13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma İlçesi’ndeki kömür madeninde 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan facianın yeniden görülen davasında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan 20 yıl, mühendisler Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu 12 yıl 6 ay hapis cezalarına çarptırıldı. Sanıklar bilinçli taksirle öldürme suçundan ceza aldı. Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Evinç ise beraat etti.
Kararın açıklanmasından sonra duruşma salonunda bulunan ölen madencilerin aileleri karar tepki gösterdi. Aileler daha sonra düzenledikleri basın toplantısında kararın adil olmadığını söyledi.
Davanın geçmişi
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yıllarca süren dava 2018 yılında sonuçlandı. Davada 37 kişi beraat etti, 14 sanık da taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan ceza aldı. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a basit taksirden 15 yıl hapis cezası verildi. Bilinçli taksirden yargılanan diğer sanıklar Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, Yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, 18 Nisan 2019’da tahliye edildi. Genel Müdür Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, yardımcısı İsmail Adalı’nın yattıkları süre göz önünde bulundurularak 2021 Şubat ayında tahliye edilince Soma davasında tutuklu sanık kalmadı.
Yargıtay kendi kararını bozdu
Yapılan temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği, istinafın da onadığı kararı bozdu. 12. Ceza Dairesi, sanıkların “bilinçli taksirle öldürme” suçundan değil, 301 kez “olası kastla öldürme” ve 162 kez yaralama suçundan cezalandırılması gerektiğini belirtti. Bu, sanıkların ölen her bir madenci için ayrı ayrı ceza almaları anlamına geliyordu.
Bu sırada Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin üyeleri değişti. Üye değişikliğinden hemen sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 8 Ocak’ta 12. Ceza Dairesi’nin 30 Eylül 2020 tarihli kararına itiraz etti. Yeni üyeler itirazı haklı bularak sanıkların olası kastla öldürme suçundan değil, bilinçli taksirle öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.
“Verilebilecek en kötü karar”
Ölen madencilerin ailelerinin avukatlarından Hatice Aslan Atabay, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede mahkemenin verilebilecek en kötü kararı verdiğini savundu: “Sanıkların olası kasttan ceza alması gerektiği yönündeki düşüncemizi sürdürüyoruz. Bu konuda dosyada çok güçlü deliller var. Ama Yargıtay’ın olası kast kararı uygulansaydı bile Can Gürkan’a 1/3 değil, yüzde 50 oranında ceza artırımı yapıp 22,5 yıl ceza vermesi gerekirdi.”
Mahkemenin, Can Gürkan hakkındaki bilinçli taksir kararını sadece 2011 yılındaki revize planının uygulanmamasına bağladığını belirten Atabay “Eğer mahkeme, ceza artırımını Yargıtay’ın istediği gibi birçok eylemden yapsaydı yüzde 50 oranında artırım yapması gerekecekti ve yaklaşık üç sene daha kapalı cezaevinde kalacaktı. Ama bununa matematiği, hesabı kitabı yapılmış, ‘Can Gürkan daha fazla yatmasın, yazıktır’ denmiş. Kararın özeti bu aslında. Gerçekten öfkeliyiz, kızgınız ama sürece daha sıkı sarılma kararındayız. Duruşma salonundan bu kararla ayrıldık” dedi.
Dava sürecinde hakimin değiştiğini, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’ne üç bürokrat hakimin atanmasıyla Yargıtay’ın kendi kararını bozduğunu kaydeden Avukat Atabay, “Yargıtay’ın değişen üyeleri bile ‘Can Gürkan’a eksik ceza vermişsiniz’ dedi. Ama mahkeme sanıklara ne kadar esnek davranılabilecekse o kadar esnek davrandı” diye konuştu. Atabay bu kararın kesinleşmesi durumunda Can Gürkan’ın yaklaşık 6 ay daha kapalı cezaevinde kalmasının beklendiğini, ancak pandemi koşulları gerekçesiyle “Cezası az kalmış denerek, girdi, çıktı yapılarak serbest kalabileceğini” de sözlerine ekledi.
