gelmiş. Ne düzenlemeler ne de uygulamadan problemi çözecek bir gelişme bekliyorum. Ülkeyi 20 yıldır tek başına yöneten AKP bugüne kadar adım atmadı, şimdi de yasak savma kabilinden çıkışlarla yetinecek.
İstismarla suçlanan anne ve üvey babaya yandaş kanallar mikrofon uzatıyor ve savunmalarına geniş yer veriyor. Twitter’da yazdım, o haberlerin doğru çıkmasını isterim. Ancak AKP’li sözcüler, tepkileri savuşturmak için şahinlik yaparken kontrollerindeki medyanın güvercin rolü şüphe uyandırıyor. Eleştiri okları AKP’ye yönelince savunma duvarı ve dalgakıran inşasına giriştiler izlenimi oluştu. Bu intiba ailenin savunmasına da gölge düşürebilir ve haklıyken haksız konuma düşürebilir.
Bizzat görmediğim için dosyayı incelediğini belirten ve ismiyle yazan avukatların tanıklığına göre hareket etmeye çalışıyorum. Yine de suçu ispatlanana kadar herkesin suçsuzluğunu öngören evrensel ilkeye uymak gerektiğini düşünüyorum.
Sosyal medyada savcılığa soyunanların önemli bir kısmı, sağlıklı bir psikolojiyle hareket etmiyor. Angry Bird oynuyormuş gibi davranıyorlar. Adaleti sağlamaktan ziyade karşılarındaki bir şeyi yıkmakla ilgililer. Yıkılması gereken ‘şey’in insan olduğunu çok önemsemiyorlar. Kurunun yanında yaşın yanması da umurlarında olmuyor. Yargı camiasına duyulan güvensizlik ve oluşan boşluk sanal mahkemelere zemin hazırladı. Eskiden adliyeden umudu kesen mafyaya gidiyordu, şimdi trend topik simsarlarını buluyor.
Haftada birkaç kez “filanca tutuklansın” kampanyası görüyoruz. Ne yazık ki çoğunda da başarılı oluyorlar. Daha kötüsü büyük oranda isabetli kararlar veriyorlar. Söz konusu mahkemelerin en büyük handikapı, gizlilik ve masuniyet gibi ilkelerinin olmaması.
Geleneksel medyanın bıraktığı boşluğu sosyal medyanın doldurması anlaşılır bir durum; fakat yargı ve yürütme erkinin yerini alması sağlıklı değil. Bunun sorumlusu ise görevini yapmayan adliye ve siyaset. Parlamentoda sandalye işgal eden muhalefet de anahtarları sanal aleme bırakıp tatile gidiyor. Ya da popüler dalgalara binip arada kaynıyor.
Elmalı’da ne yaşandı ve mahkeme neden tutuksuz yargılama kararı verdi? Bilmiyoruz. Başsavcılık “Biz tutuklama istedik mahkeme reddetti” diye kendini kurtarma peşinde. Siyasiler, her konuda olduğu gibi “gereği yapılacak” klişesiyle yasak savıyor. Bakanlık, mahkeme adına açıklama yapıp doğruyu billurlaştırmak yerine gölge boksu yapıyor. Arada iki çocuk ve adalet duygusu heder ediliyor. Belki de bir anne yargısız infaza kurban gidiyor… karanlıkta fil tarifi bu kadar oluyor.
Sahi niye ışıkları yakmıyorsunuz… ampül patlak mı yoksa?
Kaynak: Tr724