ABD’de Corona virüsü vaka sayısı ve can kaybı Çin’deki rakamları geride bıraktı. Türkiye’de de vaka sayısı ve ölümler her geçen gün artıyor. Türkiye’yi önümüzdeki haftalarda nasıl bir tablo bekliyor? İtalya’daki “iki kentin karşılaştırmalı hikayesi” karantina uygulamasının faydasına ilişkin ne söylüyor? VOA Türkçe, Harvard Tıp Fakültesi’nde 7 yıl çalıştıktan sonra geçen yıl Boston College’da kendi laboratuvarını kuran Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Emrah Altındiş ile konuştu. Altındiş, “Türkiye’deki durum ‘ismi konulmadan sürü bağışıklığı politikası mı uygulanıyor?’ sorusunu sordurtuyor” değerlendirmesini yaptı. Altındiş, “Hapishane, kışlalar ve huzurevleri için önlem alınmalı,” dedi.
VOA Türkçe: “Türkiye’deki durumu değerlendirerek başlayalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa ve ABD’ye kıyasla hastalığın üstesinden gelmeye en yakın ülkelerden biri olduğunu söylemişti. Türkiye’de Corona virüsü sebebiyle vaka sayısı ve can kaybı grafiğine baktığınızda nasıl bir seyir öngörüyorsunuz?”
Emrah Altındiş: “Keşke öyle olsaydı. Avrupa ve ABD’de rakamlara baktığımızda bir trajedi yaşanıyor. ABD’de özellikle New York’ta, Avrupa’da da İtalya ve İspanya’da. Türkiye’deki rakamlara baktığımızda daha iyi durumdaymışız gibi görünebilir. Ancak Türkiye’ye ilk vaka çok daha geç geldi. Resmi vakalar ve tespit tarihi doğruysa virüs Türkiye’ye ilk 11 Mart’ta geldi. Vaka sayısı dünyada en hızlı artışı göstererek – ki bunu, altını çizerek söylüyorum çünkü burası tehlike çanlarının çaldığı nokta – 13, 531’e çıktı. (Röportajın yapıldığı saatlerde açıklanan yeni veriye göre vaka sayısı 1 Nisan tarihi itibariyle 15 bini geçti.) Dünyada 100. vakadan sonra bu hızla vakaların yükseldiği başka ülke yok. Bu da bize 2-4 hafta için bir projeksiyon yapma imkanı tanıyor. Virüs; din, dil, ırk ayırt etmeden insanları benzer şekilde enfekte ediyor. Bugünkü rakamlar buzdağının görünen kısmı. Bu insanlar son 2-3 hafta içinde enfekte olanlar. Bu insanların enfekte ettiği henüz testlenmemiş kişiler önümüzdeki 2 hafta içinde artarak hastanelere yığılacak. Karşılaştırmalı olarak baktığımızda, vaka sayısı artış hızı bakımından İran’ın da İtalya’nın da Çin’in de önündeyiz, ki buralar can kaybının çok ağır olduğu ülkeler. Türkiye’de bir şeyler doğru gitmiyor. Karantina yapılmaması konusundaki ısrar gidişatı daha kötü hale getirecek gibi görünüyor.”
İtalya’da iki kentin karşılaştırmalı hikayesi ne anlatıyor?
VOA Türkçe: “Sokağa çıkma yasağı önerisini dile getirenler oldu. İngilizce’de ‘flatten the curve’ olarak adlandırılan vaka sayısı eğrisini düzleştirmeyi sokağa çıkma yasağı sağlar mı?”
