ADEM YAVUZ ARSLAN | ANALİZ
New York gibi sermayenin, medyanın ve güçlü lobi ağlarının yön verdiği bir şehirde “sistemin dışından” gelen genç bir sosyalist, tüm tahminleri altüst etti. Uganda doğumlu, Müslüman ve göçmen bir ailenin oğlu olan Zohran Mamdani, New York Belediye Başkanlığı seçimlerini kazanarak Amerikan siyasetinde ezber bozan bir başarıya imza attı.
Bu sonuç yalnızca New York’un değil, küresel siyasetin de dinamiklerini değiştirecek nitelikte. Türkiye’deki muhalefet partileri açısından da üzerinde ciddi biçimde düşünülmesi gereken derslerle dolu.
Gündelik Hayata Dokunan Siyaset
Mamdani, “halkın cüzdanına dokunan” bir kampanya yürüttü. Ücretsiz toplu ulaşım, kiralara üst sınır, asgari ücret artışı ve “zenginlere adil vergi” gibi doğrudan yaşam kalitesini ilgilendiren vaatlerle sahaya indi. Rakipleri “tecrübe”, “güvenlik”, “birlik” gibi soyut kavramlara sığınırken; Mamdani, seçmene şu basit sorunun cevabını verdi: “Bu şehirde nasıl geçineceğiz?”
Bu yaklaşım sayesinde ne Wall Street’in desteğine ne de medya elitlerine ihtiyaç duydu. Çünkü New York’un milyonlarca kiracısı, düşük gelirli işçisi ve genç seçmeni, onda kendisini buldu.
Gençler ve Yeni Koalisyonlar
Mamdani’nin en büyük gücü, “kayıtlı ama umutsuz” genç seçmenleri sandığa taşımasıydı. Queens ve Brooklyn gibi çok etnisiteli bölgelerde göçmenlerle siyah ve Latin topluluklar arasında köprü kurdu. Yani klasik “beyaz liberal” tabanın ötesine geçerek çok kültürlü bir dayanışma dili kurdu. Bu tablo, Türkiye muhalefeti için de önemli bir hatırlatma: Yeni kuşaklar, eski sloganlarla değil; umut veren, katılımcı bir gelecek diliyle mobilize olur. Mamdani’nin başarısı, gençlerin yalnızca sosyal medya aktivisti değil, sandığı belirleyen güç olabileceğini gösterdi.
Sistemin Dışında Kalarak Güven Kazanmak
Rakibi Andrew Cuomo, New York’un eski valisiydi; yani “kurulu düzenin adayı.” Mamdani ise politik kariyerini sokak kampanyalarında, kira grevlerinde, sendika yürüyüşlerinde inşa etmişti. Bu fark seçmenin gözünde belirleyici oldu: “Onlardan biri değil, bizden biri.”
Türkiye’de de muhalefetin en büyük açmazı burada yatıyor. Seçmen, saraya karşı çıkan ama aynı dili konuşan, aynı ayrıcalıkları taşıyan siyasetçileri “gerçek alternatif” olarak görmüyor. Mamdani, bu algıyı kırarak kazandı.
Türkiye Muhalefeti İçin Dersler
Mamdani’nin kampanyası, başta CHP lideri Özgür Özel olmak üzere Türkiye’deki muhalefet için önemli dersler içeriyor. İşte o derslerden bazıları; Somut konuşun. “Demokrasi” ve “hukuk devleti” önemlidir ama seçmen önce kira, fatura ve iş güvenliğiyle ilgilenir. Gençleri özne yapın. Onlara vaat değil, sorumluluk verin.
Mamdani’nin kampanyasında her gönüllü kendi mahallesinin temsilcisiydi. Yeni yüzlere yer açın. Rejimin baskısına “eski siyaset” refleksiyle değil, toplumsal hayattan gelen isimlerle karşı durun. Siyaseti sokağa geri taşıyın. Parti binalarında değil, apartmanlarda, mahallelerde örgütlenin.
Yeni Kuşak Siyasetin Özeti
Mamdani’nin yükselişi üç noktada özetlenebilir: Kimliğini saklamadı, dönüştürdü. Müslüman, göçmen, solcu… Bu kimlikler onu dışlamadı, halkla bağ kurmasını sağladı. Radikal ama somut bir dil kurdu. “Kira dondurulsun!” sloganı, halkın derdini doğrudan dile getiriyordu. Aktivizmden yönetime geçti. Bir zamanlar “Polisi defund edelim.” diyen Mamdani, bugün “Güvenliği yeniden tanımlayalım.” diyor.
