NECİP F. BAHADIR | YORUM
‘Uyuşturucu ve fuhuş’ soruşturması kapsamında tutuklanan Mehmet Akif Ersoy’un babası Nadir Ersoy, “Oğlum masum. Hapishaneden Hazreti Yusuf gibi çıkacak!” dedi. Bir babanın oğlunun suçsuz olduğuna inanması doğal. İddialar o kadar ağır ki gerçekle yüzleşmek de cesaret ister.
Kolay mı?
Din ve kutsallarla ‘inşa edilmiş’ bir hayatları vardı. Kamuoyunun gözleri önünde büyük bir gürültüyle çöktü. Zor durumda bir babayı eleştirmek pek içime sinmese de hakikatin de hakkını vermek lazım.
Nadir Ersoy keşke sussaydı!
Bu topraklarda hapishane ile Hz. Yusuf arasında ilişki kurulur. Hapishaneler bile ‘Medreseyi Yusufiye’ diye adlandırılır. AKP’nin devri iktidarında Yusuf Peygamber gibi gömleği arkadan yırtılan suçsuz, günahsız ve masumların sayısı çok fazla.
Ama Mehmet Akif Ersoy hariç… Onu bu kapsamda değerlendirmek gerçeğe ve kutsallara ‘hakaret ve tecavüz’ olur. Nadir Ersoy aksini düşünebilir. “Baba şefkatidir.” denir, tolere edilir.
Mehmet Akif’in masum olma ihtimali yok mu? Var elbette. Yargının sevk yazısında yer alan iddialar, hükümet medyasına yansıyan gizli tanık ifadelerini görmezden gelmek mümkün mü?
Ha, Mehmet Akif uyuşturucu alemlerine katıldığı ve karmakarışık ilişkilere girdiği için mi operasyonun hedefi oldu? Hiç sanmıyorum. Meselenin düğümlendiği yer de burası… Ersoy’a ‘siyasi operasyon’ dedirten de bu olmalı.
Gözaltıyla birlikte Mehmet Akif Ersoy ve arkadaşları ‘uyuşturucu testi’ için Adli Tıp’a götürülmüştü. Rapor açıklandı, ‘testin pozitif’ çıktığını gösteren bulgular kamuoyuna duyuruldu. “Uyuşturucu kullanmadım!” diyen Ersoy’u Adli Tıp yalanladı. Baba Nadir Ersoy “Oğlum masum!” çıkışı boşluğa düştü.
Bu tip özel hayatların odağında olduğu dosyalarda genellikle ‘gizlilik’ kararı alınır. Soruşturma ‘gizlidir’ zaten.
Gelin görün ki ne ‘gizlilik’ gösterildi, ne lekelenmeme hakkı dikkate alındı, ne de masumiyet karinesi akla geldi. En başta yargı afişe etti. Savcılığın açıklaması ve sevk yazısı ‘infaz ve linç’ için yeterliydi. İktidar medyası da olayı köpürtmekten geri durmadı. ‘Meseleyi düğümleyen yer’ demem de bu yüzden. Mehmet Akif içeriye atılmakla kalmadı, üzerine de beton döküldü, itibarı yok edildi. Onun için perdesin arkası var.
Sabah olayın soğuması ve gündemden düşmemesi için adeta ‘kampanya’ başlattı. Bu satırları yazarken ‘son dakika’ haberinde Mehmet Akif Ersoy’un fotoğrafı eşliğinde ‘5 farklı torbacı servis yapıyordu’ başlığıyla yeni bir bomba patlattı.
İddianın kaynağı bir tanık… Dosyadan alınmış. Tanık ev partilerinde temin edilen uyuşturucunun nereden ve nasıl alındığını anlatmış. Öylesine ayrıntı var ki… “Her yerde ayna olan yatak odası…” denmiş mesela… En önemlisi adları kodlanarak ‘Ersoy’un arkadaş grubundan’ bazı isimlere yer verilmiş.
Bu haber bile ‘operasyonun süreceğinin’ işareti olarak okunabilir. Dosyayı yakından takip ettiği anlaşılan AKP’li Şamil Tayyar ‘Mehmet Akif Ersoy’dan daha çok tanınan ve bilinen başka birinden’ söz etti. İsim vermedi, bir eşkal çizmedi. Tanınmış, bilinmiş olduğuna göre medyadan veya siyasetten biri olmalı. Neden ismi çıkarıldı? İlk operasyonda gözaltına alınmadı? Ankara’nın gözünde hatırlı ve ayrıcalıklı biri mi?
