HABER ANALİZ | YUSUF DERELİ
Türk Lirası’nın yalancı baharı tahmin edildiği gibi kısa sürdü. Ekonomi yönetiminin değişimi ve faiz oranlarının yüzde 17’ye çekilmesinin ardından iki hafta önce 6,90’lara kadar gerileyen dolar, dün 7,59’a tırmandı. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın açıklamasıyla 7,50 seviyelerine geriledi. Şimdi gözler 18 Mart’ta yapılacak Para Politikaları Kurulu toplantısına çevrildi. Merkez Bankası, yüzde 17 olan politika faizini artıracak mı, sabit mi tutacak?
AKP iktidarının tek derdi ‘günü kurtarmak’. Faiz oranlarının artırılıp artırılmayacağına da büyük bir ihtimalle o günkü dolar kuruna göre karar verilecek. PPK toplantısının yapılacağı 18 Mart sabahı dolar kuru 7,40 seviyelerinde seyrederse faiz artışı zor. Ancak kur tırmanmaya başlar ve o gün 7,70’leri görürse Merkez Bankası en azından 100 baz puanlık bir artışa gidebilir.
‘Türk Lirasının yalancı baharı’ başlıklı 17 Şubat tarihli yazımızda, “Döviz kurlarındaki düşüş sizi aldatmasın; Türkiye’nin çözülmüş hiç bir sorunu yok,” demiştik. Maalesef haklı çıktık.
Dolardaki yükselişin en önemli sebebi ise 10 yıllık ABD tahvil faizlerinde yaşanan artış olarak gösteriliyor. Faizler yüzde 1.58’i görürken, dolar endeksi de üç ayın zirvesine çıktı. ABD’de enflasyonun artacağı yönündeki beklenti, doların da yükselmesine neden oldu. Ancak TL’nin 2 haftada yüzde 8 civarındaki değer kaybını sadece ABD tahvil faizlerindeki artışla açıklamak doğru değil. Temel sorun piyasalarda geleceğe dair yaşanan güven kaybı.
KONUŞMAK ÇÖZÜM DEĞİL!
İktidar yaklaşık 4 aydır ‘ekonomide reform’ vaat ediyor. Ancak bugüne kadar atılmış tek bir somut adım bile yok. Dövizdeki yükseliş üzerine dün Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, en önemli önceliklerinin fiyat istikrarını sağlamak ve bunu kalıcı hale getirmek olduğunu anlattı. Ağbal, “Fiyat istikrarına ulaşma yolunda emin adımlar sürecek.” dedi.
Ancak bu açıklama da beklenen etkiyi göstermedi. 7,50’lere kadar gevşeyen dolar, akşam saatlerinde yeniden 7,54’e uzandı. Zira iktidarın artık konuşmayı bırakıp, eyleme geçmesi gerekiyor. Piyasalar iktidarın ‘reform’ söylemini gerçekçi bulmuyor. Ayrıca enflasyon beklentilerinin de artmasıyla dolar yeniden tırmanışa geçti.
ULUSOY: SÖZLE DOLAR DÜŞMEZ
Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Sözle dolar düşmez. Uluslararası ekonomide, büyük ekonomi-küçük ekonomi modeli vardır. Bunu anlamıyor muyuz, o zaman kuzey-güney modeline bakarız.” diyor.
Ekonomist Uğur Gürses ise Naci Ağbal’ın kur yükselince çıkıp konuşmasına atıf yaparak, “Kurlar yükseldiğinde ortaya çıkıp konuşmak iletişim değil. Bir süre sonra patinaja dönüşür. Kimse dinlemez.” ifadelerini kullanıyor.
DOLAR NEDEN DÜŞSÜN?
18 Mart’ta olası bir faiz artışı doları bir miktar gevşetebilir ancak çözüm olmaz. Zira enflasyon oranı TÜİK’e göre bile yüzde 16’ya yakın. Gerçek enflasyon oranı ise en az yüzde 35! Dolayısıyla faiz oranının yüzde 18’e bile çıkması insanların dolardan vazgeçmesini sağlamaya yetmez.
Reform da yapılmayacağına göre, o halde dolar neden düşsün? Döviz açığı hala Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Döviz rezervleri hala ekside. Swaplar hariç MB’nin net döviz rezervi yaklaşık -45 milyar dolar!
Son verilere göre, toplam dış borç stoku 435 milyar dolar civarında. Dış borcun milli gelire oranı yüzde 58’lerde. Cari açık sorunu artarak devam ediyor. Son olarak Türkiye’de hayat tamamen dövize endeksli. Dolayısıyla doların düşmesi için ortada hiçbir neden gözükmüyor! O faizler ya artacak ya da artacak!