HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yeniden gündeme gelen devlet-mafya-siyaset ilişkisine değinerek, “Devlet içindeki pislikler patladı ve ortaya saçıldı. Öyle görünüyor ki hukuk önüne çıkmaları da yaklaşıyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, Ankara eski Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a “hakaret” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri tehdit” iddiasıyla açılanan davanın karar duruşması, Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, “tehdit” suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar vererek, “terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermek” iddiasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, “işleniş biçimi ve yer zaman konusu kast ve yoğunluğu” gerekçesiyle cezada indirime gitmedi
Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmaya, avukatlarının yanı sıra HDP milletvekilleri Kemal Peköz ve Hüseyin Kaçmaz da takip etti.
8 YIL HAPİS İSTEMİ
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada, iddia makamının mütalaası soruldu. İddia makamı bir önceki duruşma verdiği mütalaayı tekrarlayarak, Demirtaş’ın “tehdit” ve “terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermek” suçlarından 8 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
‘HALK DESTEĞİNİ KAYBEDİYOR’
Mütalaaya dair söz alan Demirtaş, açılan davayı “kumpas” olarak değerlendirdi. Demirtaş, “Şu anda Türkiye’de otoriter tek adam rejimi var. Bir demokratik rejim yok. Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm yetkileri kendisine aldığı bir otoriter rejim söz konusu. Halk desteğini her gün kaybediyor. Yeni bir politik vizyon oluşturamadığı için de muhalefeti baskı altına alarak, iktidarını baki kılmayı amaçlıyor. Bize yönelik baskının esas nedenlerinden biri de budur. Yargı da bu konuda kurumsal olarak iktidarın amacına hizmet eden kararlar alıyor” dedi.
‘HESABI SORULACAK’
Bazı yargı mensuplarının süreci büyük bir istekle yürüttüğünü dile getiren Demirtaş, “Bunların hesabı yine yargı önünde mutlaka sorulacak. AKP-MHP’ye laf söyletmeyen, savunmama müdahale eden yargıçlara tanıklık ettim, gördüm. Mevcut iktidarlar ideolojik ve iktidarla ilgili organik bir bağı olmamakla birlikte, iş kaygısı olduğu için bu adaletsizliğe dahil olan yargıçlar var. Bir diğeri de her şeye rağmen hukuku korumaya çalışan bir grup yargı mensubu var. Yaptığım savunmalardan biri bugün huzurunuzdaki iddianamede yazılı olan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaptığım savunmadır. Bu savunmayı aklı başındaki hiçbir hukukçu suç olarak bana yöneltemez” diye belirtti.
SIFIR DELİL
İddianamelerin sayfa sayısı itibariyle kapsamlı olduğuna işaret eden Demirtaş, “Sadece 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki iddianame 3 bin 500 sayfadan oluşuyor. Ama orada benle Figen Yüksekdağ sıfır delille tutuklandık. Hakkımızdaki gizli tanık ifadeleri de biz tutuklandıktan aylar sonra alınıp dosyaya konulmuş. Yargılanmamıza neden olan iddianamelerdeki delilleri bile koymamışlar, sıfır delil. Bu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevlendirdiği savcı tarafından yapılmış. Ama bu savcı aynı zamanda benim duruşma savcımdı. Duruşmada savunmamı dinliyor, duruşmadan çıkıp kendi odasına gidip yaptığım savunmalara göre başlattığı diğer soruşturmaya yön veriyormuş meğer. AİHM 2. Dairesi benimle ilgili, ‘serbest bırakılma’ kararı verildiğinde, Erdoğan ‘karşı hamlemizi yapar işi bitiririz’ diyor. Ve aynı akşam Yüksel Kocaman da bu açıklamayı sosyal medyasında paylaşıyor” ifadelerini kullandı.
KOCAMAN’IN FOTOĞRAFLARI
Ankara eski Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın “karşı hamleyi yapar işi bitiririz” diyen Erdoğan ile görüşmesini hatırlatan Demirtaş, “Yargı mensubu neden görüştüğünü açıklamak zorunda. Ben bunun hesabı yargı önünde sorulacak deyince neden suç oluyor? Aynı savcı AKP Zonguldak seçim çalışmalarına da katılmış. Bu savcı benimle ilgili soruşturma yürütüyorsa, aynı zamanda bunu dile getirmenin neresi açık hedef gösterme olabilir” diye konuştu. Demirtaş, ardından Kocaman’ın AKP yöneticileriyle çıkan fotoğraflarını SEGBİS ekranından göstererek, “Bu başsavcı zaten evlendiği zaman eşi kendi hesabından bulundukları otelin ismiyle birlikte fotoğraf yayınlamış. Yani şimdi ben mi ifşa etmiş oluyorum savcıyı, zaten biliniyor. Kocaman aynı zamanda helikopterle tatile gittiğinde yine ismiyle fotoğraf paylaştı. Kocaman, evlendikten hemen sonra Erdoğan ailesiyle fotoğraf çekti” diye belirti.
NEDEN SARAYA GİDER?
Kocaman’ın AİHM Büyük Dairesi’nin “tahliye” kararını verdiği gün Erdoğan’la görüştüğünü aktaran Demirtaş, “Yargı organının başı neden bir partinin genel başkanını görmeye gider, fotoğraf çeker, neden saraya gider? Güçlü bir siyasi rant devşirmeye, arkasında kimlerin olduğunu herkese hatırlatmak istiyor. Bunları kendileri yayınlıyor, gazeteciler ortaya çıkarmadı. Başsavcının baldızı avukat olmamasına rağmen avukat sıfatı kullanarak bir sürü iş yapıyor. Bir gazeteci bunu ortaya çıkarınca, hemen hesabını kapatıyor. Sonra ortaya çıkıyor ki kendisi avukat değil. Eniştesi başsavcının nüfuzunu kullanarak bazı olaylara avukat olarak katılmış. Bu kadının aynı zamanda AKP Çaycuma yöneticisi olduğu ortaya çıkıyor. Bunların hepsi belgeli ortada. Bununla ilgili soruşturma açılmıyor ve hemen üstü kapatılıyor. Ben de bu belge ve bilgilerin hepsini Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada tek tek ortaya koydum” şeklinde konuştu.
‘BÖYLE İKTİDARA BÖYLE SAVCI’
Yeniden gündeme gelen devlet-mafya-siyaset ilişkisine değinen Demirtaş, “Devlet içindeki pislikler patladı ve ortaya saçıldı. Öyle görünüyor ki hukuk önüne çıkmaları da yaklaşıyor. O zaman biz Yüksel Kocaman’dan hesap soracağız. Böyle iktidara böyle başsavcı” dedi. “Hukuk katliamı” olarak değerlendirdiği davada beraat kararı verilmesi gerektiğini söyleyen Demirtaş, “Ben sözlerimi bir ağır ceza mahkemesi duruşma salonunda ifade etmişim. Sosyal medya hesaplarında yayınlanmamış. Nerede haber olmuş, nasıl olmuş, bunlar beni ilgilendiren hususlar değil. Hukuk, parlamento önünde bu kumpasların hesabı sorulacak. Ben vazgeçsem, avukatlarım susmayacak; ben ölsem, çocuklarım hesabımı soracak. Mahkemeniz de her şeye rağmen cesur davranacaksa, bu davada yapılması gereken tek şey, beraat kararı vermektir, ben de bunu talep ediyorum” diye noktaladı.