Kamu görevlileri de yargılanabilir
Atabay, bu davanın sadece dört sanığı ilgilendirdiğini, diğer sanıklar hakkında verilen hapis cezaları ile beraat kararlarının kesinleştiğini hatırlattı. Ancak hem kesinleşen kararlarla hem de yargı karşısına çıkarılmayan kamu görevlileriyle ilgili sürecin farklı gelişebileceğini söyledi: “Cezası ya da beraat kararı kesinleşen sanıklarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurumuz var. Kamu görevlileri ise idare tarafından soruşturuluyor ve idare izin verirse görevleri nedeniyle haklarında dava açılabiliyor. İdare kamu görevlilerini korudu. Oysa Anayasa Mahkemesi’nin yaşam hakkı konusunda kamu görevlilerinin yargılanması yönünde bir kararı var. Yürütülen idari soruşturmayla ilgili dosya Danıştay’daymış. Danıştay aylardır bu kararı yazmıyor. Yazarsa, kamu görevlileri de yargılanmalı. En azından bu ülkede Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulacaksa, iddianamenin düzenlenmesini ve yargılanmalarını bekliyoruz. Yani bir blok duruşma daha görebiliriz kamu görevlileri açısından.”
“Bu dosyayı katlettiler”
Oğlu Uğur Çolak’ı Soma faciasında kaybeden ve kendi de aynı madenden emekli olan İsmail Çolak da Soma davasında baştan itibaren adil bir yargılama olmadığını söyledi. Ayı zamanda Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı olan Çolak, “Kamu kesiminden, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden, denetleme yapan kişilerden, Türkiye Kömür İşletmeleri’nden, Enerji Bakanlığı’ndan kimse yargılanmadı. Birçok sorumlu insan varken sadece sermaye sahibi ile mühendisleri sorumlu tuttular” dedi.
VOA Türkçe’ye konuşan Çolak “Mahkeme süreci boyunca yaklaşık 80 celseye gittik geldik. Çeşitli entrikaların, ayak oyunlarının döndüğü, aba altından sopa gösterildiği, mahkeme heyetlerinin tehdit edildiği, mahkemeye yukarılardan çeşitli baskılar uygulandığı, mahkeme üyelerinin ve en sonunda mahkeme başkanının değiştiği bu dosyayı katlettiler. Yargı süreci bizim istediğimiz ve kamuoyunun beklediği şekilde sonuçlanmadı” diye konuştu.
“Bir gün gerçek adalet gelecek”
Yargıtay’ın ilk kararında sanıkların olası kasttan yargılanmasını istediğini hatırlatan Çolak, “Biz de aileler olarak umutlanmıştık. Çünkü olası kasttan yargılandıklarında 20 ila 25 yıl ceza alacaklardı. Bu da bizim yüreğimize biraz su serpecekti. Yargıtay savcısı bu karara itiraz etti. Biz, bunu şöyle yorumluyoruz; ucunun yukarılarda birilerine dokunduğunu düşünüyoruz” ifadesini kullandı.
“Çıkan cezalar ödül gibi oldu” diyen Çolak, Soma davasından hiçbir tutuklu sanık kalmadığını, buna rağmen bu davaya emek veren Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın hala tutuklu olduğunu hatırlattı. Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda tansiyonumuz yüksek, morallerimiz bozuk. Dosyayı bu şekilde kapatmanın peşindeler ama avukatlarımızla kararı değerlendireceğiz, temyizse temyiz, Anayasa Mahkemesi’yse Anayasa Mahkemesi, ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Adaletin bir gün tecelli edeceğine inanıyoruz. Bizim davamız mahşere kalsın demek istemiyoruz. Bu insanların da adil bir şekilde yargılanıp hak ettikleri cezayı alacakları bir yargı sisteminin kurulacağına inanıyoruz. En üstteki kişilerin talimatıyla karar verilen bir yargı sistemi istemiyoruz. Son zamanlardaki yargı kararları kamuoyunun vicdanını sızlatıyor. Yargıda sağlıklı kararlar verilmeyen bir süreçten geçiyoruz. Ama ben şuna inanıyorum, bir gün gerçek adalet gelecek.”