Bu bir geri adım değil; sorumluluk bilincinin ifadesiydi. Mamdani, iktidarın dilini taklit ederek değil, siyasetin anlamını değiştirerek kazandı. Bu yönüyle yalnızca New York’un değil, otoriterleşen dünyada demokratik direnişin de yeni kuşağını temsil ediyor.
Kazanmanın Hâlâ Mümkün Olduğunu Gösterdi
Türkiye’de muhalefet daha zorlu koşullarda mücadele ediyor: Eşit olmayan seçimler, taraflı yargı, tek sesli medya ve korkuyla yoğrulmuş bir toplum. Mamdani’nin hikayesi, eşit olmayan sahada bile kazanmanın mümkün olduğunu hatırlatıyor. Medya kaybedildiyse, halkla doğrudan bağ kurulmalı. Merkez medya yerine sosyal ağlar, YouTube, podcast’ler ve yerel inisiyatifler devreye girmeli. Artık mesele “haber olmak” değil, halkın hayatına sızmak. Mamdani televizyon ekranlarına çıkmadı ama metroda, TikTok’ta ve kahve sohbetlerinde konuşuldu.
Türkiye’de muhalefet, kitle iletişimi değil mikro hikâyeleri merkeze almalı. Unutmayın: Bir video, bin billboard’dan güçlü olabilir.
Korku Değil Cesaretin Siyaseti
Erdoğan rejimi korkuyu kurumsallaştırdı. Medyadan yargıya kadar her alan, “Konuşma, başına iş gelir!” refleksiyle çalışıyor. Tam da bu nedenle cesaret artık politik bir strateji.
Mamdani’nin Filistin konusundaki açık tavrı, Trump ve sermayeye karşı net duruşu, onu halk nezdinde “gerçek” kıldı. Türkiye’de muhalefet, “dikkatli” değil kararlı olmak zorunda. Artık “uzlaşmacı” değil, direnişçi bir kuşak zamanı.
Evet, Türkiye’de seçimler eşit koşullarda yapılmıyor. Ama sandık hâlâ meşruiyetin tek dili. Mamdani’nin sözleriyle: “Biz uzun süredir kaybetmemeye çalışıyoruz. Artık nasıl kazanacağımızı öğrenmemiz gerekiyor.”
Seçim, rejimi hemen değiştirmese de halkın moral üstünlüğünü inşa eder. O üstünlük bir gün fiili güce dönüşür. Önemli olan, örgütlü sabırla bu inancı diri tutmak.
Özgür Özel İçin Tarihî Fırsat
CHP lideri Özgür Özel’in önünde tarihsel bir fırsat var. Türkiye’de siyaset artık “parlamento aritmetiğiyle” değil, toplumsal psikolojiyle şekilleniyor. Eğer muhalefet Erdoğan’ın oyun sahasında oynamaya devam ederse, yalnızca seçim değil umut da kaybedilir. Özel, CHP’yi “herkesi idare eden” merkez parti olmaktan çıkarıp “herkesin sesi” haline getirmeli.
Korkuya değil cesarete, statükoya değil değişim enerjisine yaslanmalı. Bir “muhalefet partisi” değil, bir demokrasi hareketi inşa etmeli.
Mamdani’nin hikayesi bize şunu söylüyor: “Siyaset, adil sahayı bekleyenlerin değil; adaletsiz sahayı değiştirenlerin işidir.”
Trump İçin Uyarı, Dünya İçin Umut
Seçimden bir gün önce ABD Başkanı Donald Trump, “komünist” diye nitelediği Mamdani’yi hedef almış, New York kazanırsa kentin federal fonlarını keseceğini söylemişti. Ancak Mamdani’nin zaferi, Trump’ın temsil ettiği sağ-popülist dalga için ciddi bir uyarı oldu. Çünkü Mamdani, popülizmin “sağ” versiyonuna karşı, adalet temelli bir halk popülizmi geliştirdi. Halkı öfke etrafında değil, dayanışma duygusu etrafında birleştirdi.
Bu tablo, yalnız Amerika’ya değil Türkiye’ye de şu mesajı veriyor: “Kutuplaşmayı yenecek olan yeni merkez değil, yeni samimiyettir.”
Zohran Mamdani’nin başarısı, ezber bozan bir samimiyetin politik karşılığıdır.
New York’un yeni belediye başkanı, dünya metropollerine şu dersi verdi: “Siyaset, sıradan insanların hayatına dokunduğu sürece kazanır.”
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































