ABD yönetimi, Avrupa Birliği Komisyonu’nun İç Pazardan Sorumlu eski Komiseri Thierry Breton ve internetteki nefret söylemleriyle mücadele eden dört Avrupalı aktiviste giriş yasağı getirdiğini duyurdu. Donald Trump yönetimi, bu isimleri internette “sansür” uygulamakla suçluyor. Eski AB Komiseri Breton ABD’nin bu adımını “cadı avı” olarak nitelendirerek tepki gösterdi.
Yaptırım listesindeki isimler kimler?
Yaptırım uygulanacaklar arasında eski Komiser Breton’un yanı sıra, Berlin merkezli sivil toplum kuruluşu HateAid’in kurucuları ve eş CEO’ları Anna-Lena von Hodenberg ile Josephine Ballon’un isimleri de yer alıyor. 2018 yılında kurulan HateAid, dijital şiddete karşı mücadele ediyor ve AB ile ortak çalışmalar yürütüyor.
Ayrıca, internetteki nefret söylemi ve dezenformasyona karşı mücadele yürüten İngiliz STK temsilcileri Imran Ahmed ve Clare Melford da kara listeye alınan isimlerden.
Söz konusu isimler neden kara listeye alındı?
ABD Dışişleri Müsteşarı Sarah Rogers, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda eski AB Komiseri Breton’un ABD’de “istenmeyen kişi” ilan edildiğini duyururken, ABD Dışişleri Bakanlığı, Breton’un AB dijital yasalarının “fikir babası” olduğunu belirtti.
Eylül 2024’e kadar görev yapan eski Komiser Breton, Google, Meta, Apple ve X gibi dev ABD şirketlerine “yasadışı içerikleri” silme zorunluluğu getiren AB yasalarının mimarı olan bir politikacı ve bu nedenle ABD’nin uzun süredir hedefinde.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya göre de yaptırım uygulanan kişiler “küresel sansür endüstriyel kompleksinin önde gelen aktörleri”. Rubio, ilaveten başka Avrupalı yetkilileri de kara listeye almakla tehdit etti. Rubio, “Avrupa’daki ideologlar, ABD platformlarını hoşlanmadıkları fikirleri cezalandırmaya zorluyor. Trump yönetimi bu küstah sınır ötesi sansür eylemlerine artık tolerans göstermeyecek” diyerek tehditkar konuştu.
Breton’dan “McCarthy” benzetmesi
Kara listeye alınan Thierry Breton, gelişmeyi Soğuk Savaş dönemindeki “McCarthy” zamanına benzetti. Breton, X hesabından yaptığı paylaşımda “McCarthy’nin cadı avı geri mi döndü? Amerikalı dostlarımıza not: Sansür sandığınız yerde değil” ifadesini kullanarak sansür konusunda Washington’u işaret etti. Soğuk Savaş döneminde Senatör Joseph McCarthy, “Amerikan karşıtı” fikirleri bastırmak için sert önlemler almasıyla tarihe geçmişti.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, ABD’nin söz konusu kara listesini sert bir dille kınayarak; Avrupa’nın düzenlemelerinin dışarıdan baskıyla dayatılamayacağını, AB Dijital Hizmetler Yasası’nın (DSA) demokratik yollarla kabul edildiğini vurguladı ve ABD’yi kapsayan sınır ötesi bir yetkisinin olmadığını hatırlattı.
Almanya’dan sert tepki: “Kabul edilemez”
ABD hükümetinin, internetteki nefret söylemiyle mücadele eden Alman kuruluşu HateAid’in yöneticilerine getirdiği giriş yasağı, Almanya’da büyük tepki yaratırken hak savunucusu iki kişiye yönelik bir dayanışma dalgası da başlattı.
Almanya Federal Adalet Bakanı Stefanie Hubig, HateAid yöneticileri Josephine Ballon ve Anna-Lena von Hodenberg’e yönelik yaptırımları “kabul edilemez” olarak nitelerken, dijital alanda kişilik haklarını koruma yönünde faaliyet yürüten bu kurumların “özgürlüğe katkı sağladığını” vurguladı. Bakan, “Eğer nefret söylemi mağdurları savunmasız bırakılırsa, demokratik tartışma ortamı özgür olamaz. Bu faaliyeti ‘sansür’ olarak nitelemek, hukuk devletimizi yanlış tanıtmaktır” dedi. Hubig de Avrupa’nın dijital düzenlemelerinin Washington tarafından belirlenmeyeceğini de tekrarladı.
Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul da ABD’nin kararını eleştirerek, AB’nin Dijital Hizmetler Yasası’nı (DSA) savundu. Wadephul, X platformundan yaptığı açıklamada, “Gerçek hayatta suç teşkil eden her şey çevrimiçi ortamda da suçtur. Buna dair yasalar demokratik yollarla kabul edilmiştir” diyerek Washington’un aylardır “sansür” diye nitelediği AB düzenlemelerini savundu. Bakan, ABD ile yaşanan görüş ayrılıklarını transatlantik diyalog yoluyla çözmek istediklerini de vurgulayarak itidal çağrısında bulundu.
Almanya Gazeteciler Birliği (DJV) Genel Başkanı Mika Beuster de Washington’un kararına sert tepki göstererek, “Bu, daha önce sadece otokratik rejimlerde gördüğümüz türden, safi bir sansür uygulamasıdır” eleştirisini getirdi.
HateAid nasıl bir kuruluştur?
2018 yılında Berlin’de kurulan HateAid adlı kuruluş, internette dijital şiddete ve nefret suçlarına maruz kalanlara yıllardır hukuki destek sağlıyor ve bireysel hak ihlallerinin yargıya taşınmasına destek veriyor. Kuruluşun eş yöneticisi Anna-Lena von Hodenberg, daha geçtiğimiz ekim ayında Almanya’nın önemli devlet madalyalarından olan Federal Liyakat Nişanı ile ödüllendirilmişti.
Gerilime götüren olaylar neler?
ABD, aylardır AB’nin dijital düzenlemelerini düşünce özgürlüğünün kısıtlanması ve sansür olarak niteleyip ABD teknoloji devlerine kesilen cezaları eleştiriyor. Son olarak Aralık ayı başında X platformuna kesilen 120 milyon euroluk ceza gerilimi artırmıştı. X platformunun sahibi Elon Musk da bu ceza sonrası “AB’nin feshini” savunurken; Başkan Trump cezayı “iğrenç” diye nitelendirmiş ve AB’nin “çok dikkatli olması gerektiğini” söyleyerek tehditkar konuşmuştu.
Geçtiğimiz hafta ABD hükümeti; aralarında Alman DHL, Siemens ve İsveçli Spotify gibi dev şirketlerin de bulunduğu Avrupa merkezli firmalara karşı misilleme önlemleri alabileceği tehdidinde de bulundu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































