ALTAN SANCAR
[email protected] / @altansancarr
Tarih, 23 Mayıs 2013… Ankara Kurtuluş metrosunda bir anons duyuluyor: “Sayın yolcularımız lütfen ahlâk kurallarına uygun hareket ediniz.”
Bu anonsun üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, 27 Mayıs gecesi, saat 23.00 sularında Taksim Gezi Parkı’na iş makineleri girdi ve yıkıma başladı. Amaç, AKP iktidarının çok istediği AVM ve Topçu Kışlası’nın inşa edilmesiydi.
Gezi Parkı’nı savunmaya giden 50 kişilik grup ertesi sabah giderek büyümeye başladı. Dönemin DBP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder parka geldi ve kepçenin üstüne çıkarak yıkımı durdurmaya çalıştı. CHP’li milletvekilleri de parka girdi ve burada bir basın açıklaması yapıldı. Parka çadırlarıyla gelen çevreciler burada sabahladı.
Ve polis şiddeti…
29, 30 ve 31 Mayıs’ta yükselen polis şiddeti ve dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “Ne yaparsanız yapın, kararı verdik” sözleri, eylemleri parkın ve hatta İstanbul’un dışına taşırdı.
Eylem dalgasının ulaştığı bir diğer şehir de başkent Ankara’ydı. Farklı siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve sosyal medya kullanıcılarının çağrısıyla Kuğulu Park’a yürümek isteyenler polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Kennedy Caddesi’nde başlayan müdahale, Atatürk Bulvarı ve TBMM civarında 1 Haziran sabahına kadar sürdü.
Öğlen saatlerinde Güvenpark’ta toplanan eylemcilere polis yine göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. Silah kullanmaktan da çekinmedi. Ethem Sarısülük burada polis memuru Ahmet Şahbaz’ın silahından çıkan kurşunla başından vuruldu. Ağır yaralanan Sarısülük hastaneye kaldırıldı.
Eylemciler aynı gün saat 16:00’dan sonra tekrar toplandı. Gezi Parkı ve çevresine müdahale eden polislerin çekilmesinin ardından Kızılay Meydanı’na girmeye başladılar.
Fakat polis gece saatlerinde müdahaleye yeniden başladı. Sabah saat 4:00’e kadar Ziya Gökalp Caddesi, Kolej ve Kurtuluş istikametinde polis ile protestocular arasındaki çatışmalar çok sert devam etti.
Ankara Tabip Odası, 1 Haziran günü Ankara’daki eylemlerde 15’i ağır olmak üzere 414 kişinin yaralandığını, bir kişinin ise beyin ölümünün gerçekleştiğini duyurdu.
Erdoğan’ın “İçki içen alkoliktir”, “Kışlayı yapacağız. İçinde kültür merkezi, AVM veya rezidans olacak” sözleri ile tansiyon daha da yükseldi.
2 Haziran’da Kızılay ve çevresinde bir kez daha bir araya gelen protestocuların sayısı o kadar fazlaydı ki, çevre illerden takviye polisler getirildi. Kızılay, TBMM ve çevresindeki polis sayısı 30 bine kadar çıktı.
Dönemin Ankara belediye başkanı Melih Gökçek, gözaltına alınan protestocuların tutulması ve sevk edilmesi için emniyete otobüs tahsis etti.
Polisler, 500’e yakın protestocuyu gözaltına alıp belediye otobüsleriyle emniyete götürdü. İşyerleri ve AVM’ler gibi kapalı alanlara sığınanlara gazla müdahale edildi.
2 Haziran’ı 3 Haziran’a bağlayan geceye kadar Güvenpark’a girmek isteyen protestoculara polisin müdahalesi devam etti.
Bu sırada revir haline getirilen Mülkiyeliler Birliği, Kızılay Alışveriş Merkezi, Leman Kafe ve Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne de giren polisler hem protestocuları hem de gönüllü doktorları gözaltına aldı.
Ve 3 Haziran… Erdoğan, Fas gezisi öncesi meşhur açıklamasını yaptı: “Tencere tava hep aynı hava…”
Eylemler Ankara’nın farklı semtlerine yayıldı ve 30’dan fazla kişi gözaltına alındı. Öte yandan Kızılay ve çevresinde de eylemler aralıksız sürdü.
4 Haziran’da polis bir kez daha Güvenpark’takilere müdahale etti ve en az 65 kişi gözaltına alındı. Polisler gösterilerin özellikle TBMM, Başbakanlık ve çevresine geçmemesi için barikatlar kurdu, sert müdahalelerde bulundu.
5 Haziran için KESK, DİSK ve TMMOB’un genel grev kararı ile ülke genelinde eylemler düzenlendi. Ankara’da ise adres Kızılay’dı. Akşam saatlerinde Kızılay Meydanı yakınlarında polis ve protestocular arasında başlayan çatışmalar gece boyunca devam etti.
Melih Gökçek yeniden sahneye çıktı; “Eylemlere katılanı devlet memurluğundan çıkarırız” dedi. Gökçek imzalı genelgede, ‘Bugün (5 Haziran) akşama kadar pişmanlıklarını bildirenlerin affedileceği’ belirtildi.
6 Haziran’da müdahalelerin dozu düşse de sona ermedi ve yer yer çatışmalar yaşanmaya devam etti.
Aynı gün Ankara’da protestoculara saldıran farklı gruplar ortaya çıkmaya başladı.
8 Haziran’da Ankara’da akşama kadar sakin geçen gösteriler, akşam geç saatlerde polisin müdahalesiyle yeniden alevlendi. Gece geç saatlere kadar Tunalı Hilmi Caddesi, Kennedy Caddesi, Kuğulu Park ve Kızılay’da gösteriler sürdü.