Emrah Altındiş: “Tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yok. İnsanlık virüsün ilk ortaya çıktığı Çin, İtalya, Fransa, California eyaletinde bir anlamda deney yapıyor. Bunun verileri elimizde. Size yeni yayınlanmış bir makaleden örnek vereyim. İtalya’da Lodi kentinde ilk vaka 21 Şubat tarihinde çıkıyor. 3 gün sonra şehri karantinaya alıyorlar. Bergamo ise – haberlerde görüyoruz ölümlerin çok olduğu kent – 8 Mart’ta karantinaya alınıyor. Bu iki kentin vaka sayılarını karşılaştırdığımızda 3 haftalık gecikmeden ötürü Bergamo’daki vaka sayısı Lodi’nin 2 veya 2,5 katı düzeyinde. Karantina vaka sayısını azaltıyor. Vaka sayılarını sınırlandırmak için bunun en büyük deneyini büyük fedakarlıkla Çinliler yaptı. Çin şu an için kontrol edebilmiş durumda. İtalya’da ölümler artıyor ama yavaş yavaş vaka sayısı düzleşmeye başladı. Karantina ilan edilirse sağlık sistemi üzerindeki yük azaltılabilir. Türkiye’de vaka sayısı 6 bin civarına yükseldiğinde Sağlık Bakanlığı yoğun bakımlarda yüzde 60 doluluğun olduğunu söylemişti. O zaman şimdiki vaka sayısıyla yoğun bakımda doluluk oranında yüzde 100’e daha da yaklaşmış olmalıyız. Korumaya çalıştığımız şey bir yandan da sağlık sistemi. Ama Türkiye gerekli önlemleri almayarak sağlık sistemini çökertmek üzere. Yakında normal şartlarda kurtarılabilecek hastaların gerekli bakım, gerekli ventilatör (solunum cihazı) olmadığı için, doktor ve hemşire yetmediği için kaybedilmesi riski var. Bu da bana “Türkiye İngiltere’de ismi konularak uygulanan “sürü bağışıklığı politikasını” ismini koymadan mı izliyor? sorusunu sordurtuyor.”
“Sağlıkçıların hem kendilerini hem de kanser hastaları gibi daha savunmasız grupları enfekte etme riski var”
VOA Türkçe: “Sağlık çalışanları salgınla mücadelede ön cephede görev yapıyor. Ancak İspanya’da binlerce sağlık çalışanı enfekte olmuş durumda. Sağlık görevlilerinin mümkün olduğunca fazla hasta kurtarıp ön cephede bu işin mücadelesini verirken bir yandan onların enfekte olmaması nasıl sağlanabilir? Siz Türkiye’deki durumu bu açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Emrah Altındiş: “İspanya’da Corona virüsü vakalarının yüzde 15’i sağlık çalışanı. Türkiye’de sağlıkçılar son iki haftadır “ekipman istiyoruz” diye çığlık çığlığa bağırdılar. Son olarak İzmir’de 75 sağlık çalışanında virüsün tespit edildiği açıklandı. Türkiye’de bu konuda gerekli adımlar atılmadı ama hala geç değil. Süreç ağırlaşarak devam ederken sağlıkçıları koruyamazsak hem kendileri enfekte olacak hem de salgınla mücadele edecek imkan azalacak. Bu virüsün kuluçka süresi uzun. Çok sayıda semptom göstermeyen (asemptomatik) taşıyıcılar var. Sağlıkçılar hastanelerde bir yandan kanser gibi kronik hastaların tedavisini de yapıyorlar. Eğer doktor ya da hemşire fark edemezlerse, onların da bu salgında bu gibi hastaları yani en savunmasız grubu enfekte etme olasılıkları var.”
“Virüsün 2-4 hafta içinde ortadan kalkması gibi bir durum söz konusu değil”
VOA Türkçe: “ABD’deki durumla devam edelim. Başkan Donald Trump iki hafta içinde vaka sayısında zirveyi göreceğiz demişti. Zirvenin Nisan sonu görüleceğini söyleyen uzmanlar var. Siz ABD grafiğine baktığınızda ne öngörüyorsunuz?”
Emrah Altındiş: “Ülkelerin yapısal durumu salgının seyrini belirliyor. ABD’deki sağlık sistemi imkanı iyi olanların sağlık hizmetine ulaştığı bir yer. Sağlık sistemi çökük durumda. 11 milyon göçmen resmi evrak olmadığı için hastanelere gidemiyor. Yaklaşık 500 bin kişi sokaklarda yaşıyor. 30 milyon kişinin sağlık sigortası yok. Böyle bir yere şu anda tsunaminin çarptığını, salgının geldiğini düşünün. Başkan Trump’ın, Başkan Erdoğan’ın ya da Başkan X’in söyledikleri yerine bilim insanlarının söylediklerine bakacağız. ABD’de biz Doktor Fauci’nin ( ABD Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü Direktörü) dediklerine bakacağız. O da şunu diyor: ‘Bilmediğimiz bir virüs. Seyrini modellemelerle anlamaya çalışıyoruz. ‘Peak’ ne zaman olur bilemeyiz. Önümüzdeki dönemde 100 bin-200 bin can kaybı bekliyoruz.’ New York Times’da iki hafta once bir haber yayınlandı. ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) dört senaryo üzerinde çalışmış. Bir senaryoda 200 bin-1,7 milyon arasında can kaybından söz ediliyor. Trump daha önceki açıklamalarında virüs için “disappear” (ortadan kaybolacak) ifadesini kullanmıştı. 2 hafta, 4 hafta içinde virüsün ortadan kalkması gibi bir durum yok.”
