KONDA anketinden haberdar olduğumuz gün, bir başkasının attığı Twitter mesajını takipçilerine duyurduğu için yargılanıp mahkum edilmiş ve fezlekesi derhal Meclis’te oylanarak milletvekilliği düşürülmüş Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu yeniden gözaltına alındı.
Yaka paça.
[Gözaltına alanlar halinden sağlık sorunları olduğunu anladıklarından hastaneye götürmüşler Gergerlioğlu’nu; doktorlar kendisine anjiyo yapılmasını uygun gördükleri için birkaç günü hastanede geçireceği anlaşılıyor. Cezaevine oradan sevk edilecek.]
HDP milletvekili olduğu halde iktidarda bulunan kadronun önemsediği özelliklere sahip biri Ömer Faruk Gergerlioğlu. Tıp Fakültesi’ni bitirmiş bir İmam Hatipli. Doktorluk mesleğini icra ederken bir yandan da 28 Şubat post-modernist darbesine en fazla direnen sivil toplum örgütü olan Mazlumder’de başkanlık yaptığı biliniyor.
Onun bu CV’sine benzer özellikler taşıyan pek çok kişi iktidar partisi kadrosunda.
Kadro, dokunulmazlığı olduğu halde Gergerlioğlu’nun davasının dönem sonuna bırakılmayıp yargılanmasına ses çıkarmadı, fezlekesi Meclis’e geldiğinde de oylamada ellerini milletvekilliğinin düşürülmesi için kaldırabildi.
Ben bu gelişmeyi izlerken de “Bu işte bir yanlışlık var” diye düşünmeden edemedim.
Bana göre bu iki yanlışlığın üst üste yaşandığı gün bir de şu bilgi notuyla sarsıldım:
“Prof. Dr. Sedat Laçiner 20 Temmuz 2016’dan beri tutuklu.
Çanakkale E-Tipi Kapalı Cezaevinde tutuluyor.
Sağlık durumu kötü. Ve şu anda maalesef koğuşu Korona karantinasına alınmış durumda.
İleri derecede şeker hastası. Yüksek tansiyon hastası. İleri derece bel fıtığı var. Alerjileri nedeniyle vücudunda yaralar ve ağrılar oluyor. Tetik parmak sendromu ve derisinde enfeksiyonlar oluşuyor.
Bronşit hastalığı teşhisi konulmuş, akciğerlerinde iltihaplanma var.
Ve son olarak da koğuşu Korona karantinasında. Ailesi dahil kimseyle görüştürülmüyor.
2 adet eleştirel gazete yazısı ve üniversitede kadrolaşma iddiasıyla 9 yıl 3 ay örgüt üyeliği suçundan ceza verdiler. Dosyası şu anda temyizde, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin arşivinde bekletiliyor. Yani yargılama bitmeden ceza çektiriliyor.
Çanakkale Kapalı Cezaevindeki fiziksel koşullar kötü, eski bir bina, kalabalık koğuşlar, Korona tedbirlerine uygun olmayan bir ortam, sağlıklı kalmak imkansız.”
[Nitekim, bu mesajın hemen ardından Prof. Laçiner’e korona teşhisi konulduğunu öğrendim.]
Prof. Sedat Laçiner Çanakkale Üniversitesi rektörüydü. SBF mezunuydu ve akademik hayata intisap etmeden önce Milliyet gazetesi dış haberler servisinde muhabirlik yapmıştı. İngiltere’ye gitti, iyi bir üniversitede doktora yaptı, Türkiye’ye döndü, akademik alanda kalıcı eserlere imza atarken profesör de oldu. Rektörlüğe de AK Parti döneminde getirildi.
Öğrencileri beni yılın yazarı seçince, içinde yer aldığım törenlere katılmama prensip kararımı çiğneyip iddialı bir yüksek öğretim kurumu haline dönüştürdüğünü işitegeldiğim Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni görmek ve kendisiyle de tanışmak üzere ödül törenine katılmıştım.
Cezası henüz kesinleşmemiş olduğu halde Prof. Laçiner’in cezaevinde tutulması, tutulduğu yerde korona tehlikesi belirdiği halde ve çeşitli rahatsızlıklarına rağmen bunların görmezden gelinmesi de bana yanlış geliyor.
Tıpkı Boğaziçi olaylarına halkın bir bölümünün yaklaşımının, Gergerlioğlu’na reva görülen muamelenin de bana yanlış gelmesi gibi.
Bir an “Acaba ben mi yanlıştayım?” diye düşünsem de vicdanım ve inançlarım o düşünceyi zihnimden hemen siliveriyor.