Aynı gün Erdoğan, Ankara ve İstanbul’da mitingler yapma kararı aldı.
10 Haziran’da bakanlar kurulu toplantısı sonrası açıklama yapan dönemin başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç, Erdoğan’ın, Taksim Gezi Parkı konusunda hükümetten taleplerde bulunan bazı topluluklarla görüşeceğini duyurdu.
Takvim yaprakları 11 Haziran’ı gösterdiğinde Ankara’ya ardı ardına mesajlar gelmeye başladı.
BM, ABD, Uluslararası Af Örgütü ve bazı ülkeler, ‘orantısız güç kullanılmaması ve gösteri hakkına saygı gösterilmesi’ çağrısında bulundu.
Ankara’nın çeşitli noktalarında polis müdahalesi ve gözaltılar devam etti.
13 Haziran’da ise Avrupa Parlamentosu, eylemlerdeki şiddet için Türk hükümetini kınadı. Erdoğan, ‘bu kararı tanımadığını’ belirtti ve ‘parkın geleceği için referandum yapılabileceğini’ söyledi.
14 Haziran’da aralarında Taksim Platformu temsilcilerinin de olduğu gruplarla bir araya geldi. Ancak sinirli bir halde ayrılarak, toplantıyı yarıda bıraktı.
Aynı gün, 1 Haziran’da polis kurşunu ile ağır yaralanıp hastaneye kaldırılan Ethem Sarısülük’ün kalbinin durduğu açıklandı.
15 Haziran…
Yer Sincan. Erdoğan ‘Milli İradeye Saygı’ mitinginde, “Taksim Meydanı boşaldı, boşaldı; yoksa güvenlik güçlerimiz boşaltmasını bilir” sözleriyle, Gezi Parkı’ndakilere yakında müdahale edilebileceğinin sinyalini verdi.
Nitekim saat 20.50’de Gezi Parkı’nda bulunanlara müdahale başladı. Polisler Gezi Parkı’na girerken, protestocuların büyük kısmı parkı boşalttı. Ancak parkta kalarak direnmeye çalışan gruba, gaz bombası ile çok sert müdahalede bulunuldu.
14 Haziran’da kalbi duran Ethem Sarısülük’ün cenazesi 16 Haziran’da kaldırıldı. Batıkent’teki Pir Sultan Abdal Cemevi’nde tören düzenlendi. Burada toplanan kalabalık, bir süre slogan attı. Cenazenin Kızılay’a, vurulduğu yere getirilmesini isteyenlere izin vermeyen polis sert müdahalede bulundu.
Polis ve jandarma ekipleri, Yenimahalle’ye bağlı Batıkent kavşağında yolu kapattı.
Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük polislere, ”Bırakın da geçeyim. Oğlumu alıp geçeyim. Bırakın oğlumu gömeyim’‘ diye seslendi.
Sarısülük’ün cenazesi, buradan Çorum’un Sungurlu ilçesine gönderildi.
Kızılay Meydanı’nda düzenlenmesi planlanan anma töreni için gelenler, Sarısülük’ün yaralandığı yere karanfiller bıraktı. Burada toplananlara da polis biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti. En az 35 kişi gözaltına alındı.
Taksim Meydanı’nda başlayan ‘Duran Adam‘ eyleminin benzeri 19 Haziran’da Ankara’da da yapılmak istendi. Ancak polisin cevabı yine müdahale ve gözaltı oldu.
15 Haziran’da Erdoğan’ın açıklamaları sonrası başlayan müdahale furyasının ardı arkası kesilmedi. En ufak toplanmaya cevap, gaz ve gözaltı oldu. 20 Haziran’da da Kuğulu Park’ta toplanıp yürüyüşe geçen gruba polis, Kennedy Caddesi’nde gaz bombası ve tazyikli suyla müdahale etti.
22 Haziran’daki polis müdahalesinden gazeteciler de nasibini aldı. Polis, önceki günlere göre daha sert bir tutum içindeydi. Dikmen, Kuğulu Park, Kennedy Caddesi üzerindeki gruplara müdahalelerde bulundu. CNN muhabiri Tom Burton, Ankara’da TOMA’nın tazyikli suyuna maruz kaldı.
25 Haziran’da protestocular ‘Ethem Sarısülük’e adalet‘ talebiyle bir araya geldi. Güvenpark, Keçiören, Batıkent ve Dikmen’de, Sarısülük’ü öldüren polisin serbest bırakılması kararı protesto edildi. Oturma eylemi ve Ethem Sarısülük’ün öldürülmesini sembolize eden ‘düşen adam’ ve ‘yatan adam‘ eylemleri yapıldı.
Temmuz ayına girildiğinde gösterilerin dozu düşse de belli noktalarda devam etti. Batıkent, Tuzluçayır ve Dikmen gibi noktalar belli aralıklarla eylemlerin düzenlendiği yerlerdi.
14 Temmuz gecesi Dikmen’de, Aydın Ay’ın başına gaz kapsülü isabet etti. Darbe nedeniyle beyin travması geçiren Ay’ın başında çökme kırığı meydana geldi. Uzun süre yoğun bakımda tedavi gördü.
Ankara’daki Gezi Parkı eylemlerinde polis müdahalesi nedeniyle en az 1542 kişi yaralandı. Yaralılardan sekizi kafa travması geçirdi, dört kişi gözünü kaybetti, 22’sinin durumu ise ağırdı. Eylemlerde en az bin kişi gözaltına alındı, 25 kişi tutuklandı. Gözaltına alınanlardan en az 80’i çocuk yaştaydı.