Sur ilçesinde 2015 yılında meydana gelen çatışmalarda evleri zarar gören ve daha sonra istimlak edilen Sur sakinleri, kendilerine vadedilen evlerin verilmemesine tepki gösterdi.
Çatışmalarda evlerini kaybeden yaklaşık 150 Sur sakini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile yaptıkları sözleşmenin hafta başında iptal edilmesine tepki gösterdi. Sur sakinleri tepkilerini dile getirmek için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde toplandı. Grup basın açıklaması yapmadan önce son kez Müdürlük yetkilileriyle görüşmek istedi. Grubu temsilen seçilen 5 kişi, Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı ile görüştü.
Görüşme sürerken, Sur sakinleri de beklemeyi sürdürdü. Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı eyleme katılanlar taleplerini VOA mikrofonlarına anlattı. Kadri Kaymaz, tek taleplerinin evlerini almak olduğunu belirterek, “Bizim ev Sur’daydı. 5 buçuk senedir diyorlar evinizi vereceğiz, biz de onu bekliyoruz. Şimdi de evinizi vermeyeceğiz diyorlar. Çok zor durumdayız 5 senedir kiradayız, bir gelirimiz yok, evimizi istiyoruz. Sur’daki evimizi istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızdan evimizi istiyoruz” diye konuştu.
Ömer Yaşar ise verilen sözlerin yerine getirilmediğini savunarak şunları söyledi: ”Terör mağduruyuz, evimiz. Hastane, karakol, okul yapacaklarsa kamulaştırsın. Bizle sözleşme yaptılar ev başına beni 350 milyar borçlandırdılar. İmzayı attık, dediler size ayda 1 milyar kira ödeyeceğiz, onu da vermediler. Geçen gün telefon açmışlar ‘Bakanlık iptal etti, size TOKİ’de vereceğiz’ dediler. Biz sesimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza duyurmak istiyoruz, kendi evlerimizi istiyoruz.”
Sesini duyurmak için gelen Ayşe İlgin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “Ben evimi istiyorum. Sur’da evim vardı, ben evimi istiyorum. Erdoğan’dan ricam evimi geri versinler, evimi zenginlere satmasınlar” diye konuştu.
Sur sakinleri adına müdür yardımcısı ile görüşen grup eli boş döndü. Bunun üzerine basın açıklaması yapan grup mağdur edildiklerini söyledi. Grup adına açıklama yapan Mehmet Kaya, tapularını göstererek, evlerinin zenginlere satıldığını iddia etti. Kaya, “Biz Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz, geldi Ulu Cami önünde bize söz verdi. Şu anda Çevre Şehircilik Müdür Yardımcısı bizim malımızı Ankara size vermiyor diyor. Biz inanmıyoruz; Ankara bizim malımızı ne yapacak? Ona buna peşkeş çekiyorlar. Zenginlere satıyorlar, rant var. Reis duy sesimizi, Külliye duy sesimizi. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız. Gelin Allah için müfettiş gönderiyorsanız, ne gönderiyorsanız gönderin. Şu anda Çevre Şehircilik Müdür Yardımcısı diyor ki, ‘sizin tapulu olan yerlerinizi başka yerde size vereceğiz, onları başkalarına satacağız, çok pahalıya yapmışız’. Biz bunu kabul etmiyoruz. Tapularımız var, Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği tapulardır. Biz tapularımızı, yerlerini istiyoruz. Eğer Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarının mallarını gasp ediyorsa buyursun etsin. Karakol yapıyorsa, hastane yapıyorsa, sağlık ocağı yapıyorsa, ammeye hizmet yapıyorsa Sur halkının malı onlara kurban olsun. Başkalarına satıyorlar, dükkan yapıp satıyorlar. Devlet için bir şey yapıyorlarsa, Sur halkı olarak mallarımız onlara helali hoş olsun. Ama hepsini zenginlere, Diyarbakır’ın ileri gelen adamlarına -Çevre Şehirciliğin 3 tane avukatı, biz öyle duyduk- peşkeş çekiyor bizim mallarımızı” şeklinde konuştu.
VOA Türkçe iddiaları sormak için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvurdu ancak yanıt alamadı.
Bakanlar Kurulu kararıyla 2016 yılının Mart ayında riskli alan ilan edilen, ilçenin yüzde 70’ine tekabül eden 6 bin 300 parsel, ‘acele kamulaştırma’ kapsamına alınmış ve kamulaştırılmıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, oluşturduğu Uzlaşma Komisyonu üzerinden mülkleri satın almaya başlamıştı. Bakanlık tarafından başlatılan proje ile mülk sahiplerine maddi tazminat, TOKİ’nin başka bir bölgede yaptığı binalardan daire verme ve Sur’da inşaatı devam eden evlerden alma gibi seçenekler sunuldu. İlçe sakinlerinin büyük çoğunluğu Sur’da kalmak istediklerini belirterek, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile sözleşme imzaladı.
Sur’daki yıkım, 2017 yılında Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu’nun raporuna şöyle yansıdı: ”11 Temmuz 2017 tarihli uydu fotoğraflarına göre 16 aylık süreçte 46 hektar alan yıkıldı. Bu alanda, 4985 yapı bulunmaktaydı bunun 3569’ı yıkılmıştır. Yani alan olarak yüzde 61’i, yapısal olarak yüzde 72’si yıkılmıştır. 87 tescilli, 247 tescile değer yapı yıkılmıştır. Bunların aralarında hamam, cami, türbe, geleneksel Diyarbakır evleri yıkılmıştır. En büyük hasarı Hasırlı Mahallesi gördü. 20 hektarlık alanın 19 hektarı yıkıldı.”