YORUM | Av. MEHMET TAHSİN
Koronavirüs salgınında birinci dalganın yükselmeye başladığı günlerde Tarık Toros’un “Hazır değiliz buna, yakınlarımızı kaybedeceğiz” öngörüsü biraz abartılı gelmişti. Yanılmışım.
O kadar çok ölüm haber aldık ki son zamanlarda, ilk aklımıza gelen soru “Korona yüzünden mi?” oluyor. Maalesef cevap genellikle “evet” şeklinde.
Yanı başımızdaki iki kişiden birinin bu hastalığa yakalandığını görünce ürkmemek elde değil. Tek tesellimiz onların hastalığı atlatmış olmaları.
Hastalığa yakalanan sevdiğimiz biriyse “Allah şifa versin” diyoruz. Kızdığımız birileri olunca çoğumuz sessiz kalmayı tercih ediyor. Hele öfkeli olduğumuz insanların bu hastalığa yakalanmasını temenni etmek bana çok insanca gelmiyor. Korsikalı Hıdır’ın YouTube kanalında koronayı yenmiş bir ablanın konuşmasını dinlediğim günden beri düşmanlarımın bile bu hastalığa yakalanmasını istemiyorum.
Pazar sabahı telefonuma gelen mesajda, Burhan Kuzu’nun korona virüs yüzünden hayatını kaybettiği yazıyordu. İşin doğrusu Saray ahalisinden birinin bu hastalığın pençesine düşmesi sürpriz oldu. Öyle ya koskoca Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Üyesiydi Burhan Hoca. Demek ki yakın ekipten değildi kendisi.
Çünkü Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın, Erdoğan’ın ekibine her gün test yapıldığı bilgisini paylaşmıştı daha iki hafta önce. Ama o bile kendini kurtaramadı bu zalim virüsün elinden. Kalın’ın cumartesi günü Twitter hesabından paylaştığı mesajda hastalığı hafif semptomlarla geçirdiğini öğrendik.
Son dönemde pek çok AKP’li bu salgından nasibini aldı ve genelde hepsi de bunu sosyal medyada ilan etti. Bugünlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve eşi hastalığı atlatmaya çalışıyor. Daha önce de Binali Yıldırım, Bülent Arınç gibi isimler virüsü yenmişti. Burhan Hoca için AKP’nin bu düzeyde pandemiye verdiği ilk kurban diyebiliriz.
Sosyal medyayı aktif kullanan Burhan Kuzu, en son tweet’ini Mevlid Kandili vesilesiyle 28 Ekim’de atmış. Son tweet’lerine bakılırsa, koronavirüse yakalanan Rahmi Koç, Can Ataklı, Muhittin Böcek ve Ekrem İmamoğlu gibi Hoca’nın siyasi görüşüne uymayan pek çok isme geçmiş olsun dileklerini iletmiş.
Ama nedense kendi hastalığını hiç duyurmamış. Meğerse 17 Ekim’den beri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Medipol Hastanesinde tedavi görüyormuş.
Hoca’nın kurucusu olduğu günden bu yana ölümüne destek verdiği partisi nedense onun pek kıymetini bilemedi. Mecliste görev yaptığı dönemde getirildiği en önemli makam Anayasa Komisyonu Başkanlığı oldu. Adının Adalet Bakanlığı için geçtiği bir dönemde kabine açıklandığında bakan yapılmadığını öğrenince, “Siyasetin adaleti yok. Ne yapalım Allah’a havale ediyorum” diyecek kadar da içi dışı birdi.
Başkanlık sisteminin kurucusu ve fikir babası olduğunu iddia ediyordu. Son nefesine kadar bu sistemi savunmaya da devam etti.
Dört dönem milletvekilliği yaptıktan sonra son seçimde partisi tarafından aday gösterilmedi ve meclis dışında kaldı. Ne var ki Erdoğan onu öyle ortada bırakmadı. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi yaptı.
Bu kurulun üyeleri ne iş yaparlar ne yerler ne içerler ne kadar maaş alırlar, bilmiyoruz. Bu kurulun faaliyetlerine dair Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde yer alan, biri 2018’de biri de 2019’da olmak üzere iki defa toplantı yaptıkları haberinin dışında tek satır bilgi yok.
Ama Burhan Kuzu’nun bu görevde iken boş durmadığı geçtiğimiz aylarda ortaya çıkmıştı. Naci Şerifi Zindaşti adında tutuklu yargılanan İranlı bir uyuşturucu baronu için yargıya baskı kurmak suretiyle tahliye ettirdiği iddia edildi. Açılan soruşturmada ifade veren hakimler Burhan Kuzu’nun kendilerini defalarca aradığı ve dosyayı ısrarla takip ettiği yönünde savcıya ifade verdiler. Sonunda Saray’ın adamıdır filan denilmedi, savcılık Burhan Hoca’yı ifadeye çağırdı ve “nüfuz ticareti” suçlamasıyla 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
Geçtiğimiz Eylül ayında davanın ilk duruşması İstanbul 9’ncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savunma yapması beklenen Burhan Kuzu, soğuk algınlığı gerekçesiyle duruşmaya katılmadı. (İlginçtir duruşmanın olduğu tarihte de Hoca çok sayıda tweet atmış ama gene soğuk algınlığına dair bir şey dememiş.)
Duruşma 19 Ocak’a ertelendi. Ömrü vefa etseydi 19 Ocak günü mahkemeye çıkıp olanları anlatacaktı, etmedi. Tam da Burhan Hoca’nın hapisten kurtardığı uyuşturucu baronu Zindaşti’nin yeğeninin MİT tarafından kaçırıldığının ortaya çıktığı günlerde hayata veda etti.
Hala anlayamadığım, AKP’li birinin yargıya ilk ve tek müdahalesi bu olmamasına rağmen, Saray sofrasına dahil edilmiş birinin böyle bir davanın konusu nasıl olduğudur. Bırakın birine kefil olmayı, hırsızlığı ve yolsuzluğu tescilli adamlarını bile feda etmemek için ülkeyi yangın yerine çevirmiş bir iktidardan söz ediyoruz. Neden kabak Burhan Kuzu’nun başına patladı?
Belki de Burhan Hoca “Nasılsa hukuk paspas edildi, ben de çiğnesem ne olur ki” demiş olabilir. Ki yaptığı suçtur.
Ama ondan daha büyük bir vebali var ki ülkeyi üçüncü sınıf bir diktatörlük gibi gösteren Türk Tipi Başkanlık Sistemi’nin kurucusu ve fikir babası olmasıdır. Burhan Hoca olmasa bu sistem olmaz mıydı? Kesinlikle olurdu. Burhan Hoca yeni sisteme geçişte sadece vitrin süsü olarak kullanıldı. Zira bu saçma sapan sisteme onay verecek bir anayasa profesörü bulmak o kadar kolay değil.
Şimdi ne anayasa profesörlüğü kaldı ne milletvekilliği ne bakanlık ne de Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyeliği. Türkiye mahkemelerinden paçayı kurtardı Burhan hoca. Dilerim öbür tarafta kendini savunacak ve aklayacak argümanları vardır. Zira cehennemin koronavirüsten daha yakıcı olduğuna inanıyoruz.
[