Kadın Dayanışma Komiteleri, Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner‘in 4 Ekim 2024 tarihinde Semih Çelik tarafından İstanbul’da katledilmesinin 1. yılında Eskişehir, İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli ve Mersin’de sokaklara çıktı.
Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner, 4 Ekim 2024 tarihinde Semih Çelik tarafından İstanbul’da katledildi. Kadın Dayanışması Komiteleri, Halil ve Uzuner için Eskişehir’de yürüyüş düzenledi. Kadın Dayanışması Komiteleri’nin çağrısıyla İsmet İnönü Caddesi’nde bir araya gelen grup, sloganlarla Ulus Anıtı’na yürüdü.
“Yad edip dağılamayız, hesap sormak zorundayız”
Eskişehir Kadın Dayanışması Komiteleri adına basın açıklamasını yapan Şevval Eroğlu, şunları söyledi:
“İkbal ve Ayşenur’un canice öldürülmelerinin üzerinden 1 yıl geçti. Geçen yıl yine burada kadın cinayetlerinin ülkedeki gerici örgütlenmenin bir sonucu olduğunu, kadın cinayetlerinin, tacizin ve şiddetin yalnızca bireysel değil toplumsal bir sorun olduğunu, asıl sorunun bu düzen olduğunu söylemiştik. Bizler hala her güne kadın cinayeti haberleriyle uyanıyoruz. Bugün burada onları anmak için bir aradayız. Ama biliyoruz ki anmak yetmez, yetmiyor dostlar. Bu ülkede her gün, ölen kadınların arasına yeni bir isim ekleniyorsa yad edip dağılamayız, hesap sormak zorundayız.
“Elini kolunu sallayarak ikinci cinayeti işledi”
Geçtiğimiz yıl 4 Ekim’de önce Ayşenur sonra da İkbal aynı cani tarafından sadece 3 saat arayla öldürüldü. İlk cinayeti işledikten sonra katil Semih Çelik polisi arayarak cinayeti işlediği konumu ihbar etti ve elini kolunu sallayarak ikinci cinayeti işlemeye gitti. Şimdi soruyorum size dostlar aradan geçen üç saatte kendini ihbar etmiş bir katili bulmayıp İkbal’in de öldürülmesine zemin hazırlayanlar bu cinayetin ortağı değil midir?
“Kılını kıpırdatmayanlar bu cinayetlerden sorumlu değil mi?”
Bu bir yılda neler oldu hatırlayalım. Çok değil daha bir ay önce Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde bir işletmede çalışan 15 yaşındaki bir arkadaşımız nereden geldiği belli olmayan ruhsatsız silahla öldürüldü. Bunun üzerinden iki gün geçmeden Mersin’de bir arkadaşımız yine ruhsatsız silahla öldürüldü. Daha birkaç gün önce Ankara’da 14 yaşındaki Hiranur Şimşek pompalı tüfekle vuruldu. Hepiniz hatırlayacaksınız dostlar Müesser Becerir, Bahar Aksu, Emine Akpınar, Başak Gürkan… ve ismini saymakla bitiremeyeceğimiz onlarca kadın yalnızca aradan geçen bu bir yılda çeşitli bahanelerle; boşanmak istediği için, son kez konuşma bahanesiyle, uzaklaştırma kararına rağmen öldürüldü. Şimdi soruyorum size kadınlar en çok aile içinde öldürülürken 2025 yılını aile yılı ilan edip üniversitelerimizde arsızca aile güzellemesi yapmaya cüret edenler, kadınlar konuşma bahanesiyle öldürülürken aile arabuluculuğu icat edenler, kadınlar en çok ateşli silahla öldürülürken, uzaklaştırma kararına rağmen öldürülürken kılını kıpırdatmayanlar yani aile bakanı yani adalet bakanı yani içişleri bakanı bu cinayetlerden sorumlu değil midir?