Numan Kurtulmuş’un eski danışmanı Furkan Torlak değil. O olsaydı, Tayyar ismini verirdi. Torlak deşifre oldu. Cem Küçük oturduğu evden, bindiği arabaya kadar Furkan Torlak’ın ‘akçeli işlerini’ anlattı. Fazla ayrıntıya girmese de söyledikleri soru işareti oluşturmaya yetti. Torlak’ın da ‘uyuşturucu testine’ tabi tutulmasını istedi.
Furkan Torlak sıradan bir isim değil. Mehmet Akif Ersoy, AKP’nin ‘dindar nesli’ ise Furkan Torlak ‘altın çocuğudur.’ Her iki isim de AKP’nin bahçesinde yeşerip büyüdü.
AKP ikliminin veya bataklığının ürettiği meyveler… Münferit olsaydı, bu kadar üzerinde durmaya değmezdi. Kamuoyunda bu denli geniş yankı da uyandırmazdı. AKP’nin devri iktidarı hakkında hüküm verirken dikkate alınacak veri ve delillerden biri bu olacak. Erdoğan masum insanlara ‘haşhaşilikle’ suçladı ama günün sonunda ‘haşhaşi gerçeğiyle’ yüzleşmek zorunda kaldı.
Kaderin cilvesi işte… AKP Türkiyesi bir ‘haşhaşi ülkesine’ döndü. AKP döneminin parlak isimleri uyuşturucu alemlerinde yakalandı. Adli Tıp raporuyla da ‘sabit’… Pudra şekeri falan değil.
Erdoğan sonrasının ‘iktidar kavgası’ bu denli kanlı olur mu? Bu kendi ayağına veya kafasına sıkmak değil mi? Gelişmeleri yakından izleyen bir dostum, “Asıl büyük kavgalar içeride olur. Saray kavgalarının ne denli kanlı olduğunu bilmiyor musun? Bu da öyle bir şey…” dedi.
Bir başkası, “Mehmet Akif ve arkadaşları bir çete oluşturmuş, bazı bakanlar ve AKP’li isimler hakkında dosyalar hazırlıyormuş… Operasyonun gerçek nedeni bu…” dedi. Yine AKP içi kavga?
Bu senaryoları bir ihtimal olarak bir kenarda tutuyorum ama başka sebepler de arıyorum. Mehmet Akif Ersoy’un daha büyük suçu ve günahı olmalı? Ama ne? Kulis bilgisi ara ki bulasın. Medya ‘servis’ ve ‘operasyon amaçlı’ haberlerle dolu. Kimse gerçeğin peşinde değil. Ah şimdi Ankara’da olmak vardı. Haberlerin satır aralarından bazı çıkarımlar yapmak mümkün. Sabah’ın yayınları bu açıdan önemli bir veri… Ama tek başına yeterli değil.
AKP’li Tayyar’ın ‘Mehmet Akif Ersoy’dan daha ağır’ dediği isim ortaya çıkacak mı? Furkan Torlak istifa ettiğiyle mi kalacak? Operasyonlar dallanıp budaklanacak mı? Dosyanın soğumaya bırakılmayacağı kesin… Emarelere bakılırsa bu ateşe daha çok odun atılacak. Belki Mehmet Akif Ersoy konuşacak… Kim bilir bakarsınız ‘siyasi operasyon’ derken neyi ve kimleri kastettiğini ayrıntılarıyla anlatır. Kendisi yandı, başkasını yakmakta niye beis görsün. Geri dönüşü olmayan yola girdi.
Baba Nadir Ersoy, oğlunu Hz. Yusuf’a benzeteceğine keşke gerçeklerle yüzleşebilse… Ayrıca hiç benzer tarafı da yok. Peygamberin gömleği arkadan yırtılmıştı. Mehmet Akif Ersoy gömleksiz yakalandı. O bir masum, suçsuz ve günahsız bir kurban değil. Yoldan çıkan, kendini ‘mundar eden’ biri. Bu tablo karşısında Nadir Ersoy’a düşen “Acaba nerede hata yaptık?” sorusunu sormak ve bir özeleştiri ve muhasebe yapmak…
İnançlı olduğunu söylediğine göre günahkar oğluna ilk taşı atmak da ona düşer. Onun da sınandığı yer burası… Doğru ve güzel isim koymakla iş bitmiyor. Ayrıca meselenin Filistin’le falan hiçbir alakası yok. İstismar da ayıp…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































