Tanrıkulu, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü nedeniyle düzenlediği basın açıklamasına katıldı.
Tanrukulu, burada yaptığı açıklamada, Türkiye’de “işkencenin devam ettiğini” belirterek “Eskiden işkence yapanlar çekinirlerdi, kimliklerinin ortaya çıkmasını istemezlerdi ve saklanırlardı. Böyle bir utancın görünür olmasını istemezlerdi. Ama şimdi işkence ve işkenceyi yapanlar hükümetin koruması altında” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye iktidarlar değişmesine rağmen işkence pratiğinin değişmediğini ifade eden Tanrıkulu, “Ancak Türkiye’de işkence bir devlet politikası olarak ve idari pratik olarak maalesef devam ediyor. İktidarlar değişiyor ama işkence pratiği değişmiyor.” diye konuştu.
Tanrıkulu, AKP’nin iktidara ‘işkenceye sıfır tolerans’ sloganı ile geldiğine işaret ederek, konuşmasına şöyle devam etti: “Ama şimdi işkenceye sonsuz tolerans var. Türkiye İnsan Hakları Vakfının 2020 Yılı Raporu’na göre, kendilerine yapılan müracaatlar ve diğer derneklere yapılan müracaatlar ile birlikte toplam 400 işkence, 400’den fazla işkence vakası tespit edilmiş. Bir de tespit edilemeyen işkence vakaları var.
İşkence bu hükümet döneminde eşit ve yaygın olarak herkese uygulanıyor. Eskiden bir bölgede veya sadece belli kesime karşı uygulanırdı ama hükümet, Allah var, işkence konusunda eşitliği sağlamış durumda: Kadın, çocuk, inanç kimliği ne olursa olsun etnik kimliği ne olursa olsun herkese karşı eşit bir şekilde, yaygın bir biçimde işkenceyi uyguluyor.”
‘İŞKENCEYİ YAPANLAR HÜKÜMETİN KORUMASI ALTINDA’
“İşkence sadece gözaltı merkezlerinde ya da tutukevlerinde değil; gözaltına alınırken, sokakta, araçlarda yaygın bir biçimde uygulanıyor ve işkence geçmiş pratiklerden farklı olarak çok daha görünür ortamlarda yapılıyor” diyen Tanrıkulu, “Eskiden işkence yapanlar çekinirlerdi, kimliklerinin ortaya çıkmasını istemezlerdi ve saklanırlardı. Böyle bir utancın görünür olmasını istemezlerdi. Ama şimdi işkence ve işkenceyi yapanlar hükümetin koruması altında.
Daha fazla korku salmak amacıyla bunu sokağın her yerinde, hayatın her alanında görünür bir biçimde yapıyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin farkı bu oldu.” değerlendirmesine bulundu.