“Katil öldü dava düştü”
Peki ne oldu ikbal ve Ayşenur’un duruşmasında biliyor musunuz? İkbal ve Ayşenur’un katili kendini de öldürdü diye soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kimse başka sorumlu aramadı. Katil Semih Çelik’e bu cinayetlerde yardım eden kimse yoktu denildi. Yani katil öldü dava düştü. Öyle mi? Çok beklersiniz! Biz sayalım kadın katillerinin yardımcılarını size; içinde yaşadığımız bu çete düzenini besleyenler, dinci gericiliği palazlandıranlar, ruhsatsız silahlarla mücadele etmeyenler, elektronik kelepçeye rağmen, uzaklaştırma kararına rağmen kadınları korumayanlar, hiç utanmadan kadınlar kapıyı açtıkları için ölüyor diyenler… işte bunlar tüm kadın cinayetlerinin başat sorumlularıdır. İşte tek tek hesap soracaklarımız bunlardır dostlar.
“Yas tutmayacak, sessiz anmalar ve taziyelerle yetinmeyeceğiz”
Artık cenaze kaldırmak, anma yapmak istemiyoruz diyen tüm kadınlara sesleniyoruz: Yas tutmayacak, sessiz anmalar ve taziyelerle yetinmeyeceğiz! Bugüne kadar bize geride kalmak öğretildi, yalnızlaşmamız beklendi. Yok öyle yağma. Mücadelemizin rengi bu memleketin her noktasından görülecek, sesimiz memleketin her köşesinde, kampüslerse, sınıflarda, meydanlarda yankılanacak! Genç kadınlara reva gördüğünüz yalnızlığı ve korku atmosferini kıracağız. Biz ölmek korkusuyla yaşamayacağız, siz hesap verme korkusuyla kaçacak delik arayacaksınız. Her gün öldüğümüz bu düzeni başınıza yıkacağız.
“Karamsarlığı umut ve heyecana dönüştürelim”
Yaşam alanlarımıza, okulda, iş yerinde, sokakta yani tüm toplumsal alanda var olmamıza yönelik tehdidin bertaraf edilmesi ancak bizim örgütlü şekilde ses yükseltmemize bağlıdır. Bu yüzden gelin bizi yenebileceğini sananlara hep birlikte kimin yenileceğini gösterelim! Gelin bu düzeni asalakların, kanımızı emenlerin başına yıkalım. Yalnız, çaresiz değiliz. Bu köhne ve gerici düzen karşısındaki karamsarlığı umut ve heyecana dönüştürelim. Karanlığa karşı aydınlık yarınları hep beraber kuralım. Dinci gericiliğe karşı laikliği, sömürüye karşı emeğimizi, ayrımcılığa karşı eşitliği hep beraber yükseltelim. Gelin, hep birlikte Kadın Dayanışma Komiteleri’nde mücadele edelim.”
“Türkiye’de 2024 yılı kadınların en çok öldürüldüğü yıl oldu”
İstanbul Kadıköy’de de buluşan kadınlar şunları söyledi:
“Bugün burada katledilen sıra arkadaşlarımız Ayşenur ve İkbal’in ardından öfkemizi ve isyanımızı haykırmak için toplandık. Her gün en az bir kadın öldürülüyor. Binlercesi şiddete maruz bırakılıyor. Aynı okulda okuduğumuz, aynı kampüslerde yürüdüğümüz, aynı iş yerlerinde çalıştığımız kadınlar, sokakta, evlerinde, yurtlarda, iş yerlerinde katlediliyor. Kadınların öldürülmesi, her geçen gün daha vahşice bir hal alıyor. Türkiye’de 2024 yılı kadınların en çok öldürüldüğü yıl oldu. Her yıl kadınları en çok öldürüldüğü yıl olarak kayda geçiyor. Biz soruyoruz. Daha kaç sıra arkadaşımızı kaybedeceğiz. Biz genç kadınlar kampüslerimizde ülkücü cephelerden, gericilerden, tecavüz tehditlerine maruz kalırken öğrencilerin güvenliğinden sorumlu üniversite kurumu olan rektörlük bizleri yalnız bırakmayı tercih etmiştir. Korunması gereken yaşam hakları güvence altına alınması gereken kadınlardır. Ama onlar da yalnız bırakıldılar.
