“Fahiş fiyat denetlemesi” Türkiye ekonomi literatürüne 2019 yerel seçimleri öncesi merhaba dedi. Patates ve soğan depoları basıldı, 66 binden fazla fahiş fiyat şikayeti yapıldı. Esnafın dükkanları basılarak mağdur edildi. Sonuçta, Türkiye’de çok az sayıda şirket ve esnafın fahiş fiyat uyguladığı tespit edildi ve konu kapandı.
“Fahiş fiyat denetimi terörü” diyoruz, çünkü bu konu sadece enflasyon yükseldiği veya hükümet ekonomik sıkıntıya düştüğünde gündeme geliyor. Bu kez de ithalatı baskılamak, enflasyon sepetini bastırmak ve devlet eliyle dağıtılamayan satın alma gücünü özel sektörün sırtına yüklemek hedef olarak benimsendi.
Ekonomi branşında hangi fiyatın adil, hangi fiyatın fahiş olduğunu belirlemek en zor pratiklerden biri. Çünkü, değerlendirmeye çok sayıda değişken girer. Örneğin, üretici tekel veya kartel midir? Dağıtım ağının başında oturanların fiyatlama gücü var mıdır? İncelemeye tabii mal veya hizmet zaruri bir ihtiyaca mı cevap vermektedir? Üretici veya satıcı tekel olsa dahi, anılan mal veya hizmeti ikame edecek, ona benzer ürünler mercut mudur?
Bu sorulara cevap vermek normal bir incelemede yıllar sürer. Maşallah tesis edileli sadece bir kaç ay oldu, bizim Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu, fahiş fiyat artışı yapan 60 firmaya 3,1 milyon TL ceza verdi. 519 başvurunun incelemesi sürüyor.
Bakalım, Kurul hangi mallarda fahiş fiyattan şüphelenmiş?
“Fahiş fiyat artışına ilişkin olarak Kurula intikal eden veya resen gündeme alınan şikayetlerin başında; temel gıda ürünleri, sebze ve meyveler, cerrahi maske, el dezenfektanı ve benzeri koruyucu sağlık ürünleri, çeşitli temizlik ve hijyen ürünlerine yönelik başvurular gelmektedir. Yine, salgın döneminde talebi artan saç tıraş makinası, ekmek yapma makinası ve benzeri elektronik ürünlere yönelik başvurular da Kurul tarafından incelemeye alınmıştır. Diğer taraftan sebze ve meyvelerde yaşanan fiyat artışlarının tespiti amacıyla Bakanlığımızca hallerde resen başlatılan denetimler kapsamında Hal Kayıt Sistemine (HKS) bildirimlerinde alış ve satış fiyatları arasında fahiş farklar bulunduğu tespit edilen firmalardan da savunmaları istenilmiştir.”
Yukardaki listedeki ürünlerden sadece cerrahi maske, el dezenfektanı ve benzeri koruyucu sağlık ürünleri, çeşitli temizlik ve hijyen ürünleri epidemi nedeniyle “zaruri ihtiyaca” girer. İncelemeye tabii tutulması da doğaldır.
Fakat, saç tıraş makinası, ekmek yapma makinası ve benzeri elektronik ürünlere yönelik başvurular da incelemeye tabii. Takdiri değerli okura bırakıyoruz, bunlardan hangisi zaruri sayılabilir? Saç traş makinasında tekel olsa ne olur, olmazsa ne olur?
Hele sebze ve meyve, komik ötesi. Halde pahalıysa, gider köyden getirip kamyonette satandan alırsınız. Süpermarket fahiş fiyat uyguluyorsa, hemen yanında manav, veya haftada bir kurulan açık pazar var.
Bu tür rekabetin yüksek olduğu piyasalarda satılan ürünlere fahiş fiyat cezası, sadece rekabeti bozar, arz-talebin dengeden çıkmasına neden olur. Örnek verelim: Eğer ayvada fahiş fiyat kararı alınırsa, fiyatlar talepten kaynaklanmayan nedenlerle düşecektir. Fiyat gerilemesi tüm tedarik zinciri boyunca geri tepecek, ayvasına maliyeti ve emeğini karşılayacak fiyat alamayan çiftçi de ayva ağaçlarını kesip, başka meyve ağacı dikecektir. Sonuçta, seneye ayva ithal ederiz.
Serbest piyasanın HER KOŞULDA kendi başına toplum yararına sonuçlar ürettiği şüphelidir. Bu yüzden Bağımsız Denetim Kurulları da şarttır. Ama, serbest piyasanın görevini yaptığı alanlara siyasi amaçlarla kamu müdahalesi sadece üretim ve tüketim yapısını bozup, vatandaşa ekonomik zarar verir.