İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumartesi akşamı CNN Türk canlı yayınına bağlanarak, eski AKP’li vekil Mehmet Metiner’i eleştirdi.
Metiner’in Gülen yapılanmasının devlet içindeki örgütlenmesine dair ellerinde bir liste olduğunu söylemesi üzerine yayına bağlanan Soylu, şunları söyledi:
“Beni ve başında bulunduğum bakanlığı ilgilendiren birkaç değerlendirme yapıldı.
“FETÖ meselesi maalesef ülkemizde neredeyse bir binanın rutubeti gibi. Bir devleti hem sızmak hem ortadan kaldırmak hem çürütmek için elinden geleni yaptı. Devletimiz de buna karşı bir mücadele ortaya koyuyor.
“Sayın Metiner değerlendirmesinde şunu ortaya koydu: İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı çalışanları için ben FETÖ mücadelesinin nasıl yürütüldüğünü bilen insanlardan birisiyim.
“Nedamet getirip de nedamet getirdiği için bizim göreve getirdiğimiz kimse yok. Ben hayatımda düzgün yaşayan bir adamım. Sağın solun laflarıyla iş yapacak bir adam da değilim.
‘Bu laflar ağırıma gider’
“Bizim bir hükümetimiz var, bir politikamız var. Ben de bizim hükümetimizin politikasını bir vesileyle yürütmeye çalışan bir adamım. Ama bu laflar benim ağırıma gider.
“Hayatı risk içerisinde olan bir adamım. Hayatım risk içerisinde. Ömrümde iki kaşıkla yemek yemedim hiç. Bu sözleri hak ediyor değiliz.
“Bir tek FETÖ’cüyü göreve getirdiysem bu ülkemize ihanettir.
“Çok üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. Bu görevler böyle kolay görevler değil. Kimse kusura bakmasın. Şehit cenazelerindeki o çocukların, annelerin, babaların yüzüne nasıl bakarız ya?
“15 Temmuz’da neler yaşandığını bir vesileyle bilen, yaşayan insanlardan biriyim. Ama bu laflar benim ağırıma gidiyor. Kurumumun da ağırına gider.
“Hele en yakın arkadaşlarımızdan bu lafların gelmesini hiç kabul edemem, haksızlık olarak nitelendiririm.
“15 Temmuz olsa biz ne olacaktık? Bugün nedamet olarak nitelendirilen insanlar mı bize sahip çıkacaktı?
“Bunu kesinlikle kabul etmediğimi ifade etmek istiyorum.
“Bizim yanlış yapma hakkımız yok. Herkesin var, bizim yok. Biz sadece kendi adımıza yaşamıyoruz, bu milletin ve sayın cumhurbaşkanımızın verdiği emaneti kılı kırk yararak gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
‘Kendime hakaret kabul ediyorum’
“Televizyon kanallarında bizim arkadaşlarımızın ‘elimizde isimler var’ demesini de kendime hakaret kabul ediyorum.
“Bana her zaman ulaşabilecek, her zaman söyleyebilecek insanların basın üzerinden konuşmasını kabul etmiyorum.
“Benim abi dediğimiz insanlar, eleştirebilirsiniz, ama ben bunu kabul etmem.”
Soylu Metiner’in konuşmasına müsaade etmedi
Mehmet Metiner, bu sözlere yanıt vermek için programın sunucusu Semiha Şahin’e “Müsaade eder misiniz” diye sordu. Araya giren Süleyman Soylu “Ben müsaade falan etmiyorum, söyleyeceğinizi söylediniz zaten. Oradan söylemeye devam edersiniz. Aynı şekilde devam edersiniz” dedi.
Metiner ise “Sayın Bakanım sizden müsaade istemiyorum, siz müsaade mercii değilsiniz” dedi
Soylu’nun telefonu kapatmasının ardından Semiha Şahin’in söz verdiği Metiner ise “Sayın bakanımızla kamuoyu önünde tartışmak istemem” diye başladığı konuşmasına şöyle devam etti:
“En az onun kadar AK Partiliyim. O hükümetimizin bir bakanıdır, o hükümet benim de hükümetim. Bugüne kadar hiçbir zaman hükümetimizi yıpratacak bir davranış içinde olmadım, olmam.
“Benim sözlerim üzerine bağlanmasını ben de teessüfle karşıladım. Ben sadece silahlı bürokraside iki bakanlığımızdaki yetkililerin de çok daha dikkatli olması gerektiğini söyledim.
‘Birbirimizi samimiyet testinden geçirmeye gerek yok’
“Ben İçişleri Bakanlığı’nda FETÖ’cüler atandı diye bir ifade kullanmadım. Bunu diyebilecek kadar da kendi hükümetine hasmane davranan biri değilim. Birbirimizi samimiyet testinden geçirmeye gerek yok.