“İlacımız aşımız yok, enfeksiyon uzun süre devam edecek”
VOA Türkçe: “Virüsü şu an için kontrol altına alan ülkeler için de ikinci dalga uyarısı yapılıyor. Örneğin Çin “ithal vakalara” karşı önlemlerini arttırıyor. Doktor Fauci de virüs için mevsimsel ve döngüsel bir özelliği olabilir demişti. Siz ne dersiniz?”
Emrah Altındiş: “Şuradan başlayalım. Sıcaklık virüsü etkileyecek mi? Hep sorulan soru. Bu soruya cevap vermek için dünya haritasına bakabiliriz. Şu anda Brezilya, Avustralya ve Şili’de vaka sayısı 4 bin ve gittikçe artıyor. Buralar hala sıcak olan, yazdan yavaş yavaş sonbahara geçen ülkeler. 25-30 derece. Verilere baktığımızda sıcaklığın virüsü durdurmadığı görülüyor. Bu yeni yeni tanıdığımız bir virüs. Tam olarak ne şekilde hareket edeceğini bilmiyoruz. Ama kimse bu virüse karşı bağışıklık kazanmış değil. Enfekte olmaya açığız. İlacımız yok, aşımız yok. Enfeksiyon uzun süre devam edecek. TIME dergisinde Dünya Sağlık Örgütü’nden üst düzey bir yetkili dedi ki Çin ikinci dalgaya hazırlanıyor. Yoğun bakım ünitelerini arttırdı. Çin 1 milyar nüfuslu bir toplum. Enfekte olmuş insan sayısı 100 binden az. Bu da şu demek: 999 milyon insan enfekte olmaya hazır şekilde bekliyor. Bağışıklık kazanacak mıyız? Bu bağışıklık ne kadar sürecek? Bir sürü soru işareti var. Epidemiyologlar modellemeler yapıyorlar. Harvard Medical School’dan Mark Lipsitch diyor ki dünyanın yüzde 50-60’ı bir yıl içinde enfekte olacak. Çoğumuz enfeksiyonu geçireceğiz.”
“Hapishane, askeri kışlalar ve huzur evleri için önlem alınmalı”
VOA Türkçe: “Salgının ilk aşamalarında daha çok yaşlılar risk altında denilmişti. Ancak gençlerin de yenilmez olmadığı anlaşılıyor. Örneğin, New York’ta 18 yaşında bir hasta öldü. Corona virüsü sebebiyle genç ölüm vakaları da daha sık geliyor. Kronik rahatsızlık ya da önceden var olan başka bir hastalık daha büyük bir risk faktörü olarak mı ortaya çıkıyor?”
Emrah Altındiş: “ABD diyabet, obezite, kardiyovasküler hastalıkların çok görüldüğü bir toplum. Gençlerde de çok görülüyor. Bunlar Corona hastalığında da en riskli gruplar. Riskli gruplarda kronik hastalıkların hepsi var. Hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, kronik böbrek yetmezliği…Buradaki gençler o nedenle daha açık. ABD’deki genç nüfus belki de İtalya’daki gençlere göre daha fazla zarar görecek. ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ilk 2 bin 500 vakanın yaş gruplarına baktı. 2 bin 500 kişinin yüzde 40’ı 20-54 yaş arasındaydı. Yoğun bakıma alınan 120 kişinin de yarısı 65 yaşın altındaydı. Türkiye’de 11 milyon diyabet hastası var. Obezite oranı yüksek. Nüfusun yüzde 31’inde hipertansiyon sorunu var. O toplumun koşulları da genç ölüm oranını belirliyor.
Şunu da eklemek isterim. Bütün hastalıklar yoksulları vurur. Sağlık sınıfsaldır. Devlet yoksulların korunmasında sorumluluk almalı. New York’ta yeni bir çalışma yayınlandı. Rikers Island’daki hapishanede bin mahkumdan 27’sinde Corona virüsü görülüyor. Şu anda New York’ta bu oran binde 3. Türkiye ve ABD’de hapishaneler için önlem alınmalı. Askeri kışlalar çok önemli. Kronik hastalıkları olanların terhis edilmesi gerekiyor. Huzurevleri de aynı şekilde. ABD’de en çok can kaybının olduğu yer orasıydı. O nedenle Türkiye’de sorumluluğu vatandaşlara bırakmadan bugün artık karantina zamanı.”