“Biliyoruz ki görevinizi yapmadığınız her an kadınlar ölmeye devam edecek”
İçişleri Bakanlığı kadınların yaşam hakkını korumak zorundadır. Kadınları koruyamayan, görevini yapamayan kamu görevlileri derhal yargılanmalıdır. Bakkaldan alırcasına silah sahiplenilmesine göz yumanlar derhal hesap vermelidir. Biliyoruz ki görevinizi yapmadığınız her an kadınlar ölmeye devam edecek. Öldürülen her kadının sorumluluğu sizdedir, suçlusunuz, hesap vereceksiniz. Kadınların eşit yurttaşlık hakkını hedef alarak laikliğe saldıran, üstümüze çöken bu karanlığa karşı mücadelemizi büyüteceğiz. Ülkemize koca bir kadın mezarlığına çeviren bu zihniyete ve temsilcilerine karşı verdiğimiz bu mücadele doğrultusunda buradan sesleniyoruz: Yalnız değiliz, kimsesiz hiç değiliz. Kadın dayanışmasını büyütüyoruz. Katledilen kadınların hesabını soracağız yenileriyle karşılaşmamak için. Mutlaka ama mutlaka ayağa kalkacağız. Mutlaka eşit ve özgür bir ülke kuracağız.”
İstanbul’da 2023 yılında öldürülen Dilara Gültay’ın annesi Dilek Gültay da kısa bir konuşma yaptı. Güçlükle konuşan anne Gültay, “Kadın cinayetlerinde tek konuşulan öldüren sevgilisi miydi? Gece mi çıktı dışarı? Benim çocuğum gündüz vakti öldürüldü. Aileler olarak tek istediğimiz karakola gittiğimizde, nöbetçi savcıya gittiğimizde bizleri dinlemeleri” dedi.
Kadın Dayanışma Komiteleri Sorumlusu Senem Doruk İnam ise yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bizim güvenliğimizi sağlamayacaksa ne yapıyor İçişleri Bakanı?”
“Çok öfkeliyiz, bugün Ayşenur ve İkbal için buradayız. Anmak yetmez hesap sormak için buradayız. Biz anmaya devam ettikçe biz sustukça onlar öldürmeye, onlar canımızı almaya devam ediyorlar. Buna izin vermemeye söz veriyoruz arkadaşlar. Bu ülkede kadın cinayetleri engellenmek istenmiyor. Engellenmek istese son bir yılda 472 kadın ölmezdi. Suçlu onlara göre hep kadınlar, suçlu hep öldürülenler. Ama biz suçluların kim olduğunu biliyoruz. Tek suçlu tetiği çekenler değil. Suçlular hesap sormayanlar, suçlular görevini yerine getirmeyenler, suçlular katilleri serbest bırakanlar. Uzaklaştırma kararlarına rağmen kadınların öldürülmesine göz yumanlar suçlular. Bu ülkede 362 günde 472 kadın öldüyse İçişleri Bakanı ne işe yarıyor? Bizim güvenliğimizi sağlamayacaksa ne yapıyor İçişleri Bakanı” dedi.
Mersin
Mersin’in Yenişehir ilçesindeki Alanya Sokağında bir araya gelen Kadın Dayanışma Komiteleri, “Her gün öldürüldüğümüz bu düzeni yıkacağız” yazılı pankart açarak yürüdü.
Eylemde “Anmak yetmez, katillerden hesap sor”, “Sıradaki değil ensendekiyiz”, “Katillerden hesabı kadınlar soracak”, “Kadınlar ayağa, yarınları kurmaya”, “İçişleri Bakanı suçlusun, hesap ver” sloganları attı.
Kadın Dayanışma Komiteleri adına açıklama yapan Av. Derya Demir, “4 Ekim 2024’te hepimizin hafızasına kazınan bu cinayetler işlendi. O tarihten 1 Ekim 2025’e kadar aradan geçen 362 günde 472 kadın cinayete kurban gitti. Yani bu ülkede her gün en az bir kadın cinayeti işleniyor. Üstelik bu sayıya şüpheli ölümler, iş cinayetleri, meslek hastalığından ölenler dahil değil dostlar. Yani bu kahrolası düzen biz kadınlara yaşam hakkı tanımıyor” dedi.
Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in aynı gün öldürülmesinde polisin ihmalinin olduğuna işaret eden Demir, “Şimdi soruyorum size dostlar aradan geçen üç saatte kendini ihbar etmiş bir katili bulmayıp İkbal’in de öldürülmesine zemin hazırlayanlar bu cinayetin ortağı değil midir” diye sordu. (ANKA)