“Sayın Soylu ne kadar risk içinde bir hayat sürüyorsa Mehmet Metiner de o kadar risk içinde bir hayat sürüyor.
“Biz ölümüne mücadele veriyoruz ve Sayın Soylu ile biz aynı davanın iki birer ferdiyiz. Benim medya üzerinden konuşmamdan rahatsızlık duyuyorsa onun da telefonla bağlanıp medya üzerinden tartışmaması lazım, tut ki benimki bir yanlışlık olsun.
“Bir dava arkadaşını bu şekilde itibarsızlaştırmaya kalkışmamasını dilerdim.
“Medya karşısında tartışmamak aslolan bir şeyse keşke sayın bakanımız bu şekilde bağlanmasaydı.
“Hükümetimizi eleştiren bir sözüm yoktur. Her hükümet yanlış yapabilir. Ben sadece yakın tarihe kadar bir ordu komutanımızın yaverinin FETÖ’cü çıkmasına dikkat çektim.
“Tayin ve atamalarda da kılı kırk yarmanın, nedamet duysalar bile bunu yapmaları gerektiğini söyledim.
“Yoksa ben İçişleri Bakanlığı’nda şu veya bu şekilde FETÖ’cüler tayin ediliyor diye bir cümle kuracak kadar da kendi partimi ve hükümetimi tartışma konusu edecek bir insan değilim.
“Sayın Soylu beni bilir, geçmişimi bilir, ben de onu bilirim, burada kamuoyu karşısında tartışmak siyasetimize zarardan ötürü bir şey getirmez.
“Eski bir dostu olarak kendisine yakıştıramadım doğrusu.
“Sayın bakanımızın yayına bağlanarak şahsımla ilgili laf söylemesini doğru bulmuyorum. Bir yanlış varsa dikkat çekeriz.
“Bir dava arkadaşına saldırmasını asla doğru bulmadım.
“O ne kadar terörle mücadele ediyorsa ben bin kat daha fazla mücadele ediyorum. Hep birlikte mücadele ediyoruz.
‘İnsan dava arkadaşını bühtan yapmakla suçlar mı?’
“Burada olayı şahsileştirmeye gerek yok. Ben bakanlığındaki herhangi bir yanlışa dikkat çekiyor olsam bile bakanın böyle bağlanmasına gerek yok.
“Bir de bühtan yapmakla suçluyor ya! İnsan dava arkadaşını bühtan yapmakla suçlar mı?
“Sayın bakanımıza herhalde bakanlıkta kim bilgilendirmişse onu hesaba çeksin, sayın bakanımıza buradan sesleniyorum. Partimize gelmeden önce de kendisiyle dostluğu olan bir insan olarak sesleniyorum.
“Belli ki izlemedi ne dediğimi, birileri bilgilendirdi.
“Benim de kendisinde cep telefonum var, beni arayabilirdi. Bu şekilde ekrana bağlanıp iki dava arkadaşını, yiğitçe mücadele eden iki dava arkadaşını tartışma konusu yapması… Ben çok üzgünüm şu an.
“Mesele parti meselesi değil, onur meselesidir. Ben Sayın Soylu için bir şey söylemedim. Söylendiği yerde de izin vermem. Çünkü ben partiliyim, partili.
“Bakanlığı için bir şey söylemedim ama bir yanlış varsa, tut ki bize iletilen yanlış bile olsa, buna dikkat çekmekten bu kadar rahatsızlık duymak ve bir dava arkadaşını telefonla arayıp konuşmak varken, medya üzerinde kendisi için hiçbir suçlamada bulunmadığı halde, insan merak eder, elindeki isimler nedir diye sorar.
‘Biz onurumuzu sokakta bulmadık’
“Bu şekilde mi bağlanılır ya, ben çok üzgünüm ya, çok üzgünüm. Sevgili bakanım kim seni bilgilendirmişse, bizi karşı karşıya getirmeye çalışan, partimizin de içine fitne çalışan o bürokratlarına göz kulak ol.
“Biz onurumuzu sokakta bulmadık ya! Şamar oğlanı mıyız ya? Telefonla bağlanacak bühtan ediliyor bilmem ne.
“Ben risk içinde yaşıyorum diyor, biz el bebek gül bebek mi büyüdük ya! Ömrümüz sokaklarda geçti ya! 60 yaşımızdayız ya! Kimsenin bu şekilde bizi azarlamasına izin veremeyiz ya!
“Böyle bir dava anlayışı, hükümet anlayışı olamaz.
“Ben diyorum ki bende isimler var. Bendeki bilgiler yanlış da olabilir, suçlamıyorum. İnsan